Lyrics and translation Grup Yorum - Sibel Yalçın Destanı
Sibel Yalçın Destanı
The Ballad of Sibel Yalçın
Daha
18'inde
ömrünün
baharında
At
the
young
age
of
18,
in
the
spring
of
her
life,
Ölüm
daha
çok
uzak
yaşına
Death
seemed
so
distant,
beyond
her
years.
Umut
onunla,
sevinç
onunla,
gelecek
onunla
Hope
with
her,
joy
with
her,
the
future
with
her,
Yükselsin
diye
erdemin
bayrağı
semalarımızda
So
that
the
flag
of
virtue
may
rise
in
our
skies.
18'inde,
ömrünün
baharında
At
18,
in
the
spring
of
her
life,
Yüreğine
doldurup
umudu
düştü
hasretinin
ardına
Filling
her
heart
with
hope,
she
chased
after
her
longing.
Erken
büyüyor
çocuklarımız
Our
children
grow
up
early,
16
yaşında
direnişçi,
18'inde
bir
kahraman
A
16-year-old
resister,
an
18-year-old
hero.
Öyle
bilge,
öyle
insan
So
wise,
so
human,
Gözlerinde
gökyüzünün
yedi
rengi
With
the
seven
colors
of
the
sky
in
their
eyes.
Uyanıyor
bir
Haziran
sabahında
İstanbul
Istanbul
awakens
on
a
June
morning,
Uyanıyor
Gazi,
uyanıyor
Armutlu,
Okmeydanı
uyanıyor
Gazi
awakens,
Armutlu
awakens,
Okmeydanı
awakens.
Gün
dönüyor
varoşlardan
akıyor
hayat
The
day
turns,
life
flows
from
the
suburbs,
Taze
bir
bahar
havası
sokaklarda
A
fresh
spring
breeze
in
the
streets.
Uyanıyor
İstanbul
Istanbul
awakens,
Gencecik
bir
kızın,
Sibel'in
zafer
sloganlarıyla
With
the
victory
slogans
of
a
young
girl,
Sibel.
Bu
haykırış,
bu
slogan,
bu
ses
This
cry,
this
slogan,
this
voice,
Tanıyor
bu
sesi
insanlık
Humanity
knows
this
voice,
Binlerce
yıl
öncesinden
From
thousands
of
years
ago,
Anadolu
köylerinden
tanıyor
It
knows
from
the
villages
of
Anatolia.
Baba
İsak'tan,
Demirci
Kava'dan
From
Father
Isak,
from
Demirci
Kava,
Köroğlundan,
Bedrettin'den
tanıyor
From
Köroğlu,
from
Bedrettin,
it
knows.
Pir
Sultan'ın
sesi
bu
This
is
the
voice
of
Pir
Sultan,
Yüzyıllar
öncesinden
bu
güne
uzanan
Reaching
from
centuries
ago
to
this
day.
Bir
ana
nasıl
korursa
yavrularını
kötülüklerden
As
a
mother
protects
her
young
from
evil,
Bir
güvercin
nasıl
çırpınırsa
yavruları
için
As
a
dove
flutters
for
her
chicks,
Öyle
koruyor
yoldaşlarını
So
she
protects
her
comrades.
Onun
mayasında
vefa
var,
özveri
var
In
her
nature,
there
is
loyalty,
there
is
selflessness,
Tereddütsüz
kendini
feda
etmek
var
yolunu
gözleyenlere
There
is
the
unhesitating
sacrifice
for
those
who
await
her
path.
O
feda
kuşağının
evladı
She
is
the
child
of
that
sacrificial
generation,
Kaç
kez
geçti
de
ateş
çemberinden
How
many
times
she
passed
through
the
ring
of
fire,
Kaç
kez
sınadı
da
yüreğini
kavgada
How
many
times
she
tested
her
heart
in
the
struggle,
Öyle
alıyor
bu
yükü
omuzlarına
That's
how
she
takes
this
burden
on
her
shoulders.
