Murat İnce - Bu Saçlar - traduction des paroles en anglais

Paroles et traduction Murat İnce - Bu Saçlar




Bu Saçlar
This Hair
Adı Kaderdi, kadersizliği adında gizliydi,
Her name was Kader (Destiny), yet her destiny held no fortune,
Tanıştığımızda henüz onaltısındaydı,
She was just sixteen when we first met,
Sapsarı saçları, masmavi gözleri vardı
With golden hair and eyes of the deepest blue,
Yanakları al al, dudakları kirazdı,
Her cheeks were rosy, her lips like cherries,
Gül dalında açmamış goncaydı
She was a bud yet to bloom on a rose stem,
Kirli bir el değmişti beyaz ufuklarına,
A filthy hand had touched her pure horizons,
El ki, kırılası, yok olası, kahrolası,
A hand, may it break, may it perish, may it be damned,
Hain bir niyetin çirkin soytarısı
A vile jester with a treacherous intent,
Simitlerimi satıyordum Kilyos sahilinde
I was selling my simits on Kilyos beach,
Kaderimin susam taneli simitlerini...
The sesame-speckled simits of my fate...
Sabahtı, güvercinler, serçeler yaylımdaydı,
It was morning, pigeons and sparrows were in full swing,
"Bir gevrek" demişti mavi gözlü kadın,
"One bagel," the blue-eyed woman had said,
"Bir gevrek, simitçi" demişti...
"One bagel, simit seller," she had said...
Yorgun bakıyordu, sarı dalgın saçları
She looked tired, her blonde hair absentminded,
Sonsuz ufuklara yeni sahiller çiziyordu...
Drawing new shores on endless horizons...
Yanına oturmamı istedi, okul çıkışıymış,
She wanted me to sit next to her, she was just out of school,
Kader dalgın ama yarınlara umutlu
Destiny was pensive, but hopeful for tomorrow,
Sarı mavi kaldırımlarda evine yürüyormuş.
Walking home on yellow and blue pavements.
Çakal surat kaldırımdan kapmış Kaderi,
A jackal-faced man snatched Kader from the pavement,
Çok ağlamış, yalvarmış, aman dilemiş,
She cried, begged, pleaded for mercy,
Sonra susmuş, Kader kadersizliğine polis abi.
Then fell silent, Kader, to her misfortune, officer.
Kaderi tanıdığımda bir dilberdi,
When I met Kader, she was a beauty,
Gözleri masmavi, hayalleri kapkara
With eyes of azure, and dreams as black as night,
Ama kalbi halen tertemizdi
But her heart was still pure,
Tesadüfen kaderine mazhar olmuş,
By chance, I had become privy to her fate,
Kirletildiği yılları duymuş, kahrolmuştum...
I was devastated to hear of the years she had been defiled...
Yeter isimli kadının on yıldır sermayesiymiş
She had been the capital of a woman named Yeter for ten years,
İçeriye de bir hayli borcu varmış.
And she owed her a considerable debt.
"Adım Kader lakin kaderin neresindeyim?
"My name is Kader, but where am I in destiny's plan?
Bilmiyorum simitçi, okul çıkışından beri,
I don't know, simit seller, since I left school,
Canımın acımadığı bir anı hatırlamıyorum,
I don't remember a moment when my soul didn't ache,
On paraya satıldı kaderim bozuk para niyetine
My destiny was sold for ten cents, like a worthless coin,
Onaltımda hayatım karartıldı, gücüm yetmedi
My life was darkened at sixteen, I was powerless,
Durduramadım kurtulamadım simitçi..."
I couldn't stop it, I couldn't escape, simit seller..."
Pembe kaldırımlarda takunya kafalı,
On the pink pavements, a wooden-headed,
Hamam bakışlı, salyangoz duruşlu
Bathhouse-eyed, snail-postured,
Ve çakal suratlı bir keş, sizi tahrik etti mi?
And jackal-faced man, did he provoke you?
Siz hiç kendinize aykırı oldunuz mu?
Have you ever gone against your own nature?
Ve siz durup dururken, sarı sıcak,
And did you, for no reason, enter the blood of a yellow, warm,
Mavi bir masumun kanına girdiniz mi polis abi?
And blue innocent, officer?
Bir ara ikimizde sustuk, birden Kader;
For a moment, we both fell silent, then suddenly Kader;
"Bezen at kendini diyorum şu serin sulara.
"Sometimes I say, throw yourself into these cool waters.
Kilyos beni tutar mış" diye boğuk bir sesle,
Would Kilyos hold me," she sighed with a muffled voice,
