Paroles et traduction FUAT - Bu Dünyada ...
Bu Dünyada ...
... In This World
Yeah,
yeah,
yeah,
hey
Yeah,
yeah,
yeah,
hey
Üzerinden
sinsice
engellenemez
bir
şekilde
Insidiously,
in
an
unstoppable
way,
Belirtildiği
gibi
kitaptan
haşa
As
stated
in
the
book,
God
forbid,
Atlatılan
harp
sayısı
döndürdü
beni
ta
aşağı
The
number
of
wars
I've
been
through
brought
me
down
so
low,
Liderlerinizin
geriye
dönüp
kıçlarını
kontrol
etmesi,
arşa
Your
leaders
should
look
back
and
check
their
asses,
to
the
heavens,
Eğilmesinin
gerçekleşmesi
öyle
ciddi
bir
stilden
yorumlanmakta
ki
(ah)
Their
bowing
down
is
interpreted
in
such
a
serious
style
(ah)
Sizler
kaşınmaktasınız,
açıktasınız
You
guys
are
scratching,
you're
exposed
Kafa
üstünde
çatı
olduğu
hâlde
kaçıksınız
Even
though
you
have
a
roof
over
your
heads,
you're
evasive
Boğazdaki
petrol
tankeri
hesabından
batıksınız
You're
sinking
because
of
the
oil
tanker
bill
in
the
Bosphorus
Yarıksınız
şeftali
misali
You're
split
like
a
peach
Hilali
atmaca
kanadıyla
birleştiren
dinin
peygamberiyle
karşı
karşıyasınız
You're
facing
the
prophet
of
the
religion
that
combines
the
crescent
with
the
hawk's
wing
(Yeah)
Çekil
şur'dan,
kaldırımı
aşmışsı...
(Yeah)
Get
out
of
here,
you've
crossed
the
sidewalk...
Plastik
salata
kabını
Aygaz
ateşiyle
With
a
plastic
salad
bowl
and
Aygaz
fire
Isıtanlarsınız
(aptal),
siz
arsızsınız
You
warm
yourselves
(stupid),
you're
shameless
Karşılıksız
hiçbir
eylem
yapmazsınız
You
don't
do
anything
without
a
reward
Takmazsınız
Fuat
kan
kussa,
anne
You
wouldn't
care
if
Fuat
coughed
up
blood,
mom
"Anne,
ben
kızılcık
şurubu
içtim",
diye
"Mom,
I
drank
cranberry
juice",
he
said
İzninizle
efendim
(yeah,
yeah,
yeah,
yeah)
Excuse
me,
sir
(yeah,
yeah,
yeah,
yeah)
Bu
dünyada
yeriniz
yok
sizin
You
have
no
place
in
this
world
Bizim
kazanılan
savaşlar,
sizin
The
wars
we
won,
yours
Kalmadı
varınız
yoğunuz,
bizim
You
have
nothing
left,
ours
Bonobolar
çıldırıp
hepsini
düzün
Bonobos
go
wild
and
screw
you
all
Bu
dünyada
yeriniz
yok
sizin
You
have
no
place
in
this
world
Bizim
kazanılan
savaşlar,
sizin
The
wars
we
won,
yours
Kalmadı
varınız
yoğunuz
You
have
nothing
left
Yemediğin
arkanda,
yediğin
önünde
What
you
haven't
eaten
is
behind
you,
what
you've
eaten
is
in
front
of
you
Çağdaşlaşma
amacı
yarı
yolda
orospuluk
dölünde
The
purpose
of
modernization
is
halfway
through
the
whore's
womb
Kolunda
altın
bilezikler
ve
kıyafetlerle
dolandırılan
Like
women
deceived
by
gold
bracelets
and
clothes
on
their
arms
Karılar
gibi
erkekler
de
var
kandırılan
There
are
also
men
who
are
deceived
İnsan
kılığına
bürünmüş
sanatkâr
diye
geçinen
piçleri
The
bastards
who
pretend
to
be
artists
in
human
form
Kurşuna
dizip
güneşte
bırakın,
koksun
cesetleri
Line
them
up
and
leave
them
in
the
sun,
let
their
bodies
stink
Nefret,
kin
ve
saygısızlık
dolu
girişimlerimin
nedeni,
yeah
The
reason
for
my
hateful,
spiteful
and
disrespectful
attempts,
yeah
Sizin
düşük
ucuz
ve
basit
kaliteniz
Your
low
cheap
and
simple
quality
Düşük
çeneli
50
cm
çapında
gömlek
delik
dikmeli
Your
low-chinned
50
cm
diameter
shirt
hole
should
be
stitched
Spikerleriniz,
hepinizi
birden
sikmek
mümkün
değil
Your
speakers,
it's
not
possible
to
fuck
you
all
at
once
Ama
siz
sıraya
geçerseniz
biz
bi'
düşünürüz
But
if
you
get
in
line,
we'll
think
about
it
Birimiz
gidip...
