Paroles et traduction Dursun Ali Erzincanlı - 30 Kuş

30 Kuş

Ben, babamın en hüzünlü yanıyım
Ben, babamın aslan kahramanıyım

Öyle değil mi baba
Gözlerin kıpkırmızı
Çok mu ağladın
Baba, o geceyi bir de benden dinle
Ama her zamanki gibi dinle
Tebessümle

Rüyamda kanat sesleri duydum
Ardından muhteşem bir koku yayıldı etrafa
Sanki biraz gül biraz leylaktı
Sonra otuz kuş gördüm, hepsi beyazdı
Otuz kuş, gökyüzüne şehadet diye yazdı
Bir ses duydum
"Hayırdır" dedim
"Hayırdır" dediler

Çukurkuyu′daki gökyüzü gibiydi uçtukları yer
Ve beni tutup gökyüzüne yükselttiler
Kanatlarında kan vardı
"Hayırdır" dedim
Hadi sen de uç
Bizden hızlı uçabilirsin dediler
Otuz kuş, beni boşluğa bıraktı Baba

Birden uyandım
"Hayrolur" dedim
Meğer, gecesi kâbus olacak bir güne uyanmışım
Gökyüzünün yıldızlarını çalıp omuzlarına takan hain yüzler gördüm o gece
Ruhları yoktu
Korkar mı senin oğlun, korkmaz
Korkmadım

Zekai Paşam aradı baba
Bir hain adamlarıyla birlikte size yaklaşıyor
O makam senin namusundur Ömer
Ben gelene kadar namusunu koru
Gerekirse o vatan hainini vur
Vazifenin sonunda şehadette var Ömer
Hakkını bana helal et
Paşam, şehadet der demez
Yine kulağıma kanat sesleri geldi baba
Rüya değil bu kez
Uyanıktım
Muhteşem bir koku yayıldı odaya
Bir şey oldu o an
Sanki ellerim, omuzlarım çeliktendi
Sanki tek başıma tüm dünyayla savaşabilirdim

Hazırlanıp bahçeye çıktım
Hainin etrafında karanlık yüzlü adamları vardı
Bir aslanın karşısında duran çakallar gibiydiler
Engellemeye çalıştım durmadılar
Ben de silahımı çekip baş haini başından vurdum
Yine kuşları gördüm baba
Bana doğru uçuyordu
Otuz kuş, kanat sesleri, vücuduma dokunan
Ve kanatlarında kan
Sala sesi, gökleri yırtan
Muhteşem bir koku
Gül mü? Leylak mı? İçime yayılan
Ve Çukurkuyu'nun gökyüzü
Masmavi, bulutsuz ve sessiz

Ve sessizlik
İçimde huzur, gökyüzündeyim
Ama artık kuşlar beni tutmuyor baba
Uçuyorum, ve onlardan hızlıyım
Meğer ben, şehit olmuşum
Baba yalnız değilim burada
Yine ordudayım
Şehitler ordusunda

Baba, ne oldu biliyor musun
Peygamber alınlarımızdan öptü
Şehitlere buyurdu ki
Kardeşlerinizi tebrik edin
Bunlar benim garip şehitlerimdir
Çünkü sizler düşmanla savaşırken şehit oldunuz
Bunlar kardeş bildikleri hainlerle savaştı
Sizlerin silahları vardı
Ama bunlar silahsızdı
Sizler tanklarla savaştınız
Bunlarsa kendi tanklarının altında ezildi
Sizler uçaklarla düşmanı bombalarken şehit oldunuz
Ama bunlar kendi uçaklarından atılan bombalara göğüslerini siper etti
Bunlar benim gariplerimdir
Tebrik edin kardeşlerinizi

