Kezzo - Yaşamak - traduction des paroles en anglais

Paroles et traduction Kezzo - Yaşamak




Yaşamak
To Live
Yeah, yeah
Yeah, yeah
Gittiğimiz yol çok değişik
The path we're on is very different
Ölüm, düğün, kilit, düğüm var
Death, weddings, locks, knots are there
Silah falan çözüm değil
Weapons are not the solution
Para sadece araç, bi' sor bi' "Neyin var?"
Money is just a tool, ask yourself "What do you have?"
Bir iki tatlı cümle, muhabbet
A couple of sweet words, a conversation
İyilik dudaklarına dolgu
Kindness fills your lips
Bir çocuğun umudu olmak
To be a child's hope
15 dakikaya yıktığım korku
The fear I destroy in 15 minutes
Elimde güç var, güç network
I have power, power network
Bağlantım International, geç sen fashion'ı
My connection is International, you're behind on fashion
Almasan ölmezsin son model Adidas'tan Pleasure
You won't die if you don't buy the latest Adidas Pleasure
Böl, parçala, crasher
Divide, break, crasher
İnsanlık paramparça, yok brave heart
Humanity is shattered, no brave heart
Vicdanın geyşa
Your conscience is a geisha
Will Smith legend ama 1.5 Mansion'da
Will Smith is a legend but in a 1.5 Mansion
Gerçekler yakıyor içimi
Realities burn inside me
Isırtıyorlar bak dilimi
They bite my tongue
Sızlıyorsa burnun direği
If your nose is sore
Sal kendini, doldur, içelim
Let yourself go, fill it up, let's drink
Darlandıysan kalk gidelim
If you're cramped, let's get out of here
Tutamaz bizi hiçbi' pranga
No shackles can hold us
Değişir mevzular bir anda
Things change in a moment
Yeter ki insan gibi sevelim
As long as we love like humans
Yaşamak 180 kilometre esen bir kasırga
To live is a hurricane blowing at 180 kilometers
Taşırmak bardakları bak
Carrying the glasses, look
Gördüğümü yazdığım her boktan satırda
In every damn line I write what I see
Savaşmak mı, bu ne ki?
To fight, what's that?
Yaşamak 180 kilometre esen bir kasırga
To live is a hurricane blowing at 180 kilometers
Taşırmak bardakları bak
Carrying the glasses, look
Gördüğümü yazdığım her boktan satırda
In every damn line I write what I see
Savaşmak mı, bu ne ki?
To fight, what's that?
Yaşatmaktı bir şeyi
It was to bring something to life
Belki bi' kar tanesini
Maybe a snowflake
Başlatmaktı bir şeyi
It was to start something
Mevzu harlamak ateşi
The point is to spend the fire
Şaşırtmaktı kaderi
It was to surprise fate
Güldürmek bi' çocuğun yüzünü
To make a child's face smile
Başarmak benim için
To succeed for me
Araç olmak kutsal bir şeye
To be a tool for something sacred
Ne kadar acı
How much pain
İnsanların derdi marka cigara ve kafa yüksekliği
People's problems are brand cigarettes and head height
Emek harcamadan dönmek köşeyi
To turn the corner without effort
Bence bu yavşak gevşekliği
I think this is a weak slackness
Tavşan gibi kalırsın otobanın ortasında
You'll be like a rabbit in the middle of the highway
Hayat açınca farını
When life turns on its headlights
Bir bok gibi yapışırsın yere
You'll stick to the ground like shit
Düşünmeden yaşıyorsan yarını
If you live without thinking about tomorrow
Her şey gül, gülistan olsa
If everything was roses, roses
Terazi az dengede dursa
If the scales were balanced
Farazi değil, naçizane istek bu
Not hypothetical, this is a humble request
Tedavi bedelsiz olsa
If treatment was free
Ne kadar zor, ne kadar bilmem
How hard, how much I don't know
Toprağa bir çocuk bırakmak
To leave a child in the ground
Bunları yazmayı da istemem
I don't want to write this either
Her şey gül, gülistan olsa
If everything was roses, roses
Gerçekler yakıyor içimi
Realities burn inside me
Isırtıyorlar bak dilimi
They bite my tongue
Sızlıyorsa burnun direği
If your nose is sore
Sal kendini, doldur, içelim
Let yourself go, fill it up, let's drink
Darlandıysan kalk gidelim
If you're cramped, let's get out of here
Tutamaz bizi hiçbi' pranga
No shackles can hold us
Değişir mevzular bir anda
Things change in a moment
Yeter ki insan gibi sevelim
As long as we love like humans
Yaşamak 180 kilometre esen bir kasırga
To live is a hurricane blowing at 180 kilometers
Taşırmak bardakları bak
Carrying the glasses, look
Gördüğümü yazdığım her boktan satırda
In every damn line I write what I see
Savaşmak mı, bu ne ki?
To fight, what's that?
Yaşamak 180 kilometre esen bir kasırga
To live is a hurricane blowing at 180 kilometers
Taşırmak bardakları bak
Carrying the glasses, look
Gördüğümü yazdığım her boktan satırda
In every damn line I write what I see
Savaşmak mı, bu ne ki?
To fight, what's that?





Writer(s): Hüsnü Doğan


Attention! N'hésitez pas à laisser des commentaires.