Muharrem Aslan - Ağustos Şiiri - traduction des paroles en anglais

Paroles et traduction Muharrem Aslan - Ağustos Şiiri




Ağustos Şiiri
August Poem
Yüreğim sızlıyor bu roman iyi bitmiyecek
My heart aches, this novel won't end well,
Beterin beteri var diyenlere inanmıyorum
I don't believe those who say there's worse to come.
Hep böylesi havalar besler fırtınaları
Weather like this always breeds storms,
Korkarım bu mavi ışık çabuk sönecek
I fear this blue light will soon fade away.
Duymazdım durgun suların bezgin türkülerini
I used to ignore the weary songs of still waters,
Alışmak ölümün bir başka adıymış bilmezdim
I didn't know that getting used to it was another name for death.
Bir yangınsonu yorgunluğu yakıyor avuçlarımı
A post-fire fatigue burns my palms,
Bu rüzgar kulaklarımdan hiç eksilmiyor
This wind never leaves my ears.
Esirgenmiş bir dünyada müthiş yalnızım
I am terribly alone in a world spared,
Geri dönsem bile ben artık o ben olmıyacağım
Even if I return, I will no longer be the same.
Yüreğim sızlıyor bu roman iyi bitmiyecek
My heart aches, this novel won't end well,
Ben mısralarımı kerpiç gecelerinden çekmişim
I drew my verses from adobe nights,
Beş numara lamba kederi var mısralarımda benim
My verses carry the sorrow of a number five lamp,
Yitirmişim yıldız ışığında dost çizgileri
I have lost the lines of friends in the starlight,
Deli çizgi gözlerimi kör etmiş kör etmiş kör etmiş
Crazy lines have blinded my eyes, blinded, blinded.
Göçmüş kıtalar üstünde kuşlar dönüyor garipsi
Birds circle strangely over migrated continents,
Çığlıkçığlığa kuşlar dönüyor evcil ve tedirgin
Birds scream and circle, tame and anxious.
Gökmavisi bir türkü dolanmış yüreciğime
A sky-blue song is tangled in my heart,
Selsele yolculuklar tütüyor gözlerimde - neyleyim
Waterfall journeys smoke in my eyes - what can I do?
Insan demişim kitap yüzlü insanlar demişim gidemiyorum
I said "people," I said "book-faced people," I can't leave.
Kaderim kaderleri demişim allı'nın kızı
I said "my fate is their fate," Al's daughter.
Sen olmasan ben böyle uysal değildim
Without you, I wouldn't be so docile,
Böyle uysal ve kırılmış değildi şiirlerim
My poems wouldn't be so docile and broken.
Bir yangınsonu yorgunluğu yakıyor avuçlarımı
A post-fire fatigue burns my palms,
Yüreğim sızlıyor bu roman iyi bitmiyecek
My heart aches, this novel won't end well.
Yılandere ölüler yatağı helalim ölüler
Yılandere, bed of the dead, my lawful dead,
Katran mazot bidonları paslı putreller
Tar, diesel cans, rusty rails,
Kargalar üşüşmüş ahmedo'mun ellerine kargalar
Crows swarm on Ahmed's hands, crows,
Ahmedo'mun düşlerine yılan çıyan doluşmuş
Snakes and scorpions have filled Ahmed's dreams.
Garipler mezarlığı doymamışlar dünyası
Graveyard of the strangers, world of the unsatisfied,
Yıkılası karakuşak kurudere sırtları
Damned black belt, Kurudere ridges,
Ahmed'om bir yaz bulutu bir varmış bir yokmuş
My Ahmed, a summer cloud, once upon a time,
Fenerler titreşiyor bıçaklanmış türkülerin gözbebeklerinde
Lanterns flicker in the pupils of stabbed songs,
Vinçler beni balçık gibi akşamlara bindiriyorlar
Cranes lift me onto muddy evenings.
Sen olmasan şu sabahlar olmasa
If it weren't for you, if it weren't for these mornings,
Şu benim büyük büyük susamışlığım
This great thirst of mine,
Bu mızmız takvimi bir solukta susturacağım
I would silence this whining calendar in one breath.
Yılandere ölüler yatağı helalim ölüler
Yılandere, bed of the dead, my lawful dead,
Rüzgar gibi bir ağustos geçti ellerimizden
An August like the wind passed through our hands,
Meyvalar bizi balrengi günahlara çağırıyorlar
Fruits beckon us to honey-colored sins,
Biryanda yaşanmamış günlerin hırsı
The ambition of days unlived in biryani,
Biryanda boşa geçen gecelerin acısı
The pain of nights wasted in biryani.
Malum o dramın en güzel perdesindeydik
We were at the most beautiful act of that known drama,
Ağustos şarap olmuş, kanımıza akmıştı
August had become wine, flowing into our blood,
Göçmüş kıtalar üstünde kuşlar gibiydik
We were like birds over migrated continents,
Duracak vaktimiz yoktu bitmiştik
We had no time to stop, we were finished.
Her gören didik didik bizi denetliyordu
