Dursun Ali Erzincanlı - Mahşer - traduction des paroles en anglais

Paroles et traduction Dursun Ali Erzincanlı - Mahşer




Mahşer
The Day of Resurrection
Gün öyle bir gün ki, baba evladından kaçar, evlat annesinden...
It will be a day when a father flees from his child, and a child from their mother...
Ne mal fayda verir insana, ne de çoluk çocuk.
Neither wealth nor children will benefit anyone.
İnsan amelleriyle başbaşa...
Man will be left alone with his deeds...
Gün öyle bir gün ki, mahşer gibi değil; mahşerin ta kendisi.
It will be a day not like the Day of Resurrection, but the Day of Resurrection itself.
Her insanın mutlaka göreceği, yaşayacağı bir gün.
A day that every human being will surely see and experience.
O gün ile aramızda sadece ölüm var...
Only death separates us from that day...
Anlatan Hazreti Peygamber;
As the Prophet Muhammad (peace be upon him) narrated;
Allah mahşer günü öncekileri ve sonrakileri tek bir düzlükte toplar.
On the Day of Resurrection, Allah will gather the first and the last on a single plain.
Bakan onlara bakar, çağıran onları işitir.
The one who looks will see them, and the one who calls will be heard by them.
Güneş onlara yaklaşır.
The sun will approach them.
Gam ve sıkıntı insanların tahammül edemeyecekleri dereceye ulaşır...
Grief and distress will reach a level that people cannot bear...
Öyle ki insanlar: "İçinde bulunduğumuz şu hali görmüyor musunuz?
So much so that people will say, "Do you not see the state we are in?
Bizlere şefaat edecek birini bilmiyor musunuz?" demeye başlarlar.
Do you not know of anyone who can intercede for us?"
Birbirlerine: "Babamız Adem var" derler ve O′na gelirler.
They will say to each other, "There is our father Adam," and they will come to him.
"Ey Adem! Sen insanların babasısın. Allah seni kendi eliyle yarattı.
"O Adam! You are the father of mankind. Allah created you with His own hands.
Kendi ruhundan sana üfledi. Bütün isimleri sana öğretti.
He breathed into you from His spirit. He taught you all the names.
Meleklerine senin önünde secde ettirdi.
He made the angels prostrate before you.
Rabbin nezdinde bizim için şefaatte bulunmaz mısın?" derler.
Will you not intercede for us with your Lord?" they will say.
Adem Aleyhisselam: "Bugün Rabbim öyle bir gazaba gelmiş ki;
Adam (peace be upon him) will say: "Today, my Lord is in such a rage;
Bundan önce ne bir böyle gazaba gelmişliği var ne de bundan sonra gelecek.
He has never been in such a rage before, nor will He ever be again.
Aslında şefaate benim yüzüm yok.
I have no face to intercede.
Çünkü cennette iken Allah beni o ağaca yaklaşmaktan men etmişti. Ben bu yasağa asi oldum.
For when I was in Paradise, Allah forbade me to approach that tree, but I disobeyed this prohibition.
Nefsim... Nefsim... Nefsim...
Myself... Myself... Myself...
Benden başkasına gidin. Nuh Aleyhisselam'a gidin." diyecek.
Go to someone else. Go to Noah (peace be upon him)."
İnsanlar Nuh Aleyhisselam′a gelecekler.
The people will come to Noah (peace be upon him).
"Ey Nuh! Sen yeryüzü ahalisine gönderilen Resullerin ilkisin.
"O Noah! You are the first of the Messengers sent to the inhabitants of the earth.
Allah seni çok şükreden bir kul; Abden şekûrâ diye isimlendirdi.
Allah called you a grateful servant; 'Abden shakûra'.
İçinde bulunduğumuz şu hali görmüyor musun?
Do you not see the state we are in?
Rabbin nezdinde bizim için şefaatte bulunmaz mısın?" diyecekler.
