Paroles et traduction Muharrem Aslan - Duymadın mı ?
Добавлять перевод могут только зарегистрированные пользователи.
Duymadın mı ?
Didn't You Hear?
Ne
diye
baharı
bileyim
ey
yar
Why
should
I
know
spring,
my
love?
Ne
diye
sabaha
güleyim
ey
yar
Why
should
I
smile
at
the
dawn,
my
love?
Ne
diye
bu
sabah
öleyim
ey
yar
Why
should
I
die
this
morning,
my
love?
Dün
gece
ölmüştüm
duymadın
mı?
I
already
died
last
night,
didn't
you
hear?
Gidişin
gecenin
yıldızsız
siyahı
Your
leaving
is
the
starless
black
of
night
Gidişin
güneşin
en
öksüz
sabahı
Your
leaving
is
the
most
orphaned
morning
of
the
sun
Gidişin
tetiğin
yorulmuş
silahı
Your
leaving
is
the
trigger
of
a
tired
gun
Dün
gece
ölmüştüm
duymadın
mı?
I
already
died
last
night,
didn't
you
hear?
Gidişin
bahara
kar
yağdıran
kış
Your
leaving
is
the
winter
that
snows
on
spring
Gidişin
canıma
kasteden
o
bakış
Your
leaving
is
that
gaze
that
threatens
my
life
Gidişin
kapıma
bir
can
bırakış
Your
leaving
is
leaving
a
soul
at
my
door
Dün
gece
ölmüştüm
duymadın
mı?
I
already
died
last
night,
didn't
you
hear?
Gidişin
tohuma
gül
devşiren
ah
Your
leaving
is
the
sigh
that
harvests
roses
from
seeds
Gidişin
düşüme
düşen
son
eyvah
Your
leaving
is
the
last
"alas"
that
falls
into
my
dreams
Gidişin
yoluma
ağlayan
siyah
Your
leaving
is
the
black
that
weeps
on
my
path
Dün
gece
ölmüştüm
duymadın
mı?
I
already
died
last
night,
didn't
you
hear?
Gidişin
yakamozu
terk
eylemiş
bir
nehir
Your
leaving
is
a
river
abandoning
its
banks
Gidişin
yangınlara
teslim
olmuş
bir
şehir
Your
leaving
is
a
city
surrendered
to
flames
Bir
gidiş
ki
bulutlar
yağmur
olup
yaş
döktü
A
leaving
where
clouds
shed
tears
as
rain
Damlalar
huzurunda
suçlu
gibi
diz
çöktü.
And
drops
knelt
down
like
a
culprit
in
their
presence.
Bir
gidiş
ki
ardından
koca
bir
dağ
dul
kaldı
A
leaving
where
a
great
mountain
remained
widowed
Gönül
tahtım
yıkıldı
viranem
yoksul
kaldı
My
throne
of
heart
collapsed,
my
ruins
remained
destitute
Bir
gidiş
ki
kalemim
ağlarken
satır
satır
A
leaving
where
my
pen
cried
line
by
line
Bütün
yüklemler
hala
hasreti
hatırlatır
All
predicates
still
remind
me
of
longing
Ama
bu
kez
sözlerim
veda
havası
değil
But
this
time
my
words
are
not
a
farewell
tune
İntikamla
beslenen
bir
kan
davası
değil
It's
not
a
blood
feud
fueled
by
revenge
Yalnızca
bende
kalmış
bir
aşkın
sitemidir
It's
just
the
resentment
of
a
love
left
within
me
Kırılmış
bir
yüreğin
yorulmuş
matemidir.
The
exhausted
mourning
of
a
broken
heart.
Kırılır
dalına
bülbül
konan
gül
The
rose
where
a
nightingale
lands
on
its
branch
breaks
Kırılır
oduna
yağmur
düşen
kül
The
ash
where
rain
falls
on
its
wood
breaks
Kırılır
içine
yar
düşen
gönül
The
heart
where
love
falls
into
breaks
Dün
gece
ölmüştüm
duymadınmı.
I
already
died
last
night,
didn't
you
hear?