Everyone who saw us scrutinized us,
Biz kendi derdimize düşmüştük
We were lost in our own troubles.
Orda da akşamlar olacak allı'nın kızı
There will be evenings there too, Al's daughter,
Kanlı mendil gibi ağustos akşamları
August evenings like bloody handkerchiefs,
Şu benim çektiklerimi görmiyeceksin
You won't see what I've been through,
Belki yanında başkaları olacak
Maybe you'll have others by your side,
Belki düşlerine bile girmiyeceğim
Maybe I won't even enter your dreams.
Gün oldu acıların şiirini yaşadım
There were days I lived the poem of pain,
Gün oldu zehir gibi yokluğunu yaşadım
There were days I lived your absence like poison,
Bana sen ne diye duyurdun yalnızlığımı
Why did you make me aware of my loneliness,
Ne diye gurbet gibi mısralarıma sindin
Why did you seep into my verses like exile?
Dokunsan parmaklarıma tutuşacağım
If you touch my fingers, I will ignite,
Yine ağustos gelse elele versek
If only August came again and we held hands,
Sen anandan kaçsan ben yalnızlığımdan
You'd escape your mother, I'd escape my loneliness,
Yeni yoldan sazanlı çaydan geçsek
We'd cross the new road, the Sazanlı stream,
Güneşin bahçeleri emzirdiği saatte
At the hour when the sun nurses its gardens,
Susamışlar aşkına, kandım diyesi
So that the thirsty for love could say "I'm smitten,"
Uzun uzun öpüşsek
We'd kiss for a long, long time.
Yine ağustos gelse kovulsak cennetimize
If only August came again and we were banished to our heaven,
Şantiye hiç durmadan ötse bağırsa
The construction site would sing and shout incessantly,
Lazoğlu büyükharflerle sövse işçilerine
Lazoğlu would curse his workers in capital letters,
Damlarda kaysı yarsalar rumeli göçmenleri
Rumelian immigrants would slice apricots on rooftops,
Dillerini sevdiğim kıvırcık dillerini,
Their tongues I love, their curly tongues,
Issız bahçelerden geçsek unutulmuş sokaklardan
We'd pass through deserted gardens, forgotten streets,
Çocuklar mavi mavi gülüşüp kaçışsalar
Children would laugh and run away, blue as the sky,
Bir masal dinler gibi sessizliği dinlesek
We'd listen to the silence as if listening to a fairy tale,
Kendimizi dinlesek köklerin çığlığını
We'd listen to ourselves, to the cries of our roots,
Seni kollarıma alsam, yine yumsan gözlerini
If I took you in my arms, you'd close your eyes again,
Yine kapışılsa yavrum, batan şehrin hazineleri
The treasures of the sinking city would be seized again, my love,
Biz yine kendi derdimize düşsek
We'd be lost in our own troubles again.
Yere batan şehrin tek yalnızıyım
I am the only one left in the city sinking into the ground,
Yüzyılın ağrısını anlıyarak çekiyorum
I bear the pain of the century with understanding,
Ekmeğime barut sinmiş bulanık özgürlükler
Gunpowder has permeated my bread, blurry freedoms,
Tepmişim rahatımı boynubükük mutluluğumu
I've rejected my comfort, my hunched happiness,
Yaşıyorsam erkekçe yaşıyorum
If I'm living, I'm living like a man.
Istemem sarmasın yumuşak duygular susuzluğumu
I don't want soft feelings to quench my thirst,
Geceler bıçak bıçak böğrümde yatsın uyusun
Let the nights lie and sleep on my side like knives,
Kaderim kaderleri demişim allı'nın kızı
I said "my fate is their fate," Al's daughter.
Ellerimi kemirmekten memnunum
I am content to gnaw on my hands,
Düşünki coğrafyanın en güzel yerindeyiz
Imagine, we are in the most beautiful place in the geography,
En güzel günlerinde gençliğimizin
In the most beautiful days of our youth,
Ölümden ötesini aklım almıyor
My mind cannot grasp what lies beyond death,
Beterin beteri var diyenlere inanmıyorum
I don't believe those who say there's worse to come.
Istesek cenneti kurtarabiliriz
If we wanted, we could save heaven,
Ben bir ışık için tepmişim rahatımı
I've rejected my comfort for a light,
Ellerimi kemirmekten memnunum
I am content to gnaw on my hands,
Bu güleç yüzlülerin bu acı türkülerini
I love these cheerful faces, these bitter songs,
Bu yoksul yerleri anlıyarak seviyorum
I love these poor places with understanding,
Delice anlıyarak allı'nın kızı
With crazy understanding, Al's daughter.
Söz: Hasan Hüseyin KORKMAZGİL
Lyrics: Hasan Hüseyin KORKMAZGİL






Attention! N'hésitez pas à laisser des commentaires.