Paroles et traduction Ahiyan - Bilmediğiniz Konu
Добавлять перевод могут только зарегистрированные пользователи.
Bilmediğiniz Konu
Topic You Don't Know
Sabah
akşam
aynı
beat′in
fonu
Same
beat
playing
on
repeat,
morning
and
night
Bu
ben,
yüzüm
gülerken
hayli
kaybeder
eforu.
It's
me,
smiling
but
losing
strength.
Buna
alışkın
değiliz
moruk
iç
cebimiz
dolu.
We're
not
used
to
this,
dude,
our
pockets
are
full.
Bütün
beklentilerin
yok
olur,
bilmediğiniz
konu!
All
expectations
are
gone,
a
topic
you
don't
know
about!
Benden
istediğiniz
nedir?
What
do
you
want
from
me?
Benim
istediğimse
mola.
All
I
want
is
a
break.
Bir
gün
yer
değişti;
ben
dumanlara,
göz
altlarım
mora.
One
day,
we
switched
places;
I'm
with
the
smoke,
my
under-eyes
are
purple.
Ben
gülmem
demiştim,
güldüm
kendime.
I
said
I
wouldn't
laugh,
I
laughed
at
myself.
Tezatlıklar
bora.
Contradictions
are
a
storm.
Vur
beni
mezarlıklar
dola.
Hit
me,
let
me
roam
the
graveyards.
Erken
atladık
bu
zora.
We
jumped
into
this
difficulty
too
early.
Bi'
biz
bağlandık
bu
sona,
bahardan
döner
musona.
We're
the
only
ones
attached
to
this
bitter
end,
going
from
spring
to
monsoon.
Yarın
mağrur
ağlanır,
çok
beddua
eder
o
zaman.
Tomorrow,
we'll
cry
with
pride,
she'll
curse
a
lot
then.
Halen
adeta
bitikten
beter
madem
halimiz,
Since
our
condition
is
still
worse
than
ever,
Sizler
bizi
dağıtın
ağalar,
çöplüklerde
içtik
abi
biz.
You
guys
break
us
up,
gentlemen.
We
drank
in
the
dumps,
man.
Günlerce
mahalleden
pişman
döner
bu
bağrı
yanık
pareler.
For
days,
these
heartbroken
pieces
return
from
the
neighborhood
with
regret.
Bir
betonda
iskan
eder
bu
zemin
katta
fareler.
This
ground-floor
cement
is
where
the
rats
settle.
Hep
aynı
kattan
atlar.
They
always
jump
from
the
same
floor.
Etler,
kemikler
cephaneden.
Flesh
and
bones
from
the
arsenal.
Gözünde
canlandır
da
gör
bu
yaşanmıştan
sahneler
lan
Picture
this
in
your
mind,
scenes
from
this
lived
experience.
Var
yenik
efsaneler,
bizi
mahfeden
hapishaneler.
There
are
defeated
legends,
prisons
that
ruin
us.
Bin
cinayetler
maal
eder
bu
öfke
hırs
ve
daha
neler
A
thousand
murders
will
atone
for
this
anger,
ambition,
and
more.
Bunu
orada
öğretmezler.
They
don't
teach
this
there.
Oku
sokakta
kütüphaneler
Read
the
street
libraries.
Buna
serserilik
derken
denk
geldik
daraldı
daireler
lan
While
calling
this
hooliganism,
we
found
ourselves
in
cramped
up
circles.
Dişlerimiz
ağrıyor,
biz
dış
mektebin
en
sağdığıyız.
Our
teeth
ache,
we
are
the
right-hand
men
of
the
out-school.
Gün
geçmiş
geçmişe
bağırırken,
küfrederek
geçti
bu
lanet
kış.
As
days
passed,
turning
into
the
past,
we
cursed
and
spent
this
damned
winter.
Dert
eklenedursun
malum
bizler
o
asfaltta
değil
dağdayız
lan.
As
troubles
keep
piling
up,
you
know
we're
not
in
the
asphalt,
we're
on
the
mountain.
Tüketirken
aniyiz,
bizler
çıķının
boş
kağıdıyız.
We're
quick
to
consume,
we're
the
empty
papers
of
a
notebook.
Bi′
biz
edildik
kötü
sona
davet.
We're
the
only
ones
invited
to
a
bad
end.
O
kurdun
çakalın
yanına
canım
emanet.
My
dear,
my
life
is
entrusted
to
that
wolf
and
jackal.
Ne
göremiyorsan
ondan
ibaret;
ben.
What
you
can't
see,
that's
what
I
am.
Başımda
lanet,
oku.
There's
a
curse
on
my
head,
read
it.
Bi'
şeyler
anlatmama
gerek
varsa,
gelip
kaldır.
If
there's
something
I
need
to
tell
you,
come
and
lift
me.
Olmayacak,
maalesef
oldurmaya
da
mecalim
yok.
It
won't
happen;
I
don't
even
have
the
strength
to
make
it
happen.
"Son
günler",
"geçmiş
gün"
farkeder
mi?
"Recent
days,"
"past
days,"
does
it
make
a
difference?
Hayal;
kibrit.
Illusion;
match.
Bu
vadiden
kucağına
düştüm.
I
fell
into
your
arms
from
this
valley.
Biz
vaad
edildik.
We
were
promised.
Komple
kurgular
beynimde
morgu
kurdular.
Complete
fictions,
they've
built
a
morgue
in
my
mind.
Evimde
bongu
buldular,
at
arpadan
öldü
ağabey.
They
found
my
bong
at
home,
brother,
a
horse
died
of
barley.
Biz
markadan
habersizce
icraatlere
döndük.
We
got
into
action
without
knowing
the
brand.
Halen
aynı
yerde
aynı
bok
aynı
evde,
derim
"n'payım?
"
Still
in
the
same
place,
same
shit,
same
house,
I
say,
"What's
my
fault?"
Bi′
biz
edildik
kötü
sona
davet.
We're
the
only
ones
invited
to
a
bad
end.
O
kurdun
çakalın
yanına
canım
emanet.
My
dear,
my
life
is
entrusted
to
that
wolf
and
jackal.
Ne
göremiyorsan
ondan
ibaret;
ben.
What
you
can't
see,
that's
what
I
am.
Başımda
lanet,
oku.
There's
a
curse
on
my
head,
read
it.
Évaluez la traduction
Seuls les utilisateurs enregistrés peuvent évaluer les traductions.
Attention! N'hésitez pas à laisser des commentaires.