Paroles et traduction Bedirhan Gökçe - Baba Uyan
Добавлять перевод могут только зарегистрированные пользователи.
Her
sabah
annemin
sessiz
iç
çekişleriyle
uyanmaya
başlamıştım
Every
morning,
I
started
to
wake
up
to
my
mother’s
silent
sobs.
Annemin
gündüzleri
yüzü
gülmüyor
My
mother's
face
wouldn't
smile
during
the
day.
Her
gece
ağlıyordu.
She
cried
every
night.
Saçlarımı
okşuyor,
gözlerime
bakıyor
She
would
caress
my
hair,
look
into
my
eyes,
Kadersizim
diyordu
and
say,
"I'm
unlucky."
Kadersizim
kızım
"I'm
unlucky,
my
daughter.
Bahtı
karalım
benim.
My
fate
is
dark."
Ama
ne
kadar
sorsam
da
niye
ağladığını
söylemiyordu
But
no
matter
how
much
I
asked,
she
wouldn't
tell
me
why
she
was
crying.
Daha
küçüksün
yavrum
"You're
too
young,
my
dear,
Büyüyünce
anlıcaksın.
you'll
understand
when
you
grow
up."
Babama
koşuyordum,
I
would
run
to
my
father,
Babam
mutfakta
sigara
içiyor,
my
father
would
be
smoking
in
the
kitchen,
Hadi
salona
git
kızım
duman
seni
hasta
eder
diyordu.
and
say,
"Go
to
the
living
room,
my
daughter,
the
smoke
will
make
you
sick."
Sen
niye
içiyorsun
o
zaman
diyordum
"Then
why
are
you
smoking?"
I
would
say.
Sigara
senin
sağlığına
da
zararlı
deyimli
yani
"Smoking
is
bad
for
your
health,
you
know,"
I’d
remind
him.
Yorgun
gözleriyle
bakıp
He
would
look
at
me
with
tired
eyes
Doğru
söylüyorsun
kızım
deyip
gülümsüyordu.
and
smile,
saying,
"You're
right,
my
daughter."
Dudak
kıvrımlarında
kaybolan
sanki
yaralı
bir
gülümsemeydi
bu
It
was
as
if
a
wounded
smile
was
lost
in
the
corners
of
his
lips.
Acı
bir
gülümseme
A
bitter
smile.
Oysa
benim
babam
böyle
gülümsemezdi
My
father
didn't
use
to
smile
like
that.
Gözlerime
acı
acı
bakıp
He
wouldn't
look
at
me
with
sorrow
in
his
eyes
Hadi
sen
salona
geç
demezdi.
and
say,
"Come
on,
go
to
the
living
room."
Hem
nedense
son
zamanlarda
babam
çok
öksürüyor
Besides,
my
father
had
been
coughing
a
lot
lately,
Annem
çok
ağlıyordu.
and
my
mother
was
crying
a
lot.
Annemin
sessiz
iç
çekişleriyle
uyanmaya
başlamıştım
I
had
started
to
wake
up
to
my
mother’s
silent
sobs.
Ne
çizgi
filmleri
seviyordum
artık
ne
de
barbi
bebekleri
I
didn't
like
cartoons
or
Barbie
dolls
anymore.
Babamın
yüzü
gülmüyor,
annem
hep
ağlıyordu
My
father's
face
wouldn't
smile,
my
mother
was
always
crying.
Beş
buçuk
yaşındaydım.
I
was
five
and
a
half
years
old.
Üstelik
günler
hiç
geçmiyordu.
Moreover,
the
days
were
never
ending.
Herkes
daha
küçüksün
derken
altı
yaşım
bir
türlü
gelmiyordu.
Everyone
would
say
I
was
too
young,
but
I
couldn't
turn
six.
Sabahları
erken
kalkıyorduk
We
would
wake
up
early
in
the
mornings.
