Orkundk - Neyim Varki - traduction des paroles en anglais

Paroles et traduction Orkundk - Neyim Varki




Neyim Varki
What Do I Have Left But Rap
Bi bahçemiz var bi taraf çiçek bi
I have a garden, one side flowers, one
Taraf çöl, bi taraf kuşak bi taraf kör
Side desert, one side belt, one side blind
Sınırda kaldık yılışma g*t, sınıftan uzak elinin kör kör
We stayed at the border, we patched our ass, our hands getting blind away from the class
Suça karışır, bu gün doğumundan bunun yarışı
We got involved in crime from the day we were born
Ahmak olmayan dostça kazanır ve, zafer kanla yazılır (kanla)
They win without being dumb and victory is written with blood (with blood)
Ol deva diye dua eder günde bin defa (günde bin defa)
They pray for a cure, a thousand times a day (a thousand times a day)
Fayda yok fena (fena), fayda yok bu çok bu çok fena (fena fena)
No good, it's very bad (very bad), no good, this is very, very bad (bad, bad)
Bu bir bela bela, sagopa ve ceza ceza
This is a trouble, a trouble, sagopa and ceza, ceza
Rep için bir pran- ga, rep için bir
A prank for rap, a
Ilham perilerim yorgun ellerim ve miskin armağan düşüncemin
My inspiration fairies are my tired hands and my gift is my miserable thought
Yanında bir emanetim, bu bedene zor (bu bedene zor zor)
I have a deposit besides me, this is hard for this body (for this body)
Yıllarım bi yetki verdi yetki, etki tepki oldu etki tepki
My years gave me some competence, cause and effect, cause and effect
Kendimin hudutlarında çiçektim, mordum, onca tarla dolum
I bloomed in the borders of myself, I was purple, I filled so many fields
Bir şafaktım askerin duvarda yırttığı bir takvim
I was a dawn, a calendar torn by a soldier on the wall
Yaprağında geri kalan umut rakamlar oldum
The hope left on its leaves became numbers, I became
Istediğim yerde
Where I wanted to be
Bir iki dakka verin bu adama (ver)
Give this man a minute or two (give)
Bir iki dakka verin bu adama (ver)
Give this man a minute or two (give)
Konuşamaz da dilim tutuldu (tut tut)
My tongue gets tight, I can't talk (hold, hold)
Yeni bir halde gelir bu nakarat
This chorus comes in a new state
Fincan kahvem hatrına saydım
I counted for a sip of my coffee cup
Bir yudumluk aşkım deli sarhoş
My love of a sip is crazy drunk
Komplo orduların gardiyanları
Conspiracy, the guards of the armies
Neyim var ki Rap'ten gayri?
What do I have left but Rap?
Akarsular bahçelerde (akıyo)
Streams in the gardens (are flowing)
Kurtulur zebanilerden (zebani)
It gets rid of the gaolers (the gaoler)
Akmayan suyuyla çölde
In the desert, with its still water
çeşmeler her yerde (her yerde)
Fountains everywhere (everywhere)
Olmaya çalış bir kul (kul)
Try to be a slave (slave)
Istedik sulh (sulh)
We wanted peace (peace)
Altında çul
Sackcloth under it
Param ve pul (yok)
My money and bills (don't exist)
Olmasın param ve olmasın param ve pul (pul)
I don't have money and I don't have money and bills (bills)
Gene de bi gül
Still, a rose
Bi kere bi gül
A rose once
Senede bi de olsa gül
A rose once a year
Sen gül yeşerir çöl
The desert turns green when you smile
Savaş biter mirasımız söz (söz)
The war ends, our legacy is a word (word)
Ey rap'in sebepsiz anlamı gezinir damarlarımda
Oh, the meaningless meaning of rap flows in my veins
Kan birikmiş şakaklarımda ben bi cümlelik değilim bir nokta (bi nokta)
Blood is gathered in my temples, I am not just a sentence, a dot (a dot)
şiirlerimle gömülür adım, satırlarım tokat izleri (tokat)
My name is buried with my poems, my lines are slap marks (slap)
Ellerimde kara kalem, kara gözüm seyirde ben yolunu gözlerim (göz göz)
I have a black pencil in my hands, my black eyes are watching, I watch your way (eye, eye)
Ya ya mağlubum mağlup, gençliğime mahçup
Oh yes, I am defeated, defeated, I am ashamed of my youth
Oyuncak bir tabanca elime hakim oldu, çok alıştım gerçek olunca
A toy gun dominated my hand, I got used to it when it became real
önümde bin yasak yasak, bir bal olsam damlasam
There are a thousand prohibitions in front of me, if only I could drop like honey
Yer yüzünde bir kalbim ve nefretim bin cezam cezam
I have a heart on earth, and I have a thousand punishments, punishments
Fincan kahvem hatrına saydım
I counted for a sip of my coffee cup
Bir yudumluk aşkım deli sarhoş
My love of a sip is crazy drunk
Komplo orduların gardiyanları
Conspiracy, the guards of the armies
Neyim var ki Rap'ten gayri?
What do I have left but Rap?






Attention! N'hésitez pas à laisser des commentaires.