Paroles et traduction Barış Manço - Dut Ağacı
Добавлять перевод могут только зарегистрированные пользователи.
Dut Ağacı
The Mulberry Tree
Bu
sabah
doğup
büyüdüğüm
mahallenin
sokaklarında
dolaştım
This
morning,
I
walked
the
streets
of
the
neighborhood
where
I
grew
up,
Çocukluğumu
yaşamak
istedim
bu
sabah
Longing
to
relive
my
childhood.
Ve
bir
an
keşke
bugün
hiç
olmasaymış
diye
düşündüm
For
a
moment,
I
wished
today
had
never
come,
Keşke
dün,
dün
kalsaymış
Wished
yesterday
had
stayed
yesterday.
Şu
sağdaki
iki
katlı
ev
Nezahat
Hanımlarındı
galiba
The
two-story
house
on
the
right,
I
think
it
belonged
to
Nezahat
Hanım
and
her
family,
Yok
yok
bu
Yekta
Beylerinki
olmalı
No,
no,
it
must
have
been
Yekta
Bey's.
Nezahat
Hanımlarınkinin
yanı
top
oynadığımız
boş
arsaydı
Next
to
Nezahat
Hanım's
was
the
empty
lot
where
we
used
to
play
ball,
İyi
ama
nerde
boş
arsa,
ya
bakla
tarlası,
peki
taş
mektep
nerdeler
But
where
is
the
empty
lot,
the
bean
field,
the
stone
school?
Where
are
they
all?
Kimler
götürdü
kimler
çaldı
o
güzelim
anıları
benden
Who
took
them,
who
stole
those
beautiful
memories
from
me?
Birden
Rıza
Amcayı
gördüm
Suddenly,
I
saw
Rıza
Amca.
Yine
o
dut
ağacının
altında
oturuyordu
He
was
sitting
under
the
same
mulberry
tree
as
always.
Koştum
ellerine
sarıldım,
önce
tanımadı
I
ran
and
hugged
him,
he
didn't
recognize
me
at
first.
Sonra
Rıza
Amca'nın
sımsıcak
ellerinde
Then,
in
Rıza
Amca's
warm
hands,
Çocukluğumu
yeniden
yaşamaya
başladım
I
began
to
relive
my
childhood
once
more.
Tam
o
karşımızdaki
evin
üçüncü
katında
otururlardı
They
used
to
live
on
the
third
floor
of
that
building
across
from
us,
On
dört
yaşında
boyanmaya
başladığından
Since
she
started
wearing
makeup
at
fourteen,
Mahalleli
sonunu
pek
iyi
görmezdi
doğrusu
The
neighbors
didn't
think
too
highly
of
her
future,
to
be
honest.
Bu
kız
çok
tango
oldu
derlerdi
"That
girl
has
become
too
much
of
a
tango,"
they'd
say.
Evlenmiş,
iki
sokak
öteye
taşınmışlar
She
got
married,
moved
two
streets
away.
Eskisi
gibi
mi
diye
sordum
I
asked
if
she
was
still
the
same.
Eskisi
gibiymiş,
biraz
kilo
almış
o
kadar,
olsun
"She's
the
same,
just
gained
a
little
weight,
that's
all,"
he
said.
Kim
bilir
kilolu
olmak
bile
ne
yakışmıştır
ona
Who
knows,
even
being
overweight
must
suit
her
well.
Zaten
ne
yakışmazdı
ki
What
didn't
suit
her
anyway?
Rengini
beğenmedim
bugün
Rıza
Amca
I
didn't
like
your
color
today,
Rıza
Amca,
Üstelik
bayağı
süzülmüşsün
Besides,
you've
aged
quite
a
bit.
Tabi
gece
hayatı,
içki,
sigara,
bakmıyorsunuz
ki
kendinize
Of
course,
nightlife,
alcohol,
cigarettes,
you
don't
take
care
of
yourself.
İlahi
Rıza
Amca
Oh,
Rıza
Amca.
Birlikler
umumi
katipliğinden
emekli
olalı
beri
Ever
since
he
retired
as
the
general
secretary
of
the
union,
Gecesi
gündüzü
bu
dut
ağacının
altında
geçerdi
He
spent
his
days
and
nights
under
this
mulberry
tree.