Will you not intercede for us with your Lord?" they will say.
Nuh Aleyhisselam da şöyle diyecek:
Noah (peace be upon him) will also say:
"Bugün Rabbim öyle bir gazaba gelmiş ki;
"Today, my Lord is in such a rage;
Bundan önce ne bir böyle gazaba gelmişliği var ne de bundan sonra gelecek.
He has never been in such a rage before, nor will He ever be again.
Benim bir dua hakkım vardı. Ben onu kavminin aleyhine, beddua olarak yaptım.
I had one right to pray, and I used it against my people as a curse.
Nefsim... Nefsim... Nefsim...
Myself... Myself... Myself...
Benden başkasına gidin. İbrahim Aleyhisselam'a gidin."
Go to someone else. Go to Abraham (peace be upon him)."
İnsanlar İbrahim Aleyhisselam'a gelecekler.
The people will come to Abraham (peace be upon him).
"Ey İbrahim! Sen Allah′ın Peygamberi ve arz ahalisi içinde yegane Halilisin.
"O Abraham! You are the Prophet of Allah and His Khalil among the people of the earth.
Bize Rabbin nezdinde şefaat et. İçinde bulunduğumuz şu hali görmüyor musun?" diyecekler.
Intercede for us with your Lord. Do you not see the state we are in?" they will say.
İbrahim Aleyhisselam onlara:
Abraham (peace be upon him) will say to them:
"Rabbim bugün öyle bir gazaba gelmiş ki;
"My Lord is in such a rage today;
Bundan önce ne bir böyle gazaba gelmişliği var ne de bundan sonra gelecek.
He has never been in such a rage before, nor will He ever be again.
Şefaat etmeye kendimde yüz de bulamıyorum.
I do not find the face to intercede.
Nefsim... Nefsim... Nefsim...
Myself... Myself... Myself...
Benden başkasına gidin. Musa Aleyhisselam′a gidin."
Go to someone else. Go to Moses (peace be upon him)."
İnsanlar Musa Aleyhisselam'a gelecekler.
The people will come to Moses (peace be upon him).
"Ey Musa! Sen Allah′ın Peygamberisin.
"O Moses! You are the Prophet of Allah.
Allah seni risaletiyle ve hususi kelamıyla insanlardan üstün kıldı.
Allah has distinguished you above mankind with His message and His special word.
Bize Allah nezdinde şefaatte bulun."
Intercede for us with Allah."
Musa Aleyhisselam da:
Moses (peace be upon him) will also say:
"Bugün Rabbim öyle bir gazaba gelmiş ki;
"Today, my Lord is in such a rage;
Bundan önce ne bir böyle gazaba gelmişliği var ne de bundan sonra gelecek.
He has never been in such a rage before, nor will He ever be again.
Esasen Rabbim nezdinde şefaate yüzüm de yok.
I have no face to intercede with my Lord.
Çünkü ben öldürülmesiyle emrolunmadığım bir cana kıydım.
For I took a life that I was not commanded to kill.
Bugün ben mağfirete mazhar olursam bu bana yeter.
If I am granted forgiveness today, that will be enough for me.
Nefsim... Nefsim... Nefsim...
Myself... Myself... Myself...
Benden başkasına gidin. İsa Aleyhisselam'a gidin." diyecek.
Go to someone else. Go to Jesus (peace be upon him)."
İnsanlar İsa Aleyhisselam′a gelecekler.
The people will come to Jesus (peace be upon him).
"Ey İsa! Sen Allah'ın Peygamberisin.
"O Jesus! You are the Prophet of Allah.
Meryem′e attığı bir kelamısın. Ve kendinden bir ruhsun.
You are His word that He cast into Mary, and a spirit from Him.
Üstelik sen beşikteyken insanlarla konuşmuştun.
You even spoke to people from the cradle.
Rabbin nezdinde bize şefaat et."
Intercede for us with your Lord."
