Paroles et traduction Ahmet Kaya - Bir Anka Kuşu
Bir Anka Kuşu
A Phoenix Bird
Yüzlerce
soğuk
namlu
üzerime
çevrildi,
Hundreds
of
cold
barrels
turned
on
me,
Yüzlerce
demir
tetik
aynı
anda
gerildi!
Hundreds
of
iron
triggers
were
pulled
together!
Anne,
beni
söğüdün
gölgesinde
vurdular,
Mother,
they
shot
me
in
willow's
shade,
Öpmeye
kıyamadığın
oğlun
yere
serildi.
Your
son,
you
couldn't
bear
to
kiss,
was
slain.
Üşüştü
birer
birer
çakallar
üzerime,
The
jackals
swarmed
around
me
one
by
one,
Üşüştü
her
bir
yandan
göğsüme,
ciğerime.
They
swarmed
from
every
side,
to
my
chest,
my
lungs.
Anne,
beni
leş
gibi
yiyip
talan
ettiler,
Mother,
they
ate
me
like
carrion,
plundered
me,
Teşhis
edilmek
için
savurdular
önüne.
They
scattered
me
before
you,
so
I
could
be
recognized.
Yeryüzündeki
acıların
The
pains
of
the
Earth
Hepsini,
hepsini
tattım!
I
tasted
them
all,
all!
Heder
oldum,
ekmeğime
tütün
kattım!
I
was
wasted,
I
added
tobacco
to
my
bread!
Beni
milyon
kere
yaktılar
üstüste.
They
burned
me
a
million
times.
Bir
Anka
kuşu
gibi
anne,
Like
a
Phoenix
bird,
Mother,
Kendimi
külümden
yarattım.
I
recreated
myself
from
my
ashes.
Geceler
tanır
beni;
konarım
göçerim
ben.
Nights
know
me;
I
alight,
I
migrate.
Geceler
tanır
beni;
kan
damlar
içerim
ben.
Nights
know
me;
I
drink
the
dripping
blood.
Anne,
sen
beni
unut.
Karanlığın
bağrında
Mother,
forget
me.
In
the
heart
of
darkness
Kırmızılar
ekerim,
siyahlar
biçerim
ben.
I
sow
reds,
I
reap
blacks.
Suçüstü
yakalandım
bölüşürken
kalbimi,
I
was
caught
red-handed,
sharing
my
heart,
Suçüstü,
kelepçeyle
yardılar
bileğimi.
Red-handed,
they
snapped
the
cuffs
on
my
wrists.
Anne,
ben
diyar
diyar
umudun
savaşçısı,
Mother,
I
am
the
warrior
of
hope,
land
by
land,
Bir
tutam
sevgi
için
dağladım
gözlerimi.
For
a
little
love,
I
brands
my
eyes.
Prometheus'tum,
çiviyle
çakılırken
taşlara
I
was
Prometheus,
nailed
to
rock
with
spikes
Ciğerimi
kartallara
yedirdim.
I
fed
my
liver
to
the
eagles.
Spartakus'tüm,
köleliğin
çığlığında.
I
was
Spartacus,
the
scream
of
slavery.
Aslanlara
yem
oldum,
tükendim.
I
was
the
fodder
of
lions,
I
was
finished.
Kör
kuyuların
dibinde
Yusuf'tum,
In
the
depths
of
blind
wells,
I
was
Joseph,
Kerbela
çölünde
Hüseyin.
In
Karbala's
desert,
I
was
Hussein.
Zindanlarda
Cem
Sultan,
sehpada
Pir
Sultan.
Cem
Sultan
in
the
dungeons,
Pir
Sultan
at
the
scaffold.
Kaçıncı
ölmem,
kaçıncı
dirilmem
bu?
How
many
times
have
I
died,
how
many
times
been
resurrected?
Tanrılardan
ateş
çaldım,
I
stole
fire
from
the
gods,
Yüzyıllarca
turuştum,
üstüste
yandım.
I
stood
for
centuries,
burned
again
and
again.
Bir
Anka
kuşu
gibi
anne,
Like
a
Phoenix
bird,
Mother,
Kendimi
külümden
yarattım.
I
recreated
myself
from
my
ashes.
Évaluez la traduction
Seuls les utilisateurs enregistrés peuvent évaluer les traductions.
Writer(s): WRITER UNKNOWN, AHMET KAYA
Attention! N'hésitez pas à laisser des commentaires.