One
of
us
went
and...
Omuzlarından
süpürdü
He
swept
off
his
shoulders
Bu
dünyada
yeriniz
yok
sizin
You
have
no
place
in
this
world
Bizim
kazanılan
savaşlar,
sizin
The
wars
we
won,
yours
Kalmadı
varınız
yoğunuz,
bizim
You
have
nothing
left,
ours
Bonobolar
çıldırıp
hepsini
düzün
Bonobos
go
wild
and
screw
you
all
Bu
dünyada
yeriniz
yok
sizin
You
have
no
place
in
this
world
Bizim
kazanılan
savaşlar,
sizin
The
wars
we
won,
yours
Kalmadı
varınız
yoğunuz,
bizim
You
have
nothing
left,
ours
Bonobolar
çıldırıp
hepsini
düzün
Bonobos
go
wild
and
screw
you
all
Rap
için
kıçını
yırtan
Fuat
Fuat,
who
tears
his
ass
for
rap
Ölümcül
etkileri
kâğıda
kusan
bu
surat
This
face,
vomiting
deadly
effects
onto
paper
Süratle
baldırını
ustura
yardımıyla
açan
Quickly
opening
his
calf
with
the
help
of
a
razor
Yaratıcı
geçinen
plak
şirketinde
çalışan
Working
at
a
record
company
that
pretends
to
be
creative
Vesikalı
sermayelere
bir
mesajım
var
lan,
hey
yo
I
have
a
message
for
you
guys
with
documented
capital,
hey
yo
Yazılan
gerçekleri
dört
kanaldan
kaydeden
Recording
the
written
truths
on
four
channels
"Ne
dedin
sen,
neden?",
diyemeden
kör
kurbağaya
çeviren
dilim
My
tongue,
turning
you
into
blind
frogs
before
you
can
say,
"What
did
you
say,
why?"
Kedi
götünü
görmüşlerin
solundan
ışık
hızıyla
geçen
Passing
by
the
left
side
of
those
who
have
seen
a
cat's
ass
at
the
speed
of
light
Kör
fanileri
toplu
mezarlara
gömen
Burying
blind
fools
in
mass
graves
Aile
mezarına
işeyenleri
Yemen'e
süren
Exiling
those
who
piss
on
family
graves
to
Yemen
Alnından
yazıyı
silen,
rap
yaptığı
hâlde
yüzleri
güldürebilen
Erasing
the
writing
from
your
forehead,
able
to
make
faces
laugh
even
while
rapping
Su
içtiğin
o
leğen
içinde
köpek
keseleyen
Scrubbing
dogs
in
that
basin
where
you
drink
water
Kaç
asi
var
aramızda
gerçeği
Diogen
gibi
gündüzleri
mumla
arayan?
How
many
rebels
are
there
among
us,
searching
for
the
truth
with
a
candle
during
the
day
like
Diogenes?
(Kro
sen
para-para)
Parayla
gösterişi
birleştiren
göt
veren
(You,
money-money)
Ass-kissers
who
combine
money
with
showing
off
Lüküs
hayat
için
damarlara
eroin
seren
Injecting
heroin
into
veins
for
a
luxurious
life
Televizyon
stratejileriyle
beyinlerde
yer
edinen
Settling
in
brains
with
television
strategies
Adilerin
farkına
varmak
istemeyen
(yeah)
Those
who
don't
want
to
notice
the
villains
(yeah)
Boş
kafalara
rastgelen
bedenler
Bodies
that
come
across
empty
heads
Kendine
bay
ve
bayanlar
dedirtenler
Those
who
make
themselves
call
themselves
ladies
and
gentlemen
Gaz
odalarına
duş
yapmak
için
mi
girecekler?
Will
they
go
into
the
gas
chambers
to
take
a
shower?
