Paroles et traduction Ahmet Kaya - 1.Kural
Добавлять перевод могут только зарегистрированные пользователи.
Hep
eski
bir
zamanı
getirir
It
always
brings
back
old
times
Gidip
de
dönmeyene
To
those
who
leave
and
never
return
Dönüp
de
görmeyene
To
those
who
return
but
never
visit
Bu
muhacir
sızı
This
immigrant
ache
Kin
dalında
kızıl
bir
gonca
A
crimson
bud
on
a
branch
of
resentment
Dökülür
kahrın
güz
ayları
Your
wrath
spills
over
in
the
autumn
months
Odunsuz
etsiz
ekmeksiz
Without
firewood,
meat
or
bread
Gün
olur
kıtlık
kıran
Some
days
famine
reigns
Gün
olur
feryat
figan
Some
days
there's
nothing
but
outcry
and
lament
Dökülür
umudun
oyaları
The
threads
of
hope
unravel
Dökülür
buzlu
rüyası
mahpusların
The
icy
dreams
of
prisoners
shatter
Gün
olur
bir
miting
alanıdır
Some
days
it's
a
rally
ground
Diz
döver
and
veririz
We
weep
and
swear
an
oath
Parlar
namlularımızın
ucu
The
tips
of
our
guns
gleam
Gün
olur
alanların
orta
yerinde
Some
days
in
the
middle
of
the
square
Birer
birer
kuşuna
diziliriz
One
by
one,
we
line
up
for
execution
Biz
ki
umudun
bahçıvanıyız
We
are
the
gardeners
of
hope
Gönül
kin
dalında
sevda
üretir
Love
blossoms
on
a
branch
of
resentment
Çağın
destanıyız
dijle
boyunda
We
are
the
epic
of
our
time
on
the
banks
of
the
Tigris
Issız
acılarda
delik
deşik
olmuş
gelinler
Wounded
and
tattered
brides
in
barren
pain
Ve
gözleri
And
their
eyes
Vişne
gibi
çatlayan
kaçakçılarla
With
smugglers
who
burst
like
cherries
Güller
kararan
dünya
bahçesinden
With
roses
that
darken
in
the
garden
of
the
world
Doğmadan
ölen
çocukların
ipince
sevincine
The
fragile
joy
of
children
who
die
before
they're
born
Gül
fidelerini
serpip
geçen
analarımız
Our
mothers
who
sow
rose
seedlings
Destan
içre
sızlayı
sızlayı
gelir
Comes
aching
and
seeping
through
the
epic
Eğer
akacaksa
gökyüzüne
doğru
If
the
sky
is
to
rain
Toprakta
döllenen
tohum
The
seed
fertilized
in
the
earth
Tütecekse
kaynayan
tencerenin
buğu
If
the
steam
of
the
boiling
pot
is
to
billow
Küskün
tomur
dal
ucunda
çatlayacaksa
If
the
sullen
bud
is
to
burst
at
the
tip
of
the
branch
Ve
karımın
karnında
oğlum
And
my
son
in
my
wife's
womb
Tekmeleyip
rahmin
ince
duvarlarını
Kicking
the
thin
walls
of
the
uterus
O
büyük
çığlığa
ulaşacaksa
If
he
is
to
reach
that
great
cry
Yürüsün
bin
yıllardan
bu
yana
May
it
continue
for
a
thousand
years
Zulmün
kan
lekeleri
The
bloodstains
of
tyranny
Kömürün
karasından
çalınsın
Let
them
be
stolen
from
the
blackness
of
coal
Çünkü
yürek
Because
the
heart
Katil
mermilerin
önünde
Before
the
bullets
of
murderers
Aça
söne
Will
open,
close
Vura
düşe
gülüm
Will
shoot,
fall,
my
love
Delire
köpüre
Will
rage
and
foam
Umudun
alevini
çoğaltacaktır
Will
multiply
the
flames
of
hope
Bileni
bileni
yanıp
dönerken
While
the
knowing
ones
burn
and
turn
Hıncın
çelik
ışıltılı
bıçağı
The
steel-gleaming
knife
of
vengeance
Évaluez la traduction
Seuls les utilisateurs enregistrés peuvent évaluer les traductions.
Writer(s): Writer Unknown, Ahmet Kaya
Attention! N'hésitez pas à laisser des commentaires.