Paroles et traduction Karaçalı - Çıldırtan İvedi
Добавлять перевод могут только зарегистрированные пользователи.
Çıldırtan İvedi
Distracting Instant
Etin
üstünden
geçen
zamanla
yarışır
insan
her
daim
Humans
are
constantly
racing
against
time
that
passes
over
their
flesh
Ölümsüzlük
hevesinde
ısırılmış
yelkovan
velakin
But
the
clock
has
been
bitten
by
the
desire
for
immortality
Toprak
genleşiyor
tarihin
kırık
kemiklerinden
The
earth
is
expanding
from
the
broken
bones
of
history
Müdavimi
oldukları
roman
kahvesinde
ayaklanan
tahta
masa
ve
sandalye
Tables
and
chairs
in
a
novel
cafe
they
frequent
are
rioting
Şimdiye
dokunan
gün
işlemeli
asker
ve
kanlı
bir
sedye
The
day
that
touches
the
present
is
an
embroidered
soldier
and
a
bloody
stretcher
Beyin
savaş
anlaşmaları
fezayı
kuşattı,
bir
parça
dam
kaldı
Brain
war
treaties
have
surrounded
the
space,
a
piece
of
blood
is
left
Yıldız
külleri
havaya
uçtu,
gözlerim
yuvarlanıp
kaçtı
The
ashes
of
the
stars
flew
into
the
air,
my
eyes
rolled
and
escaped
Başkasıyla
karıştı
aynada
titreyen
görüntüm,
ayırt
et
beni
My
image
trembling
in
the
mirror
got
mixed
up
with
someone
else's.
Distinguish
me.
Dünya
gemisi
kanıma
boğulan
hayal
denizi
içinde
tek
başıma
yok
olmuşum
The
ship
of
the
world
has
drowned
in
a
sea
of
imaginary
blood
and
I
was
the
only
one
who
disappeared
İskeletlerimle
eski
bir
medeniyeti
inşa
etmişim
sonra
Then
I
built
an
ancient
civilization
with
my
skeletons
Coğrafyasına
soktuğumun
hatırası
girmişti
diğer
kalıntısı
The
memory
that
I
put
into
its
geography
entered
its
other
ruins
Damarlarımda
gezinen
o
son
belanın
sancısı
hala
geçmedi
The
pain
of
that
last
disaster
that
roamed
in
my
veins
has
not
yet
passed
Sen
bağışsın
ben
ademoğlu,
bu
uğultu
er
geç
arşa
dokunacak
You
forgive,
I
am
a
human,
this
humming
will
eventually
touch
the
sky
Çökecek
alem-i
devran
olacak
hüzün
yer
kabuğu
The
world
of
time
will
collapse
and
sadness
will
be
the
earth's
crust
Utanç
eklemeli
utanca
yapbozu
tamamsız
Shame
should
be
added
to
shame,
the
puzzle
is
incomplete
Tanımsız
manzarada
şeytanın
gözleri
kayıp
The
devil's
eyes
are
lost
in
an
undefined
landscape
Söyledi
ki
iki
pul
lanetin
göz
bebeği
He
said
two
flakes
were
the
pupil
of
the
curse
Günahımı
bir
sen
gör
bir
sen
yak
beni
Let
only
you
see
my
sin,
only
you
burn
me
Mezarı
siper
bilene
ölüm
hakka
abad,
ona
nur,
bana
azap
Death
is
justice
and
peace
for
those
who
use
graves
as
shields,
for
them
it
is
light,
for
me
it
is
torment
Şeklim
bitti
çöz
dilimi
beni
boz,
yeniden
yap
My
shape
is
gone,
untie
my
tongue,
break
me,
rebuild
Ve
sonrası
mabedini
parçalayan
fısıltı
kahin
yalancı
And
then
the
whisper
that
tore
his
temple
apart
was
a
lying
prophet
Döküldü
eteklerinden
hayat
sırrı
söyledi
lakin
hepsi
yalandı
The
secret
of
life
was
poured
out
of
his
skirts,
but
they
were
all
lies
Yalan
yalan
olmadan
önce
doğrulan
eğrisindeyseler
If
lies
were
true
before
they
were
lies,
they
are
on
the
curve
of
being
crooked
Azrail
çök,
inşa
eksik
demir
kemik
Azrael,
collapse,
the
building
is
incomplete,
the
bone
is
iron
Sudan
zarı
baktı
eflatun
ihtimal
yok
The
membrane
of
water
looked
at
Plato,
there
is
no
possibility
Felsefe
zihne
dolandı
nefis
sesine
gömdüler
olmadı
bir
mezarı
Philosophy
wrapped
around
the
mind,
they
buried
it
in
the
voice
of
the
soul,
it
did
not
become
a
grave
Yazık
ki
ne
yazık
What
a
pity
Ayna
kime
dilerse
ona
buyurgan
The
mirror
is
dictatorial
to
whomever
it
wants
Haydi
gümüş
kaplamalı
bir
semavere
dönüşüverdi
yer
emirgan
Come
on,
it
turned
into
a
silver-plated
samovar,
the
place
is
commanding
Koptu
çizgi
azaldı
şeklim
şeklimde
ölüme
doğurgan
The
line
is
broken,
my
shape
is
diminishing,
like
a
dead
man
giving
birth
Küller
vadisinde
beni
kuşanıp
çıktı
ortalığa
hayaletim
My
ghost,
clad
in
the
Valley
of
Ashes,
appeared
in
the
middle
Bu
masalın
kundakçısı
zaman
arası
havalanan
mor
perdeler
The
time-traveling
purple
curtains
are
the
arsonists
of
this
story
Açıl
dedim
açıldı
perdeler
I
said
open
up,
the
curtains
opened
Demir
kalıba
dökülmüş
Cast
in
iron
Göründü
için
boşaltılmış
periler
The
fairies
emptied
inside
appeared
Baharat
yolunda
satılığa
çıkarıldı
cüsseler
The
bodies
were
put
up
for
sale
on
the
Spice
Road
Deri
cinayet
serin
ol
devenin
adımlarıyla
eş
sesli
Leather
murder,
be
cool,
the
camel's
steps
are
in
unison
Etin
üstünden
geçen
zamanla
yarışıyor
zavallı
insan
Humans,
poor
things,
are
racing
against
time
that
passes
over
their
flesh
Osuruğumu
sanıyor
hayat
iksiri
He
thinks
his
fart
is
the
elixir
of
life
Rabbin
yoktur
cüzzamlı
ette
sihiri
You
have
no
lord
in
leprous
flesh
Herşey
varken
güzel
yokken
var
şimdi
When
everything
exists,
there
is
beauty,
when
it
doesn't,
there
is
now
Tabuttan
sızan
kanı
okyanusa
karıştıran
Mixing
the
blood
seeping
from
the
coffin
into
the
ocean
Bir
akarsu
yatağında
yazıyorum
bu
sözleri
I
am
writing
these
words
in
the
bed
of
a
stream
Haybeden
sırrı
çıldırtan
ivedi.
The
secret
that
drives
you
crazy
in
an
instant,
for
nothing.
Évaluez la traduction
Seuls les utilisateurs enregistrés peuvent évaluer les traductions.
Attention! N'hésitez pas à laisser des commentaires.