Annem
beni
komşuya
bırakıyor
My
mother
would
leave
me
with
the
neighbor,
Babamla
yan
yana
yürüyüp
kayboluyorlardı
sokağın
öbür
başında
and
she
and
my
father
would
walk
side
by
side
and
disappear
at
the
other
end
of
the
street.
Oysa,
oysa
annem
çalışmıyordu
But,
but
my
mother
didn't
work.
Babamla
erkenden
niye
nereye
gider
söylemiyordu
She
wouldn't
tell
me
why
she
and
my
father
were
going
somewhere
early
in
the
morning.
Pencerenin
önünde
dönüşlerini
bekliyor,
I
would
wait
for
them
to
return
by
the
window,
Geldiklerini
ta
uzaktan
görünce
and
when
I
saw
them
coming
from
afar,
Dünyalar
benim
oluyordu.
the
world
would
be
mine.
Sonra
yaz
geldi
Then
summer
came.
Doğum
günüme
iki
gün
kalmıştı
It
was
two
days
before
my
birthday.
Herkes
ne
istersin
diyordu
Everyone
would
ask
me
what
I
wanted.
Ben
susuyordum
I
would
keep
silent.
İçimden
hiçbir
şey
istemek
gelmiyordu.
I
didn't
feel
like
wanting
anything.
Sonra
sonra
ne
olduysa
o
gece
oldu.
Then,
it
happened
that
night.
O
gece
annemin
sessiz
hıçkırıkları
depreme
dönüştü
sanki
That
night,
my
mother’s
silent
sobs
turned
into
an
earthquake.
Ben
odamdan
çıkarken
içerden
sesler
geliyordu
As
I
was
leaving
my
room,
I
could
hear
voices
from
inside.
Hem
ev
ne
çok
kalabalıktı
And
how
crowded
our
house
was.
Halamlar
ağlıyor,
büyük
annem
ağıt
yakıyordu.
My
aunts
were
crying,
my
grandmother
was
wailing.
Dedem
Kuran
okuyor
My
grandfather
was
reciting
the
Quran.
Komşular
beni
tutuyordu
The
neighbors
were
holding
me.
Nedense
bir
an
gözlerim
babamı
aradı
For
a
moment,
my
eyes
searched
for
my
father.
Ama
ev
evimiz
çok
kalabalıktı
But
our
house,
our
house
was
so
crowded.
Sanki
babam
bu
kalabalıkta
kayıptı
It
was
as
if
my
father
was
lost
in
this
crowd.
Ben
baba
dedim
baba
babam
I
said,
"Dad,
Dad,
my
dad."
Anam
yavrum
dedi
sarıldı
boynuma
My
mother
said,
"My
dear,"
and
hugged
me.
Sanki
yıllardır
görmemiş
gibi
As
if
she
hadn't
seen
me
in
years.
Haykırdı
sonra
kızım
iki
gözüm
Then
she
cried
out,
"My
daughter,
my
two
eyes."
Babama
ne
oldu
dedim
I
said,
"What
happened
to
my
father?"
Yine
cevap
vermek
yerine
kadersizim
bahtı
karalım
benim
Instead
of
answering
again,
she
said,
"I'm
unlucky,
my
fate
is
dark."
Anne
babam
dedim
babam
babam
"Mom,
my
dad,"
I
said,
"my
dad,
my
dad."
Bende
ağlamaya
başladım
I
started
to
cry
too.
Baban
artık
yok
dedi
baban
artık
yok
"Your
father
is
gone
now,"
she
said,
"your
father
is
gone
now."
Baban
öldü
baban
öldü
yavrum
"Your
father
is
dead,
your
father
is
dead,
my
dear."
Baban
artık
hiç
öksürmiyecek
"Your
father
won't
cough
anymore."
Anne
ölüm
ne
demek
"Mom,
what
does
death
mean?"
Öldü
ne
demek
"What
does
it
mean
to
die?"
Ölmek
nasıl
bişey
"What
is
it
like
to
die?"