Baba, milletime söyle
Al bayrağın dalgalandığı her yerde biz varız
Paşama söyle
Namusumu çiğnetmedim
Anama, çocuklarıma, eşime, kardeşlerime söyle
De ki Ömer size bir vatan bıraktı
Çekinmeden, bu vatan bizim diyebilirsiniz
Çünkü bedelini ödedim
Baba, ben oğluma Ertuğrul′a
Bu vatan için ölmeyi öğrettim
Sen de bana öğrettiğin gibi
Ona vatan için yaşamayı öğret
Bu vatan sizin baba
Otuz kurşun yedim
Bedelini ödedim

Babacığım
Hürmetle ellerinden öperim
Ben, ben babamın en hüzünlü yanıyım
Ben, babamın aslan kahramanıyım
Ben, vatanımın asil kahramanıyım

30 Birds

I am the saddest part of my father,
I am my father's lionhearted hero.

Isn't that right, Father?
Your eyes are crimson red,
Have you been crying so much?
Father, hear about that night from me,
But listen as you always do,
With a smile.

In my dream, I heard the sound of wings,
Then a magnificent scent filled the air,
Like a blend of roses and lilacs.
Then I saw thirty birds, all white,
Thirty birds, writing "martyrdom" across the sky.
I heard a voice,
I said, "What is it?"
They replied, "It is good."

The place they flew was like the sky in Çukurkuyu,
And they lifted me up into the sky.
There was blood on their wings,
I said, "What is it?"
"Come fly too,"
They said, "You can fly faster than us."
Thirty birds, they left me in the void, Father.

Suddenly I woke up,
I said, "May it be good,"
But I had woken up to a day that would have a nightmarish night.
That night, I saw treacherous faces, who stole the stars from the sky and wore them on their shoulders.
They had no souls.
Would your son be afraid? No, he wouldn't.
I wasn't afraid.

General Zekai called, Father,
A traitor with his men is approaching you.
That position is your honor, Ömer,
Protect your honor until I arrive.
If necessary, shoot that traitor to the nation.
Martyrdom awaits at the end of your duty, Ömer.
Forgive me.
General, as soon as he said martyrdom,
I heard the sound of wings again, Father,
This time it wasn't a dream,
I was awake.
A magnificent scent filled the room,
Something happened at that moment,
As if my hands, my shoulders were made of steel,
As if I could fight the whole world alone.

I got ready and went out to the garden,
The traitor had dark-faced men around him,
They were like jackals standing before a lion.
I tried to stop them, they didn't stop,
So I drew my gun and shot the chief traitor in the head.
I saw the birds again, Father,
They were flying towards me,
Thirty birds, the sound of wings touching my body,
And blood on their wings,
The sound of the sala, tearing the heavens,
A magnificent scent,
Rose? Lilac? Spreading within me,
And the sky of Çukurkuyu,
Deep blue, cloudless, and silent.

And silence,
Peace within me, I am in the sky,
But the birds are not holding me anymore, Father,
I am flying, and I am faster than them,
I had become a martyr.
Father, I am not alone here,
I am in the army again,
In the army of martyrs.

Father, do you know what happened?
The Prophet kissed our foreheads,
He said to the martyrs,
Congratulate your brothers,
These are my strange martyrs,
Because you were martyred while fighting the enemy,
These fought with those they thought were brothers,
You had weapons,
But these were unarmed,
You fought with tanks,
These were crushed under their own tanks,
You were martyred while bombing the enemy with planes,
But these shielded their chests against the bombs dropped from their own planes,
These are my strange ones,
Congratulate your brothers.

Father, tell my nation,
We are everywhere the red flag waves,
Tell my general,
I did not let my honor be trampled,
Tell my mother, my children, my wife, my siblings,
Say, Ömer left you a homeland,
You can say without hesitation, this homeland is ours,
Because I paid the price.
Father, to my son Ertuğrul,
I taught him to die for this country,
As you taught me,
Teach him to live for the country.
This homeland is yours, Father,
I took thirty bullets,
I paid the price.

My dear Father,
I respectfully kiss your hands,
I am, I am the saddest part of my father,
I am my father's lionhearted hero,
I am the noble hero of my homeland.