Geberecekler
görmeden
gerçekleri,
elenecekler
They
will
die
without
seeing
the
truth,
they
will
be
eliminated
Sıktığım
kurşunlarla
beneklenecekler
(yeah-eh)
They
will
be
spotted
with
the
bullets
I
shoot
(yeah-eh)
Bu
dünyada
yeriniz
yok
sizin
You
have
no
place
in
this
world
Bizim
kazanılan
savaşlar,
sizin
The
wars
we
won,
yours
Kalmadı
varınız
yoğunuz,
bizim
You
have
nothing
left,
ours
Bonobolar
çıldırıp
hepsini
düzün
Bonobos
go
wild
and
screw
you
all
Bu
dünyada
yeriniz
yok
sizin
You
have
no
place
in
this
world
Bizim
kazanılan
savaşlar,
sizin
The
wars
we
won,
yours
Kalmadı
varınız
yoğunuz,
bizim
You
have
nothing
left,
ours
Bonobolar
çıldırıp
hepsini
düzün
Bonobos
go
wild
and
screw
you
all
Bu
dünyada
yeriniz
yok
sizin
You
have
no
place
in
this
world
Bizim
kazanılan
savaşlar,
sizin
The
wars
we
won,
yours
Kalmadı
varınız
yoğunuz,
bizim
You
have
nothing
left,
ours
Bonobolar
çıldırıp
hepsini
düzün
(yeah)
Bonobos
go
wild
and
screw
you
all
(yeah)
(Yeah)
14
cm'den
aldığım
kudretim
bekaretine
(Yeah)
The
power
I
got
from
14
cm
to
its
virginity
Beyaz
yüzeylere
döktüğüm
bu
nefretle
bozmak
benim
It's
my
duty
to
spoil
with
this
hatred
I
pour
onto
white
surfaces
Vazifem
değil
ama
(yeah)
But
it's
not
my
duty
(yeah)
Ayaklar
üzerine
diktiğin
elle
tutulur,
götle
yıkılır
imparatorluğun
The
empire
you
built
on
your
feet,
tangible
with
your
hands,
but
destroyed
with
your
ass
Karşısında
duran
bir
şeyler
olduğuna
inanmanın
zamanın
geldi
de
geçiyor,
geçiyor
The
time
to
believe
that
there
is
something
standing
against
it
has
come
and
gone,
gone
Bil
ki
bunca
acıyı
boşuna
çekmedi
Deli
Ahmet
oğlu
Know
that
Deli
Ahmet's
son
didn't
suffer
all
this
pain
for
nothing
Atlarını
taşıyan
süvarilerle
yolum
güneşe
doğru
My
path
with
the
horsemen
carrying
their
horses
is
towards
the
sun
Bu
dünyada
yeriniz
yok
sizin
You
have
no
place
in
this
world
Bizim
kazanılan
savaşlar,
sizin
The
wars
we
won,
yours
Kalmadı
varınız
yoğunuz,
bizim
You
have
nothing
left,
ours
Bonobolar
çıldırıp
hepsini
düzün
Bonobos
go
wild
and
screw
you
all
Bu
dünyada
yeriniz
yok
sizin
You
have
no
place
in
this
world
Bizim
kazanılan
savaşlar,
sizin
The
wars
we
won,
yours
Kalmadı
varınız
yoğunuz,
bizim
You
have
nothing
left,
ours
Bonobolar
çıldırıp
hepsini
düzün
Bonobos
go
wild
and
screw
you
all
Bu
dünyada
yeriniz
yok
sizin
(yeah)
You
have
no
place
in
this
world
(yeah)
Bizim
kazanılan
savaşlar,
sizin
(let's
go)
The
wars
we
won,
yours
(let's
go)
Kalmadı
varınız
yoğunuz,
bizim
(hadi)
You
have
nothing
left,
ours
(come
on)
Bonobolar
çıldırıp
hepsini
düzün
(ah-yeah,
Batı
Berlin)
Bonobos
go
wild
and
screw
you
all
(ah-yeah,
West
Berlin)
Yeah
(orospu)
Yeah
(bitch)
Bir
numara
(bir
numara),
ibne
(orospu
çocuğu)
Number
one
(number
one),
faggot
(son
of
a
bitch)
Kapa
çeneni,
kapa
köpek
(köpek)
Shut
your
mouth,
shut
up
dog
(dog)
Alçak
(alçak)
Lowlife
(lowlife)
Batı
Berlin
(Şener
Şen,
yeah)
West
Berlin
(Şener
Şen,
yeah)
Burası
Batı
Berlin
orospunun
çocuğu,
yeah
This
is
West
Berlin,
son
of
a
bitch,
yeah
Évaluez la traduction
Seuls les utilisateurs enregistrés peuvent évaluer les traductions.
Attention! N'hésitez pas à laisser des commentaires.