Paroles et traduction Karaçalı - Yakın Kıyamet

Yakın Kıyamet

Karaçalı a.k.a. Muhammet Ali

Restim olsun bitti bakın Monsta oldum destek
Bu mudur öç durum abi harbi köstek
Cesaret al gerçi reşit bekçi kek çek
Adama rastla git de posta koy da bol talan
Yalan olansa Hip-Hop mudur ki sanki Poptu lan
Tercümeyse report metronomda old school
Yine yeni konu buldum esmer aldı beni vurdu tenim kurudu
Kızın ağıtına beyaz bir akçe koydum
Aynı zemheri tadında firuze gibi
Saklı rengi tanı ve aynaları sev dedi
Aynı nefret aynı öfke aynı ben gibi
Adımı çaldı topyekün çiçek de topladım
Bıçakla tadını tat ve yanıma yat
Düş öl ama uyur gibi yap
Ali'nin ırmağında sersefil kaçak
Hem de hangi kıtaya baksam
Aynı akşam aynı beklenen sabah
Hey man ceset ol rüyalara kapıl sen
Büyük ortadoğu gizem artı Rapunzel
Barış için toplan İsraile git gel
Diplomatça yataklarına gir ve giy ihram
Türk değilsin oğlum adın yazık mahlas haram
Elini yüzünü dilini bürüdü dolar cenabet
Meydanlarda çık yalan apaçık kelam et
Zaten insanlığı kandırmakta maharet
Zamanı tüket adın kalsın yakın kıyamet (yakın kıyamet)
Trabzon!
Sonuna kadar barış millet!
Peace!
Yeah!

Approaching Apocalypse

Karaçalı a.k.a. Muhammet Ali

Check this out, bitch, I'm a Monsta now, with crew
Is this what a fight is, dude? You're a fucking snitch
Be brave, go get a cop, kiss his ass
Meet the man, go and threaten him, and loot a lot
Hip-Hop is all about bullshit, it's just Pop
If you're translating, show it on the metronome, old-school
I found a new topic, a brunette got me, and my skin dried up
I put a white penny on the girl's funeral
Like the taste of winter, like turquoise
Know its hidden color and she said love mirrors
Same hate, same anger, like I am
She stole my name, and I picked all the flowers too
Taste it with a knife and sleep by my side
Fall, but die like you're sleeping
A fugitive on Ali's river
Wherever I look, to which continent
Same evening, same awaited morning
Hey man, become a corpse, embrace the dreams
The mystery of the Middle East, plus Rapunzel
Gather for peace, go to Israel, come back
Diplomatically go to their beds, wear a pilgrim's robe
You're not Turkish, my son, your nickname is a shame
He hid his face, language, and voice, he became a sinner
Go to the squares, lie openly
You're skilled at deceiving humanity anyway
Waste time, let your name remain, the approaching apocalypse (approaching apocalypse)
Trabzon!
Peace to the nation!
World peace!
Amen!