Son
üç
sadrazamı
ve
He
knew
the
last
three
Grand
Viziers
by
heart,
and
Cumhuriyet'ten
bu
yana
bütün
başvekilleri
All
the
prime
ministers
since
the
Republic,
Sırasıyla
ezbere
bilir,
bize
de
saydırırdı
çocukluğumuzda
He
would
recite
them
to
us
in
order
when
we
were
kids.
Hala
hatırlıyor
musun
diye
sordu
He
asked
if
I
still
remembered.
Hatırlıyor
muyum?
Do
I
remember?
Hiç
unutamamıştım
ki
I
could
never
forget.
Bilekten
bağlı
açık
sandaletler
giyerdi
She
used
to
wear
open
sandals
with
ankle
straps.
Nedense
pek
derin
bir
iz
bıraktı
bende
bu
sandaletler
For
some
reason,
those
sandals
left
a
deep
impression
on
me.
Bir
de
kol
altları
genişçe
oyulmuş
pembe
bluzu
And
her
pink
blouse
with
the
wide-cut
armpits.
İlk
sigarasını
yakışımı
hatırlıyorum
da
I
remember
how
I
lit
her
first
cigarette,
Ne
gururlanmıştım
ya
Rabbim
How
proud
I
was,
oh
Lord.
Nasıl
da
bakmıştı
gözlerime
How
she
looked
into
my
eyes.
Yıllar
yılı
bu
bakışlarla
yaşadım
I
lived
with
that
look
for
years.
Onlarla
uyudum,
onlarla
uyandım
I
slept
with
it,
woke
up
with
it.
Şimdi
kim
bilir
hangi
eller
yakıyordur
sigarasını
Now,
who
knows
whose
hands
light
her
cigarettes.
Oysa
bu
dut
ağacının
altında
söz
vermiştim
Yet,
I
made
a
promise
under
this
mulberry
tree.
Söz,
söz,
söz
Promise,
promise,
promise.
Hep
lafta
kaldı
dedi,
Rıza
amca
It
all
remained
in
words,
said
Rıza
amca.
Yıkmadık
ev
bırakmadılar
mahallede
They
demolished
every
house
in
the
neighborhood,
Evlerle
beraber
bahçeler
de
yok
oldu
Gardens
vanished
along
with
the
houses.
Bir
şu
dut
ağacı
kaldı,
onu
kesmeseler
bari
Only
this
mulberry
tree
remains,
I
hope
they
don't
cut
it
down
too.
Birden
gözleri
parladı
Suddenly,
his
eyes
lit
up.
Sahi
sen
televizyona
filan
da
çıkıyorsun
dedi
Right,
you
even
appear
on
television
and
such,
he
said.
Tabi
ya
seni
dinlerler
Of
course,
they'll
listen
to
you.
Bir
seferinde
söyle,
çık
pat
pat
söyle
Just
say
it
once,
say
it
loud
and
clear.
Şu
dut
ağacını
kesmesinler
de
Tell
them
not
to
cut
down
this
mulberry
tree.
Aslında
dizlerinde
derman
olsa
Nafua
vekiline
bile
çıkardı
Rıza
amca
If
he
had
the
strength
in
his
knees,
Rıza
amca
would
have
even
gone
to
the
parliament
member
Nafua.
Ama
gençler
ne
güne
duruyordu
ki
But
why
were
the
young
people
standing
around?
Söz
verdim
Rıza
amcaya
I
promised
Rıza
amca.
Dut
ağacını
kestirmeyeceğime
söz
verdim
I
promised
him
I
wouldn't
let
them
cut
down
the
mulberry
tree.
Dünü
bilmeden
bugünü
yaşamanın
bedeli
öylesine
ağırdı
ki
The
price
of
living
today
without
knowing
yesterday
was
so
heavy
that,
Yarını
bugünden
kurtarmak
için
hayatımda
ikinci
kez
söz
verdim
To
save
tomorrow
from
today,
I
made
a
promise
for
the
second
time
in
my
life.
Birinciyi
tutamamıştım
ama
I
couldn't
keep
the
first
one,
but
İkinci
sözümü
tutacağıma
söz
verdim
I
promised
myself
I
would
keep
the
second.
Évaluez la traduction
Seuls les utilisateurs enregistrés peuvent évaluer les traductions.
Writer(s): Barış Manço
Album
24 Ayar
date de sortie
01-12-1993
Attention! N'hésitez pas à laisser des commentaires.