Geri
çekiliyor
vuruşa
vuruşa
She
retreats,
fighting
back,
Gecekondular
sıralanmış
yolu
boyunca
Slums
line
her
path,
Çiçekleniyor
sokaklar
o
vuruştukça
The
streets
blossom
as
she
fights,
Gözler
aralamış
perdeleri
gir
içeri
diyor
gözler
Eyes
peek
from
behind
curtains,
"Come
in,"
the
eyes
say,
Burası
siper,
burası
vatan
sana
"This
is
your
shelter,
this
is
your
homeland."
Sırtından
sıvazlıyorlar
Sibel'i
They
pat
Sibel
on
the
back,
Gözlerimizden
bir
damla
yaş
olup
akanlar
Those
who
flow
as
a
tear
from
our
eyes,
Dört
mevsime
yedi
iklime
sorduklarımız
Those
we
ask
about
the
four
seasons
and
seven
climes,
Canımızdan
çok
sevdiklerimiz
Those
we
love
more
than
our
lives,
Kulağına
eğiliyorlar
ve
sor
bunların
hesabını
diyorlar
They
lean
into
her
ear
and
say,
"Ask
for
their
reckoning."
Bir
vakit
orman
kuytuluklarına
atılmayı
Ask
for
the
reckoning
of
being
thrown
into
the
depths
of
forests,
Dipsiz
kuyulara
salınmanın,
ahlaksızlıkların
Of
being
cast
into
bottomless
wells,
of
immoralities,
Namussuzlukların...
Sor
bunların
hesabını
Of
injustices...
Ask
for
their
reckoning.
Makinaya
kaptırılan
kol
için
sor
Ask
for
the
arm
lost
to
the
machine,
Üzerine
kurşun
yağan
bedenler
için
sor
Ask
for
the
bodies
rained
upon
by
bullets,
Güç
veriyorlar
They
give
her
strength,
Damarlarına
taze
kan
oluyorlar
They
become
fresh
blood
in
her
veins,
Akacaklarını
bile
bile
Even
though
they
know
they
will
flow.
"Teslim
ol!!!"
"Surrender!!!"
"Teslim
ol!!!"
"Surrender!!!"
"Asıl
siz
teslim
olun..."
"You
surrender..."
Biz
hiç
teslim
olmadık
ki
We
never
surrendered,
Pir
Sultan
teslim
olmadı
ki
Hızır
Paşa'ya
Pir
Sultan
did
not
surrender
to
Hızır
Pasha,
Mahir
teslim
olmadı
ki
Mahir
did
not
surrender,
Bedrettin
bir
kez
bile
el
pençe
divan
durmadi
ki
Bedrettin
never
once
bowed
down,
Seyit
Rıza
dar
ağacında
kendi
çekti
ya
ipini
Seyit
Rıza
pulled
his
own
rope
at
the
gallows.
Çiftehavuzlarda,
Bağcılarda
nazlı
nazlı
dalgalanan
bayrağımız
Our
flag,
waving
proudly
in
Çiftehavuzlar
and
Bağcılar,
Sabo'larımız
Niyazi'lerimiz
hiç
teslim
olmadı
ki
Our
Sabos,
our
Niyazis,
never
surrendered.
Yazmaz
tarih
kitapları
başeğdiğimizi
zulmün
önünde
History
books
do
not
write
that
we
bowed
down
before
tyranny,
Ölüme
yarine
hasret
bir
sevdalı
gibi
sarılıp
Embracing
death
like
a
lover
longing
for
reunion,
Öylece
ölürüz
de
başeğmeyiz
yine
de
zulmün
önünde...
We
die
like
that,
but
still,
we
do
not
bow
down
before
tyranny...
Eyy
evladını
yitirmiş
analar
Oh
mothers
who
have
lost
their
children,
Eyy
şafak
söktüğünde
yola
dizilip
Oh
those
who
line
the
roads
at
dawn,
Gecekondu
sokaklarında
çamura
toza
bulananlar
Those
who
toil
in
the
mud
and
dust
of
the
shantytown
streets,
Alnından
akan
terle
toprağı
işleyenler...