Koyu maviye bakarak geçirdi
Gazing into the deep blue,
Ve o sakinliği yok edercesine bir ses;
And a voice shattered that stillness;
"Yürü lan k... e!" Sonra büyük bir tokat...
"Get the f*** out of here!" Then a heavy slap...
Kader ağlıyor, benim burnum kanıyordu,
Kader was crying, my nose was bleeding,
Simitlerim Kaderin gözyaşlarıyla buluğuyordu...
My simits were getting wet with Kader's tears...
Kanayan burnuma değil de polis abi
It wasn't my bleeding nose, officer,
Kaderin yediği silleye ağlıyordum ben...
But the slap Kader received that made me cry...
Yapma! Dedim it surata, Vurma! Dur! dedim, durmadı...
Don't! I said to the dog-faced man, Don't hit her! Stop! I said, but he didn't stop...
"Kaybol lan! Gebertirim!" Dedi
"Get lost! I'll kill you!" He said,
Ve elini beline götürüp silahını çekti...
And reached for his belt and drew his gun...
Kader onaltısında vurulmuştu,
Kader was shot at sixteen,
Bugün yirmialtıydı
Today she was twenty-six,
Ve ben onaltısında bir çocuktum,
And I was a boy at sixteen,
Onaltısında genç kızlık hayallerini,
Listening to a destiny that had lost its dreams of youth,
Yarınlarını kaybetmiş bir kaderi dinliyordum,
Its tomorrows, at sixteen,
Ben Kaderi onaltısında tanımıştım ama
I had met Kader when she was sixteen, but
"O" onaltı değildi, yirmialtıda polis abi...
"She" was not sixteen, she was twenty-six, officer...
O gün tası tarağı bocalamıştım
That day I lost my head,
Suratı it iskelesi, bakışları
To the man with the dog-like face, with the gaze of a
Hayvan ötesi caniye...
Beast beyond human...
Hırsımdan rüzgar parçalanıyor,
The wind was tearing apart with my anger,
Sular yırtılıyordu, dinmiyordu öfkem
The waters were churning, my fury wouldn't subside,
Ne kadar vurursam vurayım çirkin suratına.
No matter how much I hit his ugly face.
Uzatmayım polis abi,
To cut it short, officer,
Dayanamadım bu cendereye,
I couldn't bear this torment,
Cebimdeki falçatayı çıkartıp,
I pulled out the switchblade from my pocket,
Şah damarını kesince
And when I slit his carotid artery,
Danalar gibi böğürmeye başladı it surat...
The dog-faced man started to bellow like a bull...
Hiç pişmanlık duymadım,
I felt no remorse,
Hayata aykırı hissetmedim,
I didn't feel like I had gone against life,
Çünkü gözleri gülüyordu Kaderin,
Because Kader's eyes were smiling,
Çünkü it soyunun çırpınması, tiril tiril titremesi,
Because the twitching and trembling of that vile creature,
Oluk oluk kanının akması, bir ömrün en kahpe,
The gushing of his blood, was cleansing the defilement of a lifetime, the most wicked,
En aşağılık duygularla kirletilmesini temizliyordu,
The most despicable feelings,
Dahası Kader gözlerini yumarken polis abi başı dikti...
Moreover, when Kader closed her eyes, officer, her head was held high...
Yüzünde belirgin bir tebessüm vardı...
There was a clear smile on her face...
Neticede Kader'in gözlerinden bir defa göç etmiştim
After all, I had once migrated from Kader's eyes,
Ve Kader'in gözyaşları Kilyos'un poyrazına
And Kader's tears had once met Kilyos' north wind
Ve derin mavilerine karşımıştı bir kere
And its deep blue waters,
Benim kaderimde müebbet yazılsa ne yazar polis abi?
What does it matter if my fate is written as life imprisonment, officer?
Yaz polis abi bir hayata son verdim suçluyum,
Write it down, officer, I ended a life, I am guilty,
Mutluyum en azından bir Kader yaşıyor,
I am happy that at least one Kader lives on,
Haa polis abi, simit tablam size emanet,
Oh, officer, my simit tray is entrusted to you,
Çıkarsam bir gün
If I ever get out,
Kaderimin simitlerini yine satacağım,
I will sell the simits of my destiny again,
Issız ve tenha parklarda kaderimi arıyacağım...
I will search for my destiny in deserted and secluded parks...
Bir Kader Mahkumunun Hayat Penceresinden...
From the Life Window of a Kader Prisoner...






Attention! N'hésitez pas à laisser des commentaires.