Paroles et traduction Orkundk - Neyim Varki
Добавлять перевод могут только зарегистрированные пользователи.
Neyim Varki
What Do I Have Left But Rap
Bi
bahçemiz
var
bi
taraf
çiçek
bi
I
have
a
garden,
one
side
flowers,
one
Taraf
çöl,
bi
taraf
kuşak
bi
taraf
kör
Side
desert,
one
side
belt,
one
side
blind
Sınırda
kaldık
yılışma
g*t,
sınıftan
uzak
elinin
kör
kör
We
stayed
at
the
border,
we
patched
our
ass,
our
hands
getting
blind
away
from
the
class
Suça
karışır,
bu
gün
doğumundan
bunun
yarışı
We
got
involved
in
crime
from
the
day
we
were
born
Ahmak
olmayan
dostça
kazanır
ve,
zafer
kanla
yazılır
(kanla)
They
win
without
being
dumb
and
victory
is
written
with
blood
(with
blood)
Ol
deva
diye
dua
eder
günde
bin
defa
(günde
bin
defa)
They
pray
for
a
cure,
a
thousand
times
a
day
(a
thousand
times
a
day)
Fayda
yok
fena
(fena),
fayda
yok
bu
çok
bu
çok
fena
(fena
fena)
No
good,
it's
very
bad
(very
bad),
no
good,
this
is
very,
very
bad
(bad,
bad)
Bu
bir
bela
bela,
sagopa
ve
ceza
ceza
This
is
a
trouble,
a
trouble,
sagopa
and
ceza,
ceza
Rep
için
bir
pran-
ga,
rep
için
bir
A
prank
for
rap,
a
Ilham
perilerim
yorgun
ellerim
ve
miskin
armağan
düşüncemin
My
inspiration
fairies
are
my
tired
hands
and
my
gift
is
my
miserable
thought
Yanında
bir
emanetim,
bu
bedene
zor
(bu
bedene
zor
zor)
I
have
a
deposit
besides
me,
this
is
hard
for
this
body
(for
this
body)
Yıllarım
bi
yetki
verdi
yetki,
etki
tepki
oldu
etki
tepki
My
years
gave
me
some
competence,
cause
and
effect,
cause
and
effect
Kendimin
hudutlarında
çiçektim,
mordum,
onca
tarla
dolum
I
bloomed
in
the
borders
of
myself,
I
was
purple,
I
filled
so
many
fields
Bir
şafaktım
askerin
duvarda
yırttığı
bir
takvim
I
was
a
dawn,
a
calendar
torn
by
a
soldier
on
the
wall
Yaprağında
geri
kalan
umut
rakamlar
oldum
The
hope
left
on
its
leaves
became
numbers,
I
became
Istediğim
yerde
Where
I
wanted
to
be
Bir
iki
dakka
verin
bu
adama
(ver)
Give
this
man
a
minute
or
two
(give)
Bir
iki
dakka
verin
bu
adama
(ver)
Give
this
man
a
minute
or
two
(give)
Konuşamaz
da
dilim
tutuldu
(tut
tut)
My
tongue
gets
tight,
I
can't
talk
(hold,
hold)
Yeni
bir
halde
gelir
bu
nakarat
This
chorus
comes
in
a
new
state
Fincan
kahvem
hatrına
saydım
I
counted
for
a
sip
of
my
coffee
cup
Bir
yudumluk
aşkım
deli
sarhoş
My
love
of
a
sip
is
crazy
drunk
Komplo
orduların
gardiyanları
Conspiracy,
the
guards
of
the
armies
Neyim
var
ki
Rap'ten
gayri?
What
do
I
have
left
but
Rap?
Akarsular
bahçelerde
(akıyo)
Streams
in
the
gardens
(are
flowing)
Kurtulur
zebanilerden
(zebani)
It
gets
rid
of
the
gaolers
(the
gaoler)
Akmayan
suyuyla
çölde
In
the
desert,
with
its
still
water
çeşmeler
her
yerde
(her
yerde)
Fountains
everywhere
(everywhere)
Olmaya
çalış
bir
kul
(kul)
Try
to
be
a
slave
(slave)
Istedik
sulh
(sulh)
We
wanted
peace
(peace)
Altında
çul
Sackcloth
under
it
Param
ve
pul
(yok)
My
money
and
bills
(don't
exist)
Olmasın
param
ve
olmasın
param
ve
pul
(pul)
I
don't
have
money
and
I
don't
have
money
and
bills
(bills)
Gene
de
bi
gül
Still,
a
rose
Bi
kere
bi
gül
A
rose
once
Senede
bi
de
olsa
gül
A
rose
once
a
year
Sen
gül
yeşerir
çöl
The
desert
turns
green
when
you
smile
Savaş
biter
mirasımız
söz
(söz)
The
war
ends,
our
legacy
is
a
word
(word)
Ey
rap'in
sebepsiz
anlamı
gezinir
damarlarımda
Oh,
the
meaningless
meaning
of
rap
flows
in
my
veins
Kan
birikmiş
şakaklarımda
ben
bi
cümlelik
değilim
bir
nokta
(bi
nokta)
Blood
is
gathered
in
my
temples,
I
am
not
just
a
sentence,
a
dot
(a
dot)
şiirlerimle
gömülür
adım,
satırlarım
tokat
izleri
(tokat)
My
name
is
buried
with
my
poems,
my
lines
are
slap
marks
(slap)
Ellerimde
kara
kalem,
kara
gözüm
seyirde
ben
yolunu
gözlerim
(göz
göz)
I
have
a
black
pencil
in
my
hands,
my
black
eyes
are
watching,
I
watch
your
way
(eye,
eye)
Ya
ya
mağlubum
mağlup,
gençliğime
mahçup
Oh
yes,
I
am
defeated,
defeated,
I
am
ashamed
of
my
youth
Oyuncak
bir
tabanca
elime
hakim
oldu,
çok
alıştım
gerçek
olunca
A
toy
gun
dominated
my
hand,
I
got
used
to
it
when
it
became
real
önümde
bin
yasak
yasak,
bir
bal
olsam
damlasam
There
are
a
thousand
prohibitions
in
front
of
me,
if
only
I
could
drop
like
honey
Yer
yüzünde
bir
kalbim
ve
nefretim
bin
cezam
cezam
I
have
a
heart
on
earth,
and
I
have
a
thousand
punishments,
punishments
Fincan
kahvem
hatrına
saydım
I
counted
for
a
sip
of
my
coffee
cup
Bir
yudumluk
aşkım
deli
sarhoş
My
love
of
a
sip
is
crazy
drunk
Komplo
orduların
gardiyanları
Conspiracy,
the
guards
of
the
armies
Neyim
var
ki
Rap'ten
gayri?
What
do
I
have
left
but
Rap?
Évaluez la traduction
Seuls les utilisateurs enregistrés peuvent évaluer les traductions.
Attention! N'hésitez pas à laisser des commentaires.