Those
who
work
the
land
with
sweat
dripping
from
their
brows...
Bir
dilim
ekmek
için
For
a
slice
of
bread,
Gün
doğumuyla
gün
batımını
kör,
karanlık
mahsenlerde
yitirenler
Those
who
lose
the
sunrise
and
sunset
in
blind,
dark
basements.
Eyy
işçiler...
Oh
workers...
Gökkuşağının
renkleriymişcesine
tamamlayanlar
birbirlerini
Those
who
complete
each
other
like
the
colors
of
the
rainbow,
Anadoluya
can
katanlar
Those
who
give
life
to
Anatolia,
Halklarımız!!!
Our
people!!!
Öpün,
koklayın
hasretle
vatan
diye
kucaklayın
şimdi
o
gülen
fotoğrafı
Kiss,
smell,
embrace
with
longing
as
your
homeland,
that
smiling
photograph,
Selam
sana
yoldaş
selam
Greetings
to
you,
comrade,
greetings,
Selam
silah
elde
düşenlere
Greetings
to
those
who
fell
with
weapons
in
their
hands.
Düşen
yoldaş
der
ki
"Yola
devam"
The
fallen
comrade
says,
"Continue
the
path,"
Ne
güzel
gülüyorsun,
hey
How
beautifully
you
smile,
hey,
Düşen
yoldaş
der
ki
"Yola
devam"
The
fallen
comrade
says,
"Continue
the
path,"
Ne
güzel
gülüyorsun...
How
beautifully
you
smile...
Alnında
parlayan
güneş
(Alnında
parlayan
güneş)
The
sun
shining
on
your
forehead
(The
sun
shining
on
your
forehead)
Yolumuzu
aydınlatıyor
Illuminates
our
path.
Selam
sana
yoldaş
selam
Greetings
to
you,
comrade,
greetings,
Devam
kavgaya
devam,
hey
Continue
the
struggle,
continue,
hey,
Selam
sana
yoldaş
selam
Greetings
to
you,
comrade,
greetings,
Devam
kavgaya
devam
Continue
the
struggle,
continue.
Dinleyin
kardeşlerim
Listen,
my
brothers
and
sisters,
Yoldaşım
türkü
söylüyor
My
comrade
sings
a
song,
"Mutlaka
kazanacağız
zafer
bizimdir"
diyor,
hey
"We
will
definitely
win,
victory
is
ours,"
she
says,
hey,
"Mutlaka
kazanacağız
zafer
bizimdir"
diyor
"We
will
definitely
win,
victory
is
ours,"
she
says.
Selam
sana
yoldaş
selam
Greetings
to
you,
comrade,
greetings,
Ne
güzel
gülüyorsun,
hey
How
beautifully
you
smile,
hey,
Selam
sana
yoldaş
selam
Greetings
to
you,
comrade,
greetings,
Devam
kavgaya
devam
Continue
the
struggle,
continue,
Devam
kavgaya
devam
Continue
the
struggle,
continue.
Haykır
acını
ey
halk!
Cry
out
your
pain,
oh
people!
Baş
eğme
haykır!
Do
not
bow
down,
cry
out!
Bir
yol
kavşağındasın
ve
ancak
You
are
at
a
crossroads,
and
only
Yaraların
haykırışlarla
onarılır
Your
wounds
will
be
healed
with
cries.
Bir
yol
kavşağındasın
ve
senin
You
are
at
a
crossroads,
and
your
Değişmek
için
çırpınıyor
kaderin
Fate
struggles
to
change.
Kuşan
alnında
biriken
o
kara
teri
Gird
yourself
with
that
black
sweat
accumulated
on
your
forehead,
Sırtında
şakırdayan
kırbacı
kopar
Tear
off
the
whip
cracking
on
your
back.
