Jabbar - Beni Sen Anlardın En Çok - traduction des paroles en anglais

Paroles et traduction Jabbar - Beni Sen Anlardın En Çok




Beni Sen Anlardın En Çok
You Understood Me the Most
Attığın taş, ürküttüğün kuş
The stone you threw, the bird you scared
Beklettiğin ben, bu büyük suç
The way you kept me waiting, such a grave mistake
Attığın taş, ürküttüğün kuş
The stone you threw, the bird you scared
Beklettiğin ben, bu büyük suç
The way you kept me waiting, such a grave mistake
(Attığın taş), bir gün görmesem
(The stone you threw), if I didn't see you one day
(Ürküttüğün kuş), ölürüm sanırım
(The bird you scared), I thought I would die
(Beklettiğin ben), bir gün görmedim
(The way you kept me waiting), I haven't seen you for a day
(Bu büyük suç), ama ölmedim
(This grave mistake), but I didn't die
(Attığın taş), sen her neredeysen
(The stone you threw), wherever you are
(Ürküttüğün kuş), kal gelme yanıma
(The bird you scared), please don't come back to me
(Beklettiğin ben), kalan son canıma
(The way you kept me waiting), to what's left of my soul
(Bu büyük suç), ilişme, dokunma
(This grave mistake), don't touch, don't interfere
(Attığın taş), bana sen öğrettin
(The stone you threw), you taught me
(Ürküttüğün kuş), yüksekten uçmayı
(The bird you scared), to fly high
(Beklettiğin ben), düşmekten korkmadım
(The way you kept me waiting), I wasn't afraid to fall
(Bu büyük suç), bir saniye
(This grave mistake), just a second
(Attığın taş), bir gün görmesem
(The stone you threw), if I didn't see you one day
(Ürküttüğün kuş), ölürüm sanırım
(The bird you scared), I thought I would die
(Beklettiğin ben), bir gün görmedim
(The way you kept me waiting), I haven't seen you for a day
(Bu büyük suç), ama ölmedim
(This grave mistake), but I didn't die
(Attığın taş), sen her neredeysen
(The stone you threw), wherever you are
(Ürküttüğün kuş), kal gelme yanıma
(The bird you scared), please don't come back to me
(Beklettiğin ben), kalan son canıma
(The way you kept me waiting), to what's left of my soul
(Bu büyük suç), ilişme, dokunma
(This grave mistake), don't touch, don't interfere
(Attığın taş), bana sen öğrettin
(The stone you threw), you taught me
(Ürküttüğün kuş), yüksekten uçmayı
(The bird you scared), to fly high
(Beklettiğin ben), düşmekten korkmadım
(The way you kept me waiting), I wasn't afraid to fall
(Bu büyük suç), bir saniye
(This grave mistake), just a second
Beni sen anlardın, beni sen anlardın en çok
You understood me, you understood me the most
Beni sen anlardın, beni sen anlardın en çok
You understood me, you understood me the most
Beni sen anlardın (Attığın taş, bir gün görmesem)
You understood me (The stone you threw, if I didn't see you one day)
Beni sen anlardın en çok (Ürküttüğün kuş, ölürüm sanırım)
You understood me the most (The bird you scared, I thought I would die)
Beni sen anlardın (Beklettiğin ben, bir gün görmedim)
You understood me (The way you kept me waiting, I haven't seen you for a day)
Beni sen anlardın en çok (Bu büyük suç, ama ölmedim)
You understood me the most (This grave mistake, but I didn't die)
Beni sen anlardın (Attığın taş, sen her neredeysen)
You understood me (The stone you threw, wherever you are)
Beni sen anlardın en çok (Ürküttüğün kuş, kal gelme yanıma)
You understood me the most (The bird you scared, please don't come back to me)
Beni sen anlardın (Beklettiğin be), kalan son canıma)
You understood me (The way you kept me waiting), to what's left of my soul)
Beni sen anlardın ama en çok (Bu büyük suç, ilişme, dokunma)
You understood me the most (This grave mistake, don't touch, don't interfere)
Beni sen anlardın (Attığın taş, bana sen öğrettin)
You understood me (The stone you threw, you taught me)
Beni sen anlardın en çok (Ürküttüğün kuş, yüksekten uçmayı)
You understood me the most (The bird you scared, to fly high)
Beni sen anlardın (Beklettiğin ben, düşmekten korkmadım)
You understood me (The way you kept me waiting, I wasn't afraid to fall)
Beni sen anlardın en çok (Bu büyük suç, bir saniye)
You understood me the most (This grave mistake, just a second)
Beni sen anlardın (Attığın taş, bir gün görmesem)
You understood me (The stone you threw, if I didn't see you one day)
Beni sen anlardın en çok (Ürküttüğün kuş, ölürüm sanırım)
You understood me the most (The bird you scared, I thought I would die)
Beni sen anlardın (Beklettiğin ben, bir gün görmedim)
You understood me (The way you kept me waiting, I haven't seen you for a day)
Beni sen anlardın en çok (Bu büyük suç, ama ölmedim)
You understood me the most (This grave mistake, but I didn't die)
Kalan son canıma
To what's left of my soul
İlişme, dokunma
Don't touch, don't interfere
Beni sen anlardın, beni sen anlardın en çok
You understood me, you understood me the most
Beni sen anlardın, beni sen anlardın en çok
You understood me, you understood me the most





Writer(s): Mücahit Turan


Attention! N'hésitez pas à laisser des commentaires.