Dursun Ali Erzincanlı - Gül Gecesi - traduction des paroles en anglais

Paroles et traduction Dursun Ali Erzincanlı - Gül Gecesi




Gül Gecesi
Night of the Rose
Gülü anmak için Allah'a sığınıyorum
I seek refuge in Allah to remember the rose,
Ve yüzümü dönüyorum O'nun gül elçisine
And I turn my face towards His rose messenger.
Zaten ne zaman dönsem yüzümü
Whenever I turn my face,
Kelimelerle gül dokuyorum
I weave words of roses,
Gülü andıkça da, gül kokuyorum
And as I remember the rose, I smell its fragrance.
Ey gece
Oh night,
Kalbinden geçenleri sustur
Silence the thoughts that pass through your heart,
Çünkü bu şiir yorumsuzdur
For this poem is beyond interpretation.
Bu şiirde gül vardır, gül
In this poem, there is a rose, a rose...
Ben gül deyince sen gül, ama güle bakma
When I say "rose," you smile, but do not look at the rose.
Kıpkızıl bir gonca iken tanıdım onu
I met her when she was a crimson bud,
Sanki meltem esse, uçacak gibiydi
As if a gentle breeze could make her fly away.
Ani bir ses duysa, sekerata düşecek gibi
As if a sudden sound would make her fall into a swoon.
Oysa kaç kasırgaya dur dediğini
Yet, I learned from the wind that passed by me,
Hadi ey kader oku
How she stood against many storms,
Vuracaksan vur dediğini
Saying, "Oh fate, read me,
Yanımdan esip geçen rüzgardan öğrendim
If you're going to strike, strike now."
Gül dünyanın en güzel hecesiymiş
The rose is the most beautiful syllable in the world,
İşte bu yüzden Fecr'e kadar her gece
That's why every night until dawn,
Gül gecesiymiş
Is the night of the rose.
Ben gül deyince sen gül ama güle bakma
When I say "rose," you smile, but do not look at the rose.
Kızıl bir gonca iken tanıdım onu
I met her when she was a crimson bud,
Utanır ve çeker başını
She would blush and lower her head,
Çeker yaprakları arasına sonra fidan halini alır
Retreating between her petals, then taking the form of a sapling,
Sanki hiç açmamış gibi
As if she had never bloomed.
Ve tedirgindir
And she is anxious,
Sahile ilk kez vuracak küçücük bir dalga gibi
Like a tiny wave about to hit the shore for the first time,
Cennete düşen ilk yağmur damlası gibi
Like the first raindrop falling into paradise,
Bir ceylan gibi
Like a gazelle,
Ürken serçe kanadından
Frightened by the wing of a sparrow,
Oysa tüm ceylanlar onun gözlerine iner susayınca
Yet all gazelles descend to her eyes when they are thirsty.
Gelincik çiçeği karanlıkta fazla kalınca
When the poppy flower stays too long in the darkness,
Onsuzluğa tutunur
It clings to her absence,
Dalga dalga görürsün onu sen
You see her in waves,
Üzerine ve sonsuzluğa gül kokusu eser
The scent of roses blows upon you and into eternity.
Ben gül deyince sen gül, ama gözlerime bakma
When I say "rose," you smile, but do not look into my eyes.
Gülün gözlerine döndü gözlerim
My eyes have turned towards the eyes of the rose,
Sen onun kokusuna dayanamazsın
You cannot withstand her fragrance,
Ben de ayarlayamam bakışlarımı
And I cannot control my gaze.
Ebediyen gülü bir daha anamazsın
You can never mention the rose again, eternally.
Ey gül
Oh rose,
Siyah ve derin yani gözlerin
Your eyes, black and deep,
Soru ve alev hani gözlerin
Your eyes, question and flame,
Hem kirpiklerine üzülüyorum, hem kendime
I pity both your eyelashes and myself.
Birbirlerinden ayrılınca kirpiklerin
When your eyelashes part from each other,
Gözlerinle doluyorum
I am filled with your eyes,
Onlar kavuşunca ben gözlerinden oluyorum
When they meet, I am lost from your eyes.
Gözlerin kıymettir
Your eyes are precious,
Gözlerin kıyamet
Your eyes are apocalyptic,
Gözlerin şekillenmiş İbrahim'in narında
Your eyes are shaped in the pomegranate of Abraham,
Gözlerin ah
Your eyes, oh...
Gözlerin İsrafil avuçlarında
Your eyes are in the palms of Israfil.
İlk sur kapanmasıdır kirpiklerinin
The first closing of the trumpet is your eyelashes,
İkinci sur açılması
The second opening.
Öldüren ve dirilten Allah'ın adıyla
In the name of Allah, who gives life and takes it,
Bir sürme çekilmiş gözlerine
Kohl is drawn upon your eyes,
Mikail'in sofrası gibidir gözlerin
Your eyes are like the table of Michael,
Varlık ruhunu doyurur ve kalkar
The soul of existence is fed and rises.
Sonra sevgili çıkagelir
Then the beloved appears,
Sevgiliye ayrı ikram göz bebeklerin
Your pupils are a separate feast for the beloved,
Ve Cebrail'in sesi olur dalga dalga nefesin
And your breath, wave after wave, becomes the voice of Gabriel.
Sen alırsın canı gider alemin
You take the life, and the world departs.
Gözlerin kadim sevdaları dokumuş
Your eyes have woven ancient loves,
Gözlerin Peygamber kıssaları okumuş
Your eyes have read the stories of prophets,
Meryem'in iffetinde kalmış gözlerin
Your eyes have remained in the chastity of Mary.
Ey gül
Oh rose,
Ayrılıktan yorgunum
I am weary of separation,
Bu yüzden gölgene uzanmak istiyorum
That's why I want to lie down in your shadow,
Uyumadan uzanmak istiyorum
I want to lie down without sleeping,
Islanmak istiyorum şebnemlerinle
I want to be soaked with your dew,
Nuh'un tufanına rastlamış gibi
As if I have encountered Noah's flood,
Ve düşmek istiyorum gölgenin kuyusuna
And I want to fall into the well of your shadow.
Senin için ölmek istiyorum
I want to die for you,
Hücrelerime varıncaya kadar dağılmak istiyorum
I want to dissolve into my very cells,
Her hücrede sen
You in every cell,
Ne kadar çok senim olur o zaman
How much more yours would I be then,
Belki de, tüm senler benim olur o zaman
Perhaps, all of you would be mine then.
Ey Rabbim
Oh my Lord,
Ölüm meleği bana gelirken gülle gelsin
When the angel of death comes to me, let him come with the rose,
Beni güldürsün ve gülün gözleriyle baksın bana
Let him make me laugh and look at me with the eyes of the rose,
Sonra öldürsün
Then let him take my life.






Attention! N'hésitez pas à laisser des commentaires.