Soluk
al,
ışıldat
o
mazlum
yüreğini
Breathe,
illuminate
that
oppressed
heart,
Bak
korlaştı
acıların,
kozalandı
Look,
your
pains
have
become
embers,
they
have
flared
up.
Ey
halk!
Parçala
şu
nankör
suskunluğunu
Oh
people!
Shatter
this
ungrateful
silence,
Baş
kaldır
artık
Rise
up
now.
Sevginin
ve
öfkenin
uğultusunu
As
you
carry
the
roar
of
love
and
anger,
Bağrına
vura
vura
taşırken
sana
Beating
upon
your
chest,
Karşılık
gözetmiyor
o
gencecik
insanlar
Those
young
people
do
not
seek
anything
in
return,
Ne
barbarın
tehdidi
ne
dişleri
kıran
elektirik
Neither
the
barbarian's
threat
nor
the
teeth-shattering
electricity
Dalga
dalga
yayılan
o
rüzgarı
durdurabilir
Can
stop
that
wind
that
spreads
wave
upon
wave.
Bu
direniş
senin
için
ey
halk
This
resistance
is
for
you,
oh
people,
Bu
çığlık
senin
kollarınla
This
scream
with
your
arms,
Yıkılsın
şu
köhne
dünya
Let
this
old
world
crumble,
Ve
coşkuyla
yeniden
kurulsun
diye
çınlatıyor
hayatı
And
it
echoes
through
life
so
that
it
may
be
rebuilt
with
enthusiasm.
Bir
yol
kavşağındasın
fakat
You
are
at
a
crossroads,
but
Mutlaka
değişecek
kaderin
Your
fate
will
definitely
change.
Bunu
bekliyor
ıslak
çukurlarda
üşüyen
şu
yoksul
çocuk
This
is
what
this
poor
child,
shivering
in
wet
ditches,
awaits,
Bunu
bekliyor
gözevleri
kurutulmuş
analar
This
is
what
the
mothers
whose
hearths
have
been
extinguished
await,
Bunu
bekliyor
zincirin
oyduğu
bilek
This
is
what
the
wrist
carved
by
the
chain
awaits,
Bunu
bekliyor
açlık,
kuraklık,
ılık
ılık
akan
kan
This
is
what
hunger,
drought,
and
lukewarm
blood
await.
Bunun
için
en
genç
yerimizi
ölümle
tanıştırdık
For
this,
we
have
acquainted
our
youngest
with
death,
Kuşan
kendini
artık
biraz
da
gövdeni
yüreğinle
kırbaçla
Gird
yourself
now,
whip
your
body
with
your
heart,
Ey
halk!
Haykır
acını!
Oh
people!
Cry
out
your
pain!
Bu
kara
dumanı
dağıt
Disperse
this
black
smoke.
Namluların
gölgesinde,
binlerce
yürek
sahip
çıktı
Sibel'e
In
the
shadow
of
gun
barrels,
thousands
of
hearts
embraced
Sibel,
Komutan,
binlerce
el
üzerinde,
sarı
bir
yıldızın
ışığıyla
uğurlandı
The
commander,
on
thousands
of
hands,
was
bid
farewell
with
the
light
of
a
yellow
star.
Halk,
evladını
bağrına
bastı
The
people
embraced
their
child,
Şimdi
sokakları
yakıp
kavuran
Now
burning
and
scorching
the
streets,
Sadece
gökyüzüne
asılı
duran
güneşin
sıcağı
değil
Is
not
just
the
heat
of
the
sun
hanging
in
the
sky,
Bir
halkın
öfkesi
yakıyor
şimdi
zulmün
bağrını
It
is
the
anger
of
a
people
that
now
burns
the
heart
of
tyranny.
