Ahmet Kaya - 1.Kural - traduction des paroles en anglais

Paroles et traduction Ahmet Kaya - 1.Kural




1.Kural
1st Rule
Hep eski bir zamanı getirir
It always brings back old times
Gidip de dönmeyene
To those who leave and never return
Dönüp de görmeyene
To those who return but never visit
Bu muhacir sızı
This immigrant ache
Bu hasret
This longing
Ve sabır
And patience
Kin dalında kızıl bir gonca
A crimson bud on a branch of resentment
Dökülür kahrın güz ayları
Your wrath spills over in the autumn months
Odunsuz etsiz ekmeksiz
Without firewood, meat or bread
Gün olur kıtlık kıran
Some days famine reigns
Gün olur feryat figan
Some days there's nothing but outcry and lament
Dökülür umudun oyaları
The threads of hope unravel
Dökülür buzlu rüyası mahpusların
The icy dreams of prisoners shatter
Gün olur bir miting alanıdır
Some days it's a rally ground
Gün olur
Some days
Diz döver and veririz
We weep and swear an oath
Parlar namlularımızın ucu
The tips of our guns gleam
Gün olur alanların orta yerinde
Some days in the middle of the square
Birer birer kuşuna diziliriz
One by one, we line up for execution
Biz ki umudun bahçıvanıyız
We are the gardeners of hope
Gönül kin dalında sevda üretir
Love blossoms on a branch of resentment
Çağın destanıyız dijle boyunda
We are the epic of our time on the banks of the Tigris
Issız acılarda delik deşik olmuş gelinler
Wounded and tattered brides in barren pain
Ve gözleri
And their eyes
Pusularda
In ambushes
Vişne gibi çatlayan kaçakçılarla
With smugglers who burst like cherries
Güller kararan dünya bahçesinden
With roses that darken in the garden of the world
Doğmadan ölen çocukların ipince sevincine
The fragile joy of children who die before they're born
Gül fidelerini serpip geçen analarımız
Our mothers who sow rose seedlings
Destan içre sızlayı sızlayı gelir
Comes aching and seeping through the epic
Eğer akacaksa gökyüzüne doğru
If the sky is to rain
Toprakta döllenen tohum
The seed fertilized in the earth
Tütecekse kaynayan tencerenin buğu
If the steam of the boiling pot is to billow
Küskün tomur dal ucunda çatlayacaksa
If the sullen bud is to burst at the tip of the branch
Ve karımın karnında oğlum
And my son in my wife's womb
Tekmeleyip rahmin ince duvarlarını
Kicking the thin walls of the uterus
O büyük çığlığa ulaşacaksa
If he is to reach that great cry
Yürüsün bin yıllardan bu yana
May it continue for a thousand years
Zulmün kan lekeleri
The bloodstains of tyranny
Cevher
Gems
Kömürün karasından çalınsın
Let them be stolen from the blackness of coal
Çünkü yürek
Because the heart
Katil mermilerin önünde
Before the bullets of murderers
Aça söne
Will open, close
Vura düşe gülüm
Will shoot, fall, my love
Delire köpüre
Will rage and foam
Umudun alevini çoğaltacaktır
Will multiply the flames of hope
Bileni bileni yanıp dönerken
While the knowing ones burn and turn
Hıncın çelik ışıltılı bıçağı
The steel-gleaming knife of vengeance





Writer(s): Writer Unknown, Ahmet Kaya


Attention! N'hésitez pas à laisser des commentaires.