Canfeza - Gel - traduction des paroles en anglais

Paroles et traduction Canfeza - Gel




Gel
Come
Seninle alıp veremediğim yok, verip alamadığım var
I have nothing unsettled with you, but there's something I couldn't give you
Üzülüyorum verdiklerim işe yaramadığında
I feel sad when what I give doesn't work
Sitemim yürümekten değil, bir yere varamadığımdan
My complaint is not about walking, but about not getting anywhere
Yalnızım temelli kendi kalabalığımda
I'm completely alone in my own crowd
İnsan bazen hayvan gibi yalnız hissediyor
Sometimes one feels lonely like an animal
Gönlümün mutluluktan yüzde bir hissesi yok
My heart has no percentage of happiness
O kadar içine kapanmış ki kalbim
My heart is so closed off
İç sesi var hiç sesi yok
It has an inner voice, but no voice at all
O kadar açılmış ki gözlerim, boğulmuşum
My eyes are so open, I'm drowning
Bir tane sen öldürüp dokuz doğurmuşum
I killed one of you and gave birth to nine
Canımı sıktığından beri düşünüyorum
I've been thinking since you've been bothering me
Kaç ömür geçtiğinde soğur kurşun
How many lifetimes will it take for a bullet to cool
Hepiniz bir gün bu trene bineceksiniz
You'll all get on this train one day
En müsait yerde de ineceksiniz
And you'll get off at the most convenient place
Sonrasını yayan gideceksiniz
You'll walk the rest of the way
Siz benim neden sevdiğimi nereden bileceksiniz
How will you know why I loved you?
Gözümün nûrusun, közümün hârı
You're the light of my eyes, the ember of my heart
Zor edecek gibiyim bu baharı
I feel like I'm going to make this spring difficult
Aramızdaki her neyse rastlantı
Whatever is between us is a coincidence
Sen yatağıma gelen sabah kahvaltım
You are my breakfast coming to my bed
Sen yüzümü sildiğim havlu, gönül evimde avlu
You are the towel I wipe my face with, the courtyard in my heart
Yuvamdaki yavru, silahımda namlu
The cub in my nest, the barrel of my gun
Sıcak insanı bu yazda kavurur
A warm person roasts in this summer
Gel gözlerimin yemyeşil çayırlarında kamp kur
Come, set up camp in the emerald meadows of my eyes
Gel, bağrına bassın seni kuytularım
Come, let my nooks embrace you
Gelişin darmadağın etsin uykuları
Let your arrival disrupt my sleep
Gel, peşine düşsün senin uykularım
Come, let my sleep chase after you
Seninle her kalabalık kuytu kalır
With you, every crowd feels secluded
Gel, gece olsun güneş yerin dibine batsın
Come, let the night fall and the sun sink to the bottom of the earth
Sen ecel oldun, böyleyken yaşamak tatsız
You've become my death, life is tasteless like this
Gel çöllerden okyanuslara dönsün bahtım
Come, let my fate turn from deserts to oceans
Gel otur ihtişamlı görünsün gönlümün tahtı
Come, sit down and let the throne of my heart look magnificent
Sana gel diyorum, sana gelmiyorum
I'm telling you to come, but I'm not coming to you
Unuttum zamanla sana gelen o yolu
I've forgotten the way to you over time
Sana gelemiyorum ki sana gel diyorum
I can't come to you, but I'm telling you to come
Ben artık anca sana gelen o yolum
Now I'm just the path that comes to you
Ben artık maddeyim sen hâlâ mâna
I am now matter, you are still meaning
İç yerimde varlığın en âla, hâlâ
Your presence is still the finest within me
Ben hâlâ hiçim, sen her şey pekâlâ
I am still nothing, you are everything, very well
Nasıl sığıyor ruh bu dar mekâna?
How does the soul fit into this narrow space?
Aklımın almadığı binlerce soru var
There are thousands of questions my mind can't comprehend
Sığmayacak cevabı binlerce yoruma
The answers won't fit into thousands of interpretations
Açız, evsisiz, yok yere ölüyoruz
We are hungry, homeless, dying for nothing
İnsanlığını kapatıyor yorulan
The weary one shuts off their humanity
Dünya böyle gelmiş böyle gider
The world has come this way, it will go this way
Ama biz insanlar değişebiliriz
But we humans can change
Aşk öyle bi′ dert böyle bi' dert
Love is a pain, this kind of pain
Esasında sevmek husunda yenişebiliriz
In fact, we can be defeated in the matter of loving
Birbirimizi farklı şekillerde yeriz
We eat each other in different ways
Farklı şekillerde sevmeyi deneriz
We try to love in different ways
Deneriz bir ömür sürecek bir perhiz
We try a lifelong diet
Günde beş öğün sadece birbirimizi severiz
We only love each other five times a day
Acıyı sadece yemeklerde tadarız
We taste pain only in food
Dünyamızı tartsan olduğumuz kadarız
If you weigh our world, we are as much as we are
Ses hızına, belki ışık hızına çıkarız
We reach the speed of sound, maybe the speed of light
Yapamayız katiyen asla zaman kadar hız
We can never reach the speed of time
Sen beni bilirsin bir parça
You know me a little bit
İçimdeki deli deniz şimdi bir çarşaf
The crazy sea inside me is now a sheet
Uzaklaştıkça kıyıdan küçülüyor kara
As we move away from the shore, the land gets smaller
Ufaldıkça kara, devleşiyor yara
As the land shrinks, the wound grows
Ben seni bilirim bir parça
I know you a little bit
Sen seni bilmeyenin ağzına bal çal
You steal honey from the mouths of those who don't know you
Alışıyor insan büyüdükçe yara
One gets used to the wound as one grows up
Ölümde beliriyor başka bir kara
Another land appears in death






Attention! N'hésitez pas à laisser des commentaires.