Delikanlılarımız,
genç
kızlarımız
Our
young
men,
our
young
women,
Üzerine
dünyanın
en
güzel
türküsünün
adı
işlenmiş
With
the
name
of
the
world's
most
beautiful
song
inscribed
upon
them,
Kırmızı
fularlarını
yüzlerine
takıp
Wearing
their
red
scarves
over
their
faces,
Savurdukları
ateş
toplarıyla
aydınlatıyorlar
gecenin
karanlığını
Illuminate
the
darkness
of
the
night
with
the
fireballs
they
hurl.
Şimdi
cenk
mevsimidir
Now
is
the
season
of
war,
Dağların
heybetini
alıp
ardına
yürüyenler
Those
who
walk
with
the
grandeur
of
the
mountains
behind
them,
Zından
karanlığına
direnenler
Those
who
resist
the
darkness
of
the
dungeon,
Buca'da,
Ümraniye'de
destan
yazanlar
Those
who
write
epics
in
Buca
and
Ümraniye,
Ve
yeni
destanlara
bilenenler
And
those
who
prepare
for
new
epics,
Anadolu'nun
her
köşesinde
zulmedenlerin
düşlerini
karabasanlara
çevirenler
Those
who
turn
the
dreams
of
oppressors
into
nightmares
in
every
corner
of
Anatolia,
Binlerce
Sibel
olup
haykırıyorlar:
"Asıl
siz
teslim
olun!"
Thousands
of
Sibels
cry
out:
"You
surrender!"
Örse
çekiç
vuruyoruz
We
hammer
and
anvil,
Kızgın
demir
tavındadır
The
hot
iron
is
on
the
anvil,
Dalga
dalga
geliyoruz
We
come
in
waves,
Barikatın
ardı
vatandır
Behind
the
barricade
is
the
homeland.
Bilek
var
vuruşmaya
There
are
wrists
to
strike,
Soluk
var
harcanmaya
There
is
breath
to
be
spent,
Cephe
var
savaşmaya
There
is
a
front
to
fight
on,
Zafer
yakında
Victory
is
near.
Can
var
verilecek
There
are
lives
to
be
given,
Kardeş
var
ayakta
There
are
brothers
and
sisters
standing,
Halkımıza
can
feda
We
sacrifice
our
lives
for
our
people,
Zafer
yakında
Victory
is
near.
Karanlığı
deliyoruz
We
pierce
the
darkness,
Zulmü
yere
çalıyoruz
We
throw
tyranny
to
the
ground,
Devrim
için
yürüyoruz
We
march
for
revolution,
Barikatın
ardı
vatandır
Behind
the
barricade
is
the
homeland.
Bilek
var
vuruşmaya
There
are
wrists
to
strike,
Soluk
var
harcanmaya
There
is
breath
to
be
spent,
Cephe
var
savaşmaya
There
is
a
front
to
fight
on,
Zafer
yakında
Victory
is
near.
Can
var
verilecek
There
are
lives
to
be
given,
Kardeş
var
ayakta
There
are
brothers
and
sisters
standing,
Halkımıza
can
feda
We
sacrifice
our
lives
for
our
people,
Zafer
yakında
Victory
is
near.
Tut
bayrağı
çık
sokağa
Grab
the
flag,
take
to
the
streets,
Yüreğini
koy
barikata
Put
your
heart
on
the
barricade,
Sar
şehirleri
haykır
öfkeni
Embrace
the
cities,
cry
out
your
anger,
Düşman
yenilecek
zafer
yakında...
The
enemy
will
be
defeated,
victory
is
near...
Bilek
var
vuruşmaya
There
are
wrists
to
strike,
Soluk
var
harcanmaya
There
is
breath
to
be
spent,
Cephe
var
savaşmaya
There
is
a
front
to
fight
on,
Zafer
yakında
Victory
is
near.
Can
var
verilecek
There
are
lives
to
be
given,
Kardeş
var
ayakta
There
are
brothers
and
sisters
standing,
Halkımıza
can
feda
We
sacrifice
our
lives
for
our
people,
Zafer
yakında
Victory
is
near.
Rate the translation
Only registered users can rate translations.
Attention! Feel free to leave feedback.