Paroles et traduction Altay Kenger - Öyle Bi’ (feat. Can Yücel)
Öyle Bi’ (feat. Can Yücel)
Like That (feat. Can Yücel)
Temiz
gömleğimi
giydim
talimden
sonra
I
put
on
my
clean
shirt
after
training
Ayaklarını
yıkıyor
çeşme
başında
erler
The
soldiers
are
washing
their
feet
at
the
fountain
İşte
sen
öyle
bi'
serindin
You
were
like
that,
so
cool
Tuzladan
kaptılarla
inerken
şehre
As
we
descended
to
the
city
from
Tuzla
by
ferry
Ne
güzel
şey
sivil
denmesi
çıplağa
How
beautiful
it
is
to
be
called
a
civilian
when
naked
Ve
gün-açık
penceresinden
meşelerin
And
from
the
open
windows
of
the
oaks
Yamacın
kuytusuna
sokulmuş
mavi
The
blue,
nestled
in
the
corner
of
the
slope
Ufacık
bi'
parça
deniz
gibiydin
You
were
like
a
tiny
piece
of
sea
Şipka
biberleriyle
konmuş
okulun
camlarına
With
pepper
pods
on
the
windows
of
the
school
Arnavut
köyünün
o
muhacir
güneşi
The
immigrant
sun
of
the
Albanian
village
İşte
sen
öyle
bi'
cumartesiydin
You
were
like
that,
a
Saturday
Sahanlıkta
saçlarını
tarıyor
kızlar
Girls
are
combing
their
hair
on
the
playground
Raylar
ondan
böyle
kıvılcımlanıyor
The
rails
spark
like
that
because
of
you
Köşeleri
dönerken,
önlükleri
altından
Turning
corners,
their
aprons
under
their
clothes
Dünyaya
başlar
gibi
aybaşlarının
kokusu
The
smell
of
the
beginning
of
the
month,
like
the
beginning
of
the
world
Kalkan
al
tramvaydın
ergenlik
durağımdan
You
were
the
departing
tram
from
my
teenage
stop
Meyvahoşun
orda
bir
sabahçı
kahvesi
A
morning
coffee
there
at
Meyvahoş
Gün
ağarmıştı
ama
ben
günaydın
dedim
The
day
had
dawned,
but
I
said
good
morning
İşte
sen
öyle
ışıklı
bi'
yerdin
You
were
like
that,
a
place
of
light
Bilmiyordum
hiç
burada
bir
fırın
olduğunu
I
didn't
know
there
was
a
bakery
here
Diz
çöktüm
asfalta,
baktım
aşağı,
üüüü'üh!
I
knelt
on
the
asphalt,
looked
down,
ooooh!
İşçiler
ateşler
ay
çörekleri
The
workers
were
baking
crescent
rolls
with
fire
Ve
kılıç
gibiydi
taze
ekmek
kokusu
And
the
smell
of
fresh
bread
was
like
a
sword
Dağıttık
evvel-allah
yalnızlıkları
We
distributed
the
loneliness,
God
willing
Yaşamak
düğünse,
sen
orda
gelindin
If
life
is
a
wedding,
you
were
the
bride
there
Seni
soydum,
Güler,
dünyayı
giyindim
I
undressed
you,
Güler,
and
put
on
the
world
Évaluez la traduction
Seuls les utilisateurs enregistrés peuvent évaluer les traductions.
Writer(s): Altay Kenger, Can Yücel
Attention! N'hésitez pas à laisser des commentaires.