Paroles et traduction Ozbi feat. Gülce Duru - Bu Nasıl Sevda? (Live)
Bu Nasıl Sevda? (Live)
This How Love Is? (Live)
Bahara
söyle
güneş
toplasın
Tell
the
spring
to
gather
sunshine
Sabaha
kalmaz
yanındayım.
I
won't
be
there
by
morning.
Korkularımı
anlatıcam
ilk
önce
I'll
tell
you
of
my
fears
first
Dizimin
kanadığı
ilk
günü,
The
first
day
my
knee
was
scraped,
Sevmeye
yeltendiğim
ve
sevilmediğimi
anladığım
ilk
günü,
The
first
day
I
dared
to
love
and
realized
I
wasn't
loved,
Acının
korkuları
kuşattığı
ölesiye
savaştığı
o
ilk
günü.
The
first
day
pain
besieged
in
fears,
Sonra
diycem
acı
korkuları
yenmişti.
Then
I'll
say
pain
defeated
fears.
Ruhumun
kederden
gözleri
kararmış
körlüğüne
birkaç
My
soul's
sadness
had
darkened
my
eyes,
gone
blind,
I'd
nearly
Cenaze
bile
vermişti.
Değişmişti
çocukluğumun
yazgısı,
Buried
it.
My
childhood's
fate
had
changed,
Sevmeyi
bilmeyenlerin
meyhanesinde
çıraklık
yapmıştı
sadece
It
had
been
an
apprentice
in
the
tavern
of
those
who
don't
know
love,
Bi′
parça
ormanda
yürür
denize
çıplak
gireriz
sonra
We'll
walk
a
little
in
the
forest,
then
go
skinny-dipping
in
the
sea
Sonra
içeriz
bak
Then
have
a
drink,
you
see
Karıştırmadan
birkaç
duble
rakı
veya
şarap
Straight
shots
of
raki
or
wine
Sen
anlatırsın
ha
You'll
tell
me,
baby
Öyle
özledimki
bana
bişeyler
anlatmanı
I've
missed
you
telling
me
something
so
much
Bana
kurşunların
ağırlığından
bahseder
Tell
me
of
the
bullet's
weight
Savaşın
yaşanmış
tüm
acıları
kustuğunu
anlatırsın,
Tell
me
of
war
spewing
forth
all
its
lived
pain.
Acı
yaşandıkça
korkusuz
sanar
ya
insan
kendini,
One
thinks
oneself
fearless
as
they
endure
pain,
İşte
o
illüzyona
nasıl
küfrettiğini
anlatırsın.
Tell
me
how
you
cursed
that
illusion.
Sonra
bi
buckowski
pervasızlığı
sarar
ruhunu,
iki
afilli
cümle
parlatırsın
Then
a
Bukowski
audacity
engulfs
your
soul,
you'll
utter
two
eloquent
sentences
"Çamur
yer
şekeri
sevmem
nerde
lan
benim
viskim"
der
"I
don't
like
dirt,
give
me
sugar,
where's
my
whiskey?"
Ardından
bi
şarkı
patlatırsın
dağ
yeşerir.
Then
you'll
play
a
song,
and
the
mountain
will
turn
green.
Dağı
kar
tutmuş,
o
şehirden
dön,
bu
nasıl
sevda
The
mountain
has
snow,
return
from
that
city,
how
is
this
love?
Acılar
kusmuş
o
şehirden
dön,
bu
nasıl
kavga
That
city
spewed
pain,
return,
how
is
this
fight?
Dağı
kar
tutmuş
o
şehirden
dön,
bu
nasıl
sevda
The
mountain
has
snow,
return
from
that
city,
how
is
this
love?
Acılar
kusmuş
o
şehirden
dön,
bu
nasıl
kavga
That
city
spewed
pain,
return,
how
is
this
fight?
Sonra
seni
ne
kadar
sevdiğime
şaşırırsın
belki,
Then
you'll
be
amazed
how
much
I
love
you,
perhaps,
Belki
şımarırsın,
Perhaps
you'll
get
spoiled,
Belki
şımardıkça
azalırsında
belli
olmaz
benim
sağım
solum.
Perhaps
when
you
get
spoiled,
you'll
wane,
my
right
and
left
are
uncertain.
Şımarır
mısın?
Will
you
get
spoiled?
Aşk
şımartır
mı
seni?
Does
love
spoil
you?
Kimi
şımartmamış
ki
Who
hasn't
it
spoiled?
Şımar
zaten
beni
ipleme
her
haline
şiirim
ben
Get
spoiled,
don't
mind
me,
in
every
form
I'm
your
poem
Bilmezsin
sihirim
sen,
sinirim
el,
yokluğuna
zifirim
ben.
You
don't
know,
your
magic's
me,
your
anger's
me,
your
absence's
darkness,
me.
Bilmezsin
bi
yel
savurur
senin
kokunu
işte
o
rüzgara
mihirim
ben
You
don't
know,
the
wind
carries
your
scent,
I'm
the
one
craving
it
Bilmezsin
ya
işte
o
bilmediklerinin
içindeki
çukurum
ben
You
don't
know,
I'm
the
abyss
in
the
unconscious,
you
don't
know
Bi'
yokluğu
anlamış
bu
gönlüme
mühürüm
ben
I'm
the
seal
that
understood
absence,
branded
on
my
heart.
Beni
boşver
hadi
bi
şarkı
söyle
Never
mind
me,
sing
a
song
Dağı
kar
tutmuş,
o
şehirden
dön
bu
nasıl
sevda
The
mountain
has
snow,
return
from
that
city,
how
is
this
love?
Acılar
kusmuş
o
şehirden
dön
bu
nasıl
kavga
That
city
spewed
pain,
return,
how
is
this
fight?
Dağı
kar
tutmuş,
o
şehirden
dön
bu
nasıl
sevda
The
mountain
has
snow,
return
from
that
city,
how
is
this
love?
Acılar
kusmuş
o
şehirden
dön
bu
nasıl
kavga
That
city
spewed
pain,
return,
how
is
this
fight?
E
u
nasıl
sevda...
Oh,
how
is
this
love...
Bu
nasıl
sevda...
This
how
love
is...
Bu
nasıl
sevda...
This
how
love
is...
E
bu
nasıl
sevda...
Oh,
how
is
this
love...
Bu
nasıl
sevda...
This
how
love
is...
Bu
nasıl
sevda...
This
how
love
is...
Bu
nasıl
kavga...
This
how
fight...
Bu
nasıl
sevda...
This
how
love
is...
Dağı
kar
tutmuş,
o
şehirden
dön
bu
nasıl
sevda
The
mountain
has
snow,
return
from
that
city,
how
is
this
love?
Acılar
kusmuş
o
şehirden
dön
bu
nasıl
kavga
That
city
spewed
pain,
return,
how
is
this
fight?
Dağı
kar
tutmuş,
o
şehirden
dön
bu
nasıl
sevda
The
mountain
has
snow,
return
from
that
city,
how
is
this
love?
Acılar
kusmuş
o
şehirden
dön
bu
nasıl
kavga
That
city
spewed
pain,
return,
how
is
this
fight?
Évaluez la traduction
Seuls les utilisateurs enregistrés peuvent évaluer les traductions.
Writer(s): Gulce Duru
Attention! N'hésitez pas à laisser des commentaires.