Gönüllü Sürgün - Muharrem Aslantranslation in German
Beni
bir
türkü
getirdi
Mich
brachte
ein
Lied
hierher
Bu
çıplak
dağlara
Zu
diesen
kargen
Bergen
Allı,
morlu
bir
bulutun
Einer
rot-lila
Wolke
folgte
Ardına
düşüp
geldim
Ich,
hinterdrein,
und
kam
Bu
ışıksız,
bu
yaralı
An
diesen
lichtlosen,
diesen
verwundeten
Yerlerde
yoksun
unutulmuş
Orten,
wo
du
fehlst,
vergessen
Yıldızları
umut
diye
Sternen
sog
ich
als
Hoffnung
Umut
diye
emdim,
bitirdim
Als
Hoffnung
ein,
verzehrte
sie
Avuçlarımda
tuzdu,
gözlerimde
In
meinen
Händen
war
Salz,
in
meinen
Augen
Kan
uykusuzluğum
Blutiger
Schlafmangel
Avuçlarımda
tuzdu,
gözlerimde
In
meinen
Händen
war
Salz,
in
meinen
Augen
Kan
uykusuzluğum
Blutiger
Schlafmangel
Akşamlar
doldu
sesime
Abende
füllten
meine
Stimme
Çoban
yalnızlıkları
Hirteneinsamkeiten
Trenler,
uzak
uzak
uçaklar
Züge,
weit,
weit
entfernte
Flugzeuge
Bir
başka
dünyadandılar
Sie
waren
aus
einer
anderen
Welt
Koca
bozkırda
çıtırdayan
In
der
großen
Steppe
knisternd
Bir
kıraç
çekirgesi
Eine
karge
Heuschrecke
Batı
vakti
çekip
giden
Zur
Abendzeit
sich
fortziehende
Yorgun
yaslı
bulutlar
Müde,
traurige
Wolken
İçtim,
avunamadım,
dostlar
Ich
trank,
fand
keinen
Trost,
Freundin
Sevdim,
avunamadım
Ich
liebte,
fand
keinen
Trost
İçtim,
avunamadım,
dostlar
Ich
trank,
fand
keinen
Trost,
Freundin
Sevdim,
avunamadım
Ich
liebte,
fand
keinen
Trost
Ey
radyolar,
ey
kitaplar
Oh
Radios,
oh
Bücher
Aydın
kişiler,
ey
Aufgeklärte
Menschen,
oh
Nasıl
acımasın
bu
ellerim?
Wie
sollen
diese
meine
Hände
nicht
schmerzen?
Nasıl
haykırma'yım
dağ
dağ?
Wie
soll
ich
nicht
bergauf
schreien?
Yılgın
yetim
tarlalarda
Auf
mutlosen,
verwaisten
Feldern
İki
büklüm
bostancılar
Gebückte
Gärtner
Bire
bir
vermeyen
yazlar
Sommer,
die
nicht
eins
zu
eins
geben
Ağlatan
insan
emeği
Die
menschliche
Arbeit
zum
Weinen
bringen
Götürmüş
mutunu,
dirliğini
Fortgenommen
hat
es
ihre
Zufriedenheit,
ihren
Wohlstand
Kilit
asmış
kapılara
Schloss
vor
die
Türen
gehängt
Yıkılası
el
kapısı
Verfluchte
fremde
Tür
İmansız
gurbet
ekmeği
Ungläubiges
Fremdenbrot
Nasıl
ağrımasın
bu
gözlerim?
Wie
sollen
diese
meine
Augen
nicht
schmerzen?
Nasıl
haykırma'yım
dağ
dağ?
Wie
soll
ich
nicht
bergauf
schreien?
Yıllar
su
gibi
geçti
Jahre
vergingen
wie
Wasser
Ben
bir
gönüllü
sürgün
Ich
bin
ein
freiwilliger
Verbannter
Nasıl
ağrımasın
bu
gözlerim?
Wie
sollen
diese
meine
Augen
nicht
schmerzen?
Nasıl
haykırma'yım
dağ
dağ?
Wie
soll
ich
nicht
bergauf
schreien?
Yıllar
su
gibi
geçti
Jahre
vergingen
wie
Wasser
Ben
bir
gönüllü
sürgün
Ich
bin
ein
freiwilliger
Verbannter
İçtim,
avunamadım,
dostlar
Ich
trank,
fand
keinen
Trost,
Freundin
Sevdim,
avunamadım
Ich
liebte,
fand
keinen
Trost
İçtim,
avunamadım,
dostlar
Ich
trank,
fand
keinen
Trost,
Freundin
Sevdim,
avunamadım
Ich
liebte,
fand
keinen
Trost
Rate the translation
1
Akarsuya Bırakılan Mektup
2 Hayli Zaman Oldu
3 Yazgım Oldun
4 Oranlama
5 Ben Büyük Sevdim
6 Yağmurkuşu
7 Ah Edeyim
8 Gönüllü Sürgün
9 Alplerden Munzura
10 Kerbela Uzak Değil
11 Kalbimde Hazan
12 Kuşku
13 Borçlu
14 Analar
15 Olurdum
2 Hayli Zaman Oldu
3 Yazgım Oldun
4 Oranlama
5 Ben Büyük Sevdim
6 Yağmurkuşu
7 Ah Edeyim
8 Gönüllü Sürgün
9 Alplerden Munzura
10 Kerbela Uzak Değil
11 Kalbimde Hazan
12 Kuşku
13 Borçlu
14 Analar
15 Olurdum
Attention! Feel free to leave feedback.