Bende
deli
gibi
ağlıyordum
I
was
crying
like
crazy.
Bi
kıyametin
ucundaydım
anlıyordum
I
was
at
the
edge
of
an
apocalypse,
I
understood.
Yani
artık
baban
geceleri
rahat
uyacak
dedi
"So
now
your
father
will
sleep
peacefully
at
night,"
she
said.
Sonra
bayıldı
Then
she
fainted.
Ben
öleydim
yavrum
dedi
büyük
annem,
ben
öleydim
"I
wish
I
had
died,
my
dear,"
said
my
grandmother,
"I
wish
I
had
died."
Ölmüş
babamın
yorganına
sarıldı
She
hugged
my
dead
father's
blanket.
Babamın
yüzünü
zorla
gösterdiler
They
forced
me
to
look
at
my
father's
face.
Koştum
sarıldım
boynuna
I
ran
and
hugged
him.
Baba
uyan
dedim
"Father,
wake
up,"
I
said.
Baba
nolur
uyan
"Father,
please
wake
up."
Uyan
baba
ben
sensiz
ne
yaparım
"Wake
up,
Father,
what
will
I
do
without
you?"
Uyanda
gülme
istersen
bana
"You
don't
have
to
smile
at
me
when
you
wake
up."
Hem,
kime
sokulurum
akşam
olunca
"Besides,
who
will
I
snuggle
up
to
when
it
gets
dark?"
Baba
uyan
yarın
doğum
günüm
benim
"Father,
wake
up,
it's
my
birthday
tomorrow."
Baba,
baba
altı
yaşıma
giriyorum
uyan
"Father,
Father,
I'm
turning
six,
wake
up."
Hiçbi
şey
istemem
söz
"I
won't
ask
for
anything,
I
promise."
Gürültü
yapmam,
seni
hiç
üzmem
"I
won't
make
noise,
I
won't
upset
you."
Söz
baba,
Baba
söz
"Promise,
Father,
Father,
promise."
Hadi
bi
gün
daha
dayan
"Come
on,
hold
on
for
one
more
day."
Baba
aç
gözlerini
hadi
uyan
"Father,
open
your
eyes,
come
on,
wake
up."
Uyan
baba,
baba
uyan
"Wake
up,
Father,
Father,
wake
up."
Babamı
doğum
günümde
toprağa
verdik
We
buried
my
father
on
my
birthday.
Doğum
günümü
öyle
kutladı
babam,
That's
how
my
father
celebrated
my
birthday.
Sigarasıyla
çakmağı
hala
bende
durur
I
still
have
his
cigarettes
and
lighter.
O
beni
babamdan,
babamı
bende
ayıran
The
ones
that
separated
me
from
my
father,
and
my
father
from
me.
Her
doğum
günümde
beni
hala
hıçkırıklara
boğan,
The
ones
that
still
make
me
sob
on
every
birthday.
Küçücük
dünyama
kıyamet
olup
yağan
The
ones
that
came
crashing
down
on
my
tiny
world
like
an
apocalypse.
Baba,
babam
nerdesin
Father,
my
father,
where
are
you?
Nerdesiniz
babalar
Where
are
you,
fathers?
Babalar
uyanın
uyanın
babalar
Fathers,
wake
up,
wake
up,
fathers.
O
sigara
dumanında
yetim
büyümesin
artık
Don't
let
children
grow
up
as
orphans
in
that
cigarette
smoke
anymore.
Başka
şehirlerde
başka
çocuklar
In
other
cities,
other
children.
Yetim
büyümesin
artık
Don't
let
them
grow
up
as
orphans
anymore.
Başka
şehirlerde
başka
çocuklar
In
other
cities,
other
children.
Başka
çocuklar
Other
children.
Évaluez la traduction
Seuls les utilisateurs enregistrés peuvent évaluer les traductions.
Writer(s): Bedirhan Gökçe, Mehmet Ali Gündoğar
Attention! N'hésitez pas à laisser des commentaires.