İsa Aleyhisselam da diğer peygamber kardeşleri gibi:
Jesus (peace be upon him), like his fellow prophets, will say:
"Bugün Rabbim öyle bir gazaba gelmiş ki;
"Today, my Lord is in such a rage;
Bundan önce ne bir böyle gazaba gelmişliği var, ne de bundan sonra gelecek." diyecek.
He has never been in such a rage before, nor will He ever be again."
Nefsim... Nefsim... Nefsim...
Myself... Myself... Myself...
Benden başkasına gidin. "Muhammed Aleyhisselam'a gidin." diyecek.
Go to someone else. "Go to Muhammad (peace be upon him)."
Ve insanlar bana gelecekler.
And the people will come to me.
"Ey Muhammed! Sen Allah'ın Peygamberisin.
"O Muhammad! You are the Prophet of Allah.
Bütün peygamberlerin sonuncususun.
You are the last of all the prophets.
Allah senin geçmiş, gelecek bütün günahlarını mağfiret buyurdu.
Allah has forgiven all your past and future sins.
Bize Rabbin nezdinde şefaatte bulun.
Intercede for us with your Lord.
Şu içinde bulunduğumuz hali görmüyor musun?" diyecekler.
Do you not see the state we are in?" they will say.
Bunun üzerine ben Arş′ın altına gideceğim.
Thereupon, I will go beneath the Throne.
Rabbim için secdeye kapanacağım.
I will prostrate myself before my Lord.
Derken Allah, benden önce hiç kimse için açmadığı methü senaları benim için açacak.
Then Allah will open for me praises that He has never opened for anyone before.
Ben onlarla Rabbime methü senalarda bulunacağım.
I will praise my Lord with them.
"EY MUHAMMED!
"O MUHAMMAD!
BAŞINI KALDIR VE İSTE.
RAISE YOUR HEAD AND ASK.
İSTEDİĞİN SANA VERİLECEK.
WHATEVER YOU ASK WILL BE GIVEN TO YOU.
ŞEFAAT TALEP ET. ŞEFAATİN YERİNE GETİRELECEK." denilecek.
SEEK INTERCESSION, AND YOUR INTERCESSION WILL BE GRANTED." it will be said.
Ben de başımı kaldıracağım:
I will raise my head:
"Ey Rabbim! Ümmetim."
"O my Lord! My Ummah."
"Ey Rabbim! Ümmetim."
"O my Lord! My Ummah."
"Ey Rabbim! Ümmetim."
"O my Lord! My Ummah."
"EY MUHAMMED!" denilecek.
"O MUHAMMAD!" it will be said.
ÜMMETİNDEN ÜZERİNDE HESABI OLMAYANLARI
TAKE FROM YOUR UMMAH THOSE WHO HAVE NO ACCOUNT UPON THEM
VE KALPLERİNDE HARDAL TANESİ KADAR İMAN BULUNANLARI
AND THOSE WHO HAVE FAITH IN THEIR HEARTS AS SMALL AS A MUSTARD SEED
CENNET KAPILARINDAN İÇERİ AL." denilecek.
ENTER THEM THROUGH THE GATES OF PARADISE." it will be said.
Gün öyle bir gün ki, baba evladından kaçar, evlat annesinden...
It will be a day when a father flees from his child, and a child from their mother...
Ne mal fayda verir insana, ne de çoluk çocuk.
Neither wealth nor children will benefit anyone.
İnsan amelleriyle başbaşa...
Man will be left alone with his deeds...
Gün öyle bir gün ki, mahşer gibi değil; mahşerin ta kendisi.
It will be a day not like the Day of Resurrection, but the Day of Resurrection itself.
Her insanın mutlaka göreceği, yaşayacağı bir gün.
A day that every human being will surely see and experience.
O gün ile aramızda sadece ölüm var...
Only death separates us from that day...






Attention! N'hésitez pas à laisser des commentaires.