Lyrics and translation Kayra - Dişçi Koltuğu
Добавлять перевод могут только зарегистрированные пользователи.
Dişçi Koltuğu
The Dentist's Chair
Kederli
sofralardan
artakaldı
voltalar
Leftover
hangouts
from
sorrowful
dinners
Kilimler
öfkelerle
silkelendi
camlarından
Kilims
were
shaken
from
their
windows
with
rage
Bunaldı
bak
sürekli
sallanan
bacaklarından
She
got
fed
up
with
your
constantly
swinging
legs
Olanlar
oldu
bilmediğim
ağıtlar
yaktılar
What
happened
happened,
they
wailed
unknown
laments
Ceplerimde
fişler
eski
memurlar
misali
Receipts
in
my
pockets
like
old
civil
servants
Ayakkabımda
pençeler
bu
sabrın
temsili
Paws
in
my
shoes,
the
representation
of
this
patience
Uğradığımız
hangi
sahaların
azizliği
What
is
the
sanctity
of
which
fields
we
were
exposed
to
Babamla
aynı
bahtımız
demek
bu
bir
nevi
That
means
our
luck
is
the
same
as
my
father's,
kind
of
Şu
hale
bak
kepazelik
bizimle
şelale
Look
at
this,
the
humiliation
is
a
waterfall
with
us
Hiç
yaşanmamış
bir
yüzyıl
ızdırabı
peşimde
The
suffering
of
a
century
that
has
never
been
lived
is
behind
me
Yerimi
bilmiy'cek
ki
bundan
böyle
hiçbir
kimse
No
one
will
know
my
place
from
now
on
Böyle
söylemiştim
noter
merdivenlerinde
That's
what
I
said
on
the
notary
stairs
Kaçta
kaçtı
uyku
nasıl
bir
ağrı
bu
When
did
sleep
run
away,
what
kind
of
pain
is
this
Zannedersem
tüm
vücudum
ağrılardan
uyuştu
I
guess
my
whole
body
is
numb
from
the
pain
Olan
biten
ne
varsa
fazla
mana
yoksunu
Whatever
happened
is
too
meaningless
Zifiri
bir
karanlık
ortasında
vuku
buldu
It
happened
in
the
middle
of
a
pitch-black
darkness
Asırlardır
her
gece
bir
başka
memlekette
For
centuries,
every
night
in
a
different
country
Belki
rüya
görmeyen
çocuklar
gözlerimde
Maybe
children
who
don't
dream
in
my
eyes
Sihirli
meşrubatların
gizemli
davetinde
In
the
mysterious
invitation
of
magic
potions
Küfrediyorum
hayli
çatallanmış
öfkelerle
I
curse
with
much
forked
anger
Sen
sayıkla
pazar
poşetlerinde
beni
hatırla
You
think
of
me
in
shopping
bags
Şefkat
ellerimde
gurbet
oldu
anla
Understand
that
compassion
became
exile
in
my
hands
Bense
taşlı
köy
yolunda
külüstür
motorla
I,
though,
on
the
stony
village
road
with
a
dilapidated
motorcycle
Dişlerimde
geçmeyen
şu
hain
ağrılarla
With
these
treacherous
pains
in
my
teeth
that
won't
go
away
Yoldayım,
asırlardır
yoldayım
I'm
on
my
way,
I've
been
on
my
way
for
centuries
Yoldayım,
kireç
tutmayan
kafamla
fazla
dardayım
I'm
on
my
way,
I'm
in
too
much
trouble
with
my
head
that
won't
calcify
Ben
mukadderatı
kemik
tozlarıyla
kuşattım
I
surrounded
my
fate
with
bone
dust
Tam
bu
yüzden
avuçlarda
jiletler
dolaştırırdım
That's
why
I
would
run
razors
through
my
palms
Güneş
parlasın
birazcık
halden
anlasın
Let
the
sun
shine
a
little
and
understand
my
state
Tam
on
gündür
üç
saatlik
uykularla
varsın
Let
it
be
with
three
hours
of
sleep
for
ten
days
En
sonunda
vardın
işte
dişçi
koltuğundasın
You've
finally
arrived,
you're
in
the
dentist's
chair
Sakallarda
beyazlar
kendinden
cayarsın
You'll
shy
away
from
the
gray
hairs
in
your
beard
Rate the translation
Only registered users can rate translations.
Writer(s): Da Poet
Attention! Feel free to leave feedback.