Dursun Ali Erzincanlı - Asırlık Şiir - traduction des paroles en anglais

Paroles et traduction Dursun Ali Erzincanlı - Asırlık Şiir




Asırlık Şiir
Centuries-Old Poem
Bir şiir daha başlıyor
Another poem begins,
Ama bu, asırlık bir şiirdir
But this one, a poem spanning centuries,
On dört asırlık bir şiir
A poem fourteen centuries old,
Peygamber sohbetinin
It's the poetic expression
Şiirleşmiş ifadesidir
Of the Prophet's conversation.
Şimdi o güne gidiyoruz
We journey to that day now,
Yine bir yolculuğa çıkıyoruz
Embarking on a journey once more,
Yeni bir yolculuğa
A new journey,
Zaman ötesi zamanda
In a time beyond time,
Ulvi bir vakitteyiz
We find ourselves in a sacred moment,
Ve sanki biz, şimdi Asr-ı Saadetteyiz
And it's as if we are now in the Age of Bliss,
İzhir ve celil otlarının o hoş kokusu yayılır
The sweet scent of Izhir and Jelil herbs fills the air,
Mecenne sularının sesi gelir uzaktan
The sound of Mecenne waters reaches us from afar.
Şame ve Tufeyl dağları ninni söyler sahraya
Shama and Tufeyl mountains sing lullabies to the desert,
Her şey uysaldır
Everything is gentle,
Her şeyde nazlı bir gül edası
In everything, a delicate rose-like grace,
O′nun edası
His grace,
Ve O'nun sohbeti
And His conversation,
Dinleyenler sahabe topluluğu
The listeners are a gathering of companions,
Sanki başlarında bir kuş var,
It's as if there's a bird above their heads,
Ve sanki o uçmasın diye pür dikkât
And as if they are fully attentive so it wouldn't fly away,
O′nu dinliyorlar
They listen to Him.
Aileden, maldan ve amelden bahsediyor.
He speaks of family, wealth, and deeds.
Sohbet bitince Abdullah bin Kürz izin istiyor
When the conversation ends, Abdullah bin Kurz seeks permission,
"Ya Rasulallah!
"Oh Messenger of God!
Anlattıklarınızı şiir halinde söyleyeyim mi?
May I recite what you have told us in the form of a poem?
İzin verir misiniz?"
Would you grant me permission?"
Hazreti Peygamber
The Holy Prophet
"Olur" buyuruyor
Says, "Yes."
Ve Abdullah bin Kürz şiirine başlıyor
And Abdullah bin Kurz begins his poem,
Ailem, yaptıklarım ve ben sanki üç kardeşiz
My family, my deeds, and I, are like three brothers,
Ölüm yaklaştığında onları çağırıp konuşan biri gibiyiz
We are like someone who calls upon them and speaks when death approaches.
Adam kardeşlerine der ki
The man says to his brothers,
"Ölüm kapımı çaldı! Bana yardım edin
"Death has knocked on my door! Help me,
Geri dönülmez bir yolculuk başlıyor
An irreversible journey begins,
Uzun ve güvenilmez
Long and unreliable,
Bu hal karşısında bana nasıl yardım edebilirsiniz?"
In the face of this situation, how can you help me?"
Malı der ki
Wealth says,
"Benden ayrılmadığın sürece
"As long as you don't part from me,
Her isteğini yerine getiririm
I will fulfill your every wish,
Ama ayrılık olursa aramızdaki dostluk biter
But if there's separation, the friendship between us ends,
İstediğini benden şimdi al
Take what you want from me now,
Çünkü yakında ben, savrulan kumlar arasına katılacağım
Because soon I will join the scattered sands,
Başka insanların olacağım
I will belong to other people,
Beni sonraya bırakma, harca
Don't leave me for later, spend me,
Hızla yaklaşan ölüm gelmeden
Before the rapidly approaching death arrives,
Elini çabuk tut, hayır yap"
Hurry, do good deeds."
Ailesi de şöyle der
His family also says,
"Ben seni cidden sever
"I truly love you,
Seni herkesten üstün tutarım
I hold you above everyone else,
Gücümü kuvvetimi senin için harcar, iyiliğini isterim
I will spend my strength and power for you, and wish for your well-being,
Ama ciddileştiğinde senin için ölemem
But when things get serious, I cannot die for you.
Ardından göz yaşı dökerim
Then I will shed tears,
Yüksek sesle ağlarım
I will weep loudly,
Seni hayırla yâdederim
I will remember you with kindness,
Cenazende bulunur
I will attend your funeral,
Gireceğin kabre kadar
Up to the grave you will enter,
O son durağına kadar
To that final destination,
Hasretle tabutunu taşır
I will carry your coffin with longing,
Sonra geri dönerim
Then I will return,
Sanki aramızda hiç bir şey yokmuş gibi
As if nothing ever happened between us,
Hiç birbirimizi sevmemiş gibi
As if we never loved each other,
Hiç birbirimizden sevgi görmemiş gibi"
As if we never received love from each other."
İşte insanın ailesi
This is man's family,
İşte desteği
This is their support,
Ve işte gerçek yüzü
And this is their true face.
Sonra ameli konuşur insana
Then his deeds speak to the man,
"Ben, senin kardeşinim" der
"I am your brother," they say,
"Sarsıntıların dehşetli anında
"In the terrifying moment of tremors,
Benim gibi bir kardeş bulamazsın
You will not find a brother like me,
Benimle mezarda karşılaşacaksın
You will meet me in the grave,
Orda seni savunacağım
There I will defend you,
Hesap günü, ağır gelmesi için gayret gösterdiğin kefeye oturacağım
On the Day of Judgement, I will sit on the scale that you strive to make heavy.
Beni unutma, değerimi bil
Do not forget me, know my worth,
Ben üzerine titreyen merhametli bir öğütçüyüm
I am a compassionate advisor who cares deeply for you,
Seni hiç bir zaman yalnız bırakmam
I will never leave you alone,
İşte senin amelin
These are your deeds,
Vuslat günü kavuşacağın güzel amellerin"
The good deeds you will meet on the Day of Reunion."
Abdullah bu şiiri okuyunca
When Abdullah recited this poem,
Rasulullah ve arkadaşları ağladılar
The Messenger of God and his companions wept,
Ve o günden sonra
And from that day on,
Hazreti Abdullah
Whenever Hazrat Abdullah
Ne zaman ki bir topluluğun yanından geçse
Passed by a gathering,
Kendisini çağırır, şiirini okumasını rica ederlerdi
They would call him and ask him to recite his poem.
O da okurdu
And he would recite,
Ve yine göz yaşı
And again tears,
Yine çağlayan sahabe yürekleri
Again the cascading hearts of the companions,
Bu şiir asırlık bir şiirdi
This poem was a poem of centuries,
On dört asırdır okunan bir şiirdi
A poem recited for fourteen centuries,
Peygamber sohbetinin
It was the poetic expression
Şiirleşmiş ifadesiydi
Of the Prophet's conversation.






Attention! N'hésitez pas à laisser des commentaires.