Lyrics and translation Saian - Ay Şarkısı
Onun
başı
bağlı
kolunda
bir
sepet
Her
head
was
tied,
a
basket
on
her
arm
Geçip
giderdi
çarşıdan
gözlerinde
sebep
She'd
pass
through
the
market,
a
purpose
in
her
eyes
Öyle
gerçekti
ki
sokaktan
o
geçtiği
vakit
So
real
she
was,
that
moment
she
walked
the
street
Kalbi
yok
– taşır
gövdesinde
şüpheli
bir
paket
No
heart
– she
carries
a
suspicious
package
within
her
being
Benim
önümde
birkaç
dize
In
front
of
me,
a
few
lines
Onun
evinde
bir
gudubet
var
In
her
house,
a
mystery
resides
Tıpkı
bembeyaz
bir
yarı
tanrı
Just
like
a
snow-white
demigoddess
Dönüp
bakarken
yere
düştüğüm
Turning
back,
I
fell
to
the
ground
Dilimde
bir
ay
şarkısı
saat
on
beş
otuz
A
moon
song
on
my
tongue,
it's
quarter
past
three
Sen
arnavut
taşlar
üstündesin
okus
pokus
You're
on
the
cobblestones,
hocus
pocus
O
gece
demlenir
kimin
koynunda
─e
pes
be!
That
night
brews,
in
whose
embrace
– oh,
come
on!
Kanar
koynunda
bir
karanfil
pis
bir
nefesle
A
carnation
bleeds
in
her
bosom,
with
a
foul
breath
Herkes
ona
bakardı
sanki
çizmiş
onu
monet
Everyone
looked
at
her
as
if
Monet
had
painted
her
Susardı
dudaklarımda
shakespeare'den
bir
sone
My
lips
would
fall
silent,
a
Shakespearean
sonnet
within
Ağzında
çıkan
her
ifade
renk
ve
dua
Every
expression
that
escaped
her
mouth,
color
and
prayer
Bir
kısa
öykü
anlamdan
kurtulan
merhaba
A
short
story,
a
hello
freed
from
meaning
Kaldım
lal
I
was
left
speechless
Yüzündeki
fal
The
fortune
on
your
face
Gece
gibi
sar
Embrace
me
like
the
night
Günlerden
pazar
It's
Sunday
Yıldız
kaysa
If
a
star
falls
Beni
gelip
alsa
If
it
comes
and
takes
me
Olsam
bir
şövalye
If
I
were
a
knight
Sepetinde
molière
Molière
in
her
basket
Ve
göğsündeki
ay
taşından
kolye
And
the
moonstone
necklace
on
her
chest
Nefes
alıp
verdikçe
yaklaşır
yıldızlara!
With
every
breath
she
takes,
she
gets
closer
to
the
stars!
La
La
La
La
La
La!
La
La
La
La
La
La!
Bakıp
su
falına
düşünür
Looking
at
the
water's
fortune,
she
contemplates
Uzaktan
bir
gemi
alıp
götürür
bütün
o
gündüz
düşünü
A
distant
ship
takes
away
all
those
daytime
thoughts
Yüzünün
plastik
biçimi
– bir
reform
mu?
The
plastic
shape
of
her
face
– a
reform?
Tıpkı
müjdeler
gibi
yeni
bir
estetik
formu
Just
like
tidings,
a
new
aesthetic
form
Yüzü
güne
dönük
ama
sırtında
gece
Her
face
turned
to
the
sun,
but
night
on
her
back
Bazı
başka
dilden
konuşur
bilmem
ki
nece
She
speaks
in
some
other
tongue,
I
know
not
how
Ağlar
onun
yüzü
hem
yas
hem
edalı
Her
face
weeps,
both
sorrow
and
coquettishness
Dokunmazdı
çiçeklere
bile
sanki
vebalı
Wouldn't
even
touch
the
flowers,
as
if
she
were
plagued
Ve
bir
gün
konuverdi
ayaklarına
bir
serçe
And
one
day
a
sparrow
landed
at
her
feet
Düştü
evrenle
yüzünün
arasına
bir
perçem
A
lock
of
hair
fell
between
her
face
and
the
universe
Düş
ormanının
içinde
yakınsak
bir
mercek
A
close-up
lens
within
the
dream
forest
Onca
yalanın
içinde
şişiverdi
gerçek
Amongst
all
the
lies,
the
truth
swelled
up
Kaldırsa
bir
başını
yıldızlara
uzansa
değer
If
she
were
to
lift
her
head
and
reach
for
the
stars,
it
would
be
worth
it
Tırnakları
neşe
kaplı
fakat
dargınmış
meğer
Her
nails
are
stained
with
desire,
but
she's
weary,
perhaps
Yavaş
sesle
soyunurdu
eski
liman
üstünde
She
would
slowly
undress
on
the
old
harbor
Ve
hep
aya
dönerdi
evdekine
küstüğünde
And
always
turn
to
the
moon
when
she
was
upset
with
her
household
Benim
gövdemdeki
peki
ateş
mi
logos
mu?
Is
the
fire
in
my
body
passion
or
a
logo?
Eteklerini
kaldıran
poyraz
mı
lodos
mu?
Is
it
the
north
wind
or
the
southwest
wind
that
lifts
her
skirts?
Fakat
o
gece
bana
döndü
yüzü
aya
değil
But
that
night,
she
turned
her
face
to
me,
not
the
moon
Dedi
ki
başımın
üstündeki
yıldızları
say
hadi!
She
said,
"Count
the
stars
above
my
head,
come
on!"
Ve
yıldızlar
çırılçıplak
karşımda
And
the
stars,
stark
naked
before
me
Artık
bir
gömlek
bile
satmazlar
bana
çarşıda
Now
they
won't
even
sell
me
a
shirt
at
the
market
Kaldım
lal
I
was
left
speechless
Yüzündeki
fal
The
fortune
on
your
face
Gece
gibi
sar
Embrace
me
like
the
night
Günlerden
pazar
It's
Sunday
Yıldız
kaysa
If
a
star
falls
Beni
gelip
alsa
If
it
comes
and
takes
me
Olsam
bir
şövalye
If
I
were
a
knight
Sepetinde
molière
Molière
in
her
basket
Ve
göğsündeki
ay
taşından
kolye
And
the
moonstone
necklace
on
her
chest
Nefes
alıp
verdikçe
yaklaşır
yıldızlara!
With
every
breath
she
takes,
she
gets
closer
to
the
stars!
La
La
La
La
La
La!
La
La
La
La
La
La!
Rate the translation
Only registered users can rate translations.
Attention! Feel free to leave feedback.