Yorulur
adına
tutulan
fallar
The
fortunes
cast
in
your
name
get
tired
Yorulur
karalar
yorulur
allar
The
mourning
blacks
and
the
joyful
reds
get
tired
Yorulur
umudum
biter
masallar
My
hope
gets
tired,
fairy
tales
end
Dün
gece
ölmüştüm
duymadın
mı?
I
already
died
last
night,
didn't
you
hear?
Sarılır
eline
yırtık
resimler
Torn
pictures
cling
to
your
hand
Sarılır
diline
eski
isimler
Old
names
cling
to
your
tongue
Sarılır
koluna
bir
bilsen
kimler
If
you
only
knew
who
clings
to
your
arm
Dün
gece
ölmüştüm
duymadın
mı?
I
already
died
last
night,
didn't
you
hear?
Gidişin
tohuma
gül
devşiren
ah
Your
leaving
is
the
sigh
that
harvests
roses
from
seeds
Gidişin
düşüme
düşen
son
eyvah
Your
leaving
is
the
last
"alas"
that
falls
into
my
dreams
Gidişin
yoluma
ağlayan
siyah
Your
leaving
is
the
black
that
weeps
on
my
path
Dün
gece
ölmüştüm
duymadın
mı?
I
already
died
last
night,
didn't
you
hear?
Bu
yüzden
için
için
yanıyorken
sol
yanım
That's
why
my
left
side
burns
within
İlk
defa
sana
değil
kendimedir
isyanım
For
the
first
time,
my
rebellion
is
not
towards
you
but
myself
İlk
kez
suçuma
bir
fail
aramadan
For
the
first
time,
without
seeking
a
perpetrator
for
my
crime
Gözlerini
aklımdan
bir
an
çıkaramadan
Without
being
able
to
remove
your
eyes
from
my
mind
for
a
moment
Senden
çok
uzaklarda
mutsuz
bir
düşe
dalıp
Drifting
into
an
unhappy
dream
far
away
from
you
Bir
kum
saati
gibi
yavaş
yavaş
azalıp
Slowly
diminishing
like
an
hourglass
Bir
gün
elbet
doğacak
güneşi
gözlüyorum
I'm
watching
for
the
sun
that
will
rise
one
day
Kül
oldukça
sitemim
isminle
közlüyorum
As
I
turn
to
ashes,
I
smolder
my
resentment
with
your
name
Nerede
bıraktıysan
ben
oradayım
hala
Wherever
you
left
me,
I'm
still
there
Vuslat
denen
kapıda
son
sıradayım
hala
I'm
still
at
the
end
of
the
line
at
the
door
called
reunion
Vur
beni,
nasıl
olsa
ruhsuz
bir
beden
kaldı
Strike
me,
only
a
soulless
body
remains
anyway
Ne
senden
bir
hatıra
ne
bende
bir
ben
kaldı
Neither
a
memory
of
you
nor
a
me
left
in
me
Vur
beni,
öldüm
zaten
düşlerde
terk
ederken
Strike
me,
I'm
already
dead
as
you
abandoned
me
in
dreams
Maziyi
düne
gömüp
'her
şey
yalandı'
derken.
As
you
buried
the
past
in
yesterday
and
said
"everything
was
a
lie".
Vur
beni
ve
ardından
öyle
bir
çekip
gitki
Strike
me
and
then
leave
in
such
a
way
Hüsran
tohumlarını
ruhuma
ekip
git
ki,
Planting
the
seeds
of
despair
in
my
soul,
Bu
gidiş
yaşadığım
en
mutsuz
masal
olsun
So
that
this
departure
becomes
the
saddest
fairy
tale
I've
ever
lived
Umudum
okyanusta
kaybolmuş
bir
sal
olsun
Let
my
hope
be
a
raft
lost
in
the
ocean
Gidişin
gıyabımda
verilmiş
son
hükümdür
Your
leaving
is
the
final
judgment
given
in
my
absence
Cezasıysa
bir
ömür
yarım
kalmış
öykümdür.
The
punishment
is
my
story
left
unfinished
for
a
lifetime.
Söz:
Yavuz
DOĞAN
Lyrics:
Yavuz
DOĞAN
Évaluez la traduction
Seuls les utilisateurs enregistrés peuvent évaluer les traductions.
Writer(s): Muharrem Aslan
Attention! N'hésitez pas à laisser des commentaires.