Dursun Ali Erzincanlı - Naat - traduction des paroles en anglais

Paroles et traduction Dursun Ali Erzincanlı - Naat




Naat
Naat
Sevgili!
Dear!
Ümmü Mektum gibi
Like Umm Mektum
Seni görmeden sana sesleniyoruz
We call you before we see you
Alıp verdiğin nefesi duyar gibi
As if he hears the breath you take and exhale
Sanki açınca gözlerimizi
As if when we open our eyes
Seni görecekmişiz gibi
As if we'll see you
Sana sesleniyoruz.
We are calling out to you.
Senin huzurunda ses yükselmez.
No voice rises in your presence.
Edeple konuşulur; edeple susulur.
It is spoken with decency; it is shut up with decency.
Hele biz ki bu kapının dilencileri,
Especially we who are beggars of this door,
El açıp beklemekten başka
Other than opening hands and waiting
Bize bir şey düşmezdi ama
There was nothing for us, but
Şu araya giren yıllar olmasa
If it weren't for these intervening years Dec
Medine'ne uzak yollar olmasa
If there are no distant roads to Medina
İsmin anılınca yürek yanmasa
If the heart does not burn when your name is mentioned
Kapında beklemekten başka
Other than waiting at your door
Bize bir şey düşmezdi.
Nothing would have fallen to us.
Bekliyoruz Sultânım!
We are waiting, My Sultan!
Rüyada olsa bile
Even if it's in a dream
Belki teşrif edersin diye
In case you might come by
Hem de hiç kimseyi beklemediğimiz gibi.
Just like we didn't expect anyone to.
Seni bekliyoruz.
We're waiting for you.
Gelseydin,
If You Had Come,
Bizim için cennet olurdu gelişin.
Your arrival would be heaven for us.
Gelseydin,
If You Had Come,
Saadetli asrından gönderdiğin selâmını,
The greeting you send from your blessed century,
'Kardeşlerim' deyişini
The saying 'My brothers'
Birbirimize nasıl anlattığımızı görürdün.
You would have seen how we told each other.
Gelseydin,
If You Had Come,
Dolaşsaydın sofralarımızı,
If you had walked around our tables,
Bir tabak fazla görecektin,
You should have seen one plate too many,
Bir bardak, bir kaşık fazla...
One glass, one spoonful more...
Ve sofrada bir yer boş,
And a place at the table is empty,
Baş köşe! .
Top corner! .
Ola ki Sen(A.S.M.) lutfeder gelirsin diye.
May It Be that You(A.S.M.) in case you come by grace.
Gelseydin,
If You Had Come,
Dolaşsaydın gecelerimizi,
If you had wandered our nights,
O 'Kutlu Doğum' gecelerini,
Those 'Happy Birthday' nights,
Anneler görecektin.
You should have seen the mothers.
Yeni doğmuşsun gibi,
It's like you've just been born,
Yeryüzünü yeni teşrif etmişsin gibi,
As if you have just visited the earth,
Mışıl mışıl uyuyasın diye
So that you can sleep soundly
Seni sabahlara kadar
Until you in the morning
Hayalen ayaklarında sallayan anneler görecektin.
Imagine if you could see mothers waving at your feet.
Sevgili!
Dear!
Gelseydin,
If You Had Come,
Medine-i Münevvere'den dünyaya yayılan Ashabın gibi,
As your companions spread from Madinah-i Munevvere to the world,
Eyyüb Sultan gibi,
Like Eyyub Sultan,
Kab bin Malik gibi,
Like Kab bin Malik,
Bir fecir vaktinde,
At the time of a dawn,
Henüz yirmisinde yirmi beşinde,
At twenty and twenty-five yet,
Bırakarak yurtlarını ocaklarını,
Leaving their homes January,
Hedeflerine ilahi rızayı koyan,
Who put divine consent in their goals,
Arkalarına bakmayı ar sayan,
The one who Decries looking behind them,
Yiğitler görecektin.
You should have seen the heroes.
Onlar senin yiğidin,
They are your heroes,
Elleri, o öpülesi elleri,
His hands, those kissed hands,
Kimbilir hangi memleketin zemheri soğuklarında üşürken,
Who knows which country's soil is freezing in the cold,
Senin köyünün hayaliyle ısındılar.
They warmed up with the dream of your village.
Gelseydin,
If You Had Come,
Gecenin zifiri karanlığında,
In the pitch darkness of the night,
Uykunun en tatlı aralığında,
In the sweetest December of sleep,
Rabiatül Adeviyye gibi Rabbiyle başbaşa
Alone with the Lord as Rabiatul Adeviyya
Gençler görecektin.
You should have seen young people.
Gözyaşı dökerken günahlarına,
When you shed tears for your sins,
Veysel Karani'den istediğin gibi,
As you asked from Veysel Karani,
İnsanlığa dua eden gençler görecektin.
You should have seen young people praying to humanity.
Gelseydin,
If You Had Come,
Asr-ı saadet gibi olmasa da,
Although it is not like Asr-i felicity,
Koklanmaya değer güllerimiz vardı.
We had roses that were worth smelling.
Yine senin ikliminde yetişen.
Again, growing in your climate.
Ama sen gelseydin,
But if you had come,
Dikenler bile gül kokardı EFENDİM(A.S.M.)!!!
Even thorns would smell of roses, SIR(A.S.M.)!!!
Seninle göz göze gelmeden gizli gizli seni seyretmek...
To watch you secretly without seeing eye to eye with you...
Hz.Vahşi gibi...
Hz.Like a savage...
Hani sen Hane-i Saadet'ten Mescid-i Nebevi'ye giderken
When you were on your way from the House of Bliss to the Masjid al-Nabawi
Aişe annemiz ardından hayran hayran bakardı.
Aisha, our mother, would look admiringly after her.
Seni mescidin önünde bekleyen Ashabı'nınsa
If it is your Companions who are waiting for you in front of the mosque
Bakışları yerdeydi.
His gaze was on the ground.
Edepten göz göze gelmezlerdi.
They didn't see eye to eye out of decency.
Sende(A.S.M.) tebessüle nazar ederdin.
You have(A.S.M.) you used to smile evil eye.
Mütebessim çehreni bir Ebu Bekir(R.A.) görürdü,
The face of a believer is Abu Bakr(R.A.) he would see,
Bir de Ömer(R.A.) ...
And Omar(R.A.) ...
Şimdi okununca Ezan-ı Muhammedi
When you read the Adhan of Muhammad now,
Pencerelerde, kapı önlerinde,
In the windows, in front of the door,
Seni(A.S.M.) bekleyen nemli gözler var.
You(A.S.M.) there are moist eyes waiting.
Gelseydin,
If You Had Come,
Ve yürüyüp geçseydin önümüzden,
And if you had walked past us,
Gülleri bayıltan o enfes kokunu çekerdik içimize.
We would inhale that delicious smell of you that makes the roses faint.
Sevgili!
Dear!
Hakiki aşıkların sana doğru uçarken
When your true lovers fly towards you
Bizim bu yaptığımız yolda emeklemekti.
This was crawling along the way that we did.
Dünya güzelliğiyle kollarını açarken
When the world opens its arms with its beauty
Bize düşen el açıp kapında beklemekti.
Our duty was to open our hands and wait at your door.
Sevgili!
Dear!
Bekliyoruz! ...
We're waiting! ...






Attention! N'hésitez pas à laisser des commentaires.