Paroles et traduction Patron - Hoşçakalın Gözüm
Добавлять перевод могут только зарегистрированные пользователи.
Hoşçakalın Gözüm
Hoşçakalın Gözüm
Aylardır
üstünde
oturduğunuz
çükten
kudurmuştunuz
artık
For
months
you
had
been
freaking
out
on
the
dick
you
were
sitting
on
Hoşçakalın
gözüm,
büyük
bi′
yükten
kurtuldunuz
Farewell
my
love,
you
got
rid
of
a
big
burden
Sapıtmış
bi'
isyan
ruhunuz
Your
degenerate
rebellious
soul
Parçalanmış
dostuklardan
dökülen
sırlar
duydunuz
You
heard
the
secrets
of
shattered
friendships
Sizler
benim
için
İstanbul′dunuz
(yeah)
You
were
my
Istanbul
(yeah)
"Benim
sizlerle
bi'
derdim
yok."
derdim
eskiden
"I
have
nothing
against
you."
was
my
old
saying
Ama
şimdi
kimseyle
derdim
yok;
benim
derdim
herkesle
But
now
I
have
no
problems
with
anyone;
my
problem
is
with
everyone
Tahammül
edemedim
dünyaya,
kaçmayı
denedim
kumaşlar
satıp
I
couldn't
tolerate
the
world,
I
tried
to
escape
by
selling
fabrics
Karar
veremedim
attığım
her
kulaç
yarım
kalır
I
couldn't
make
up
my
mind;
every
stroke
I
take
remains
incomplete
Gözünün
önünde
deliriyorum
ve
her
türlü
çözümü
deniyorum
I'm
going
insane
in
front
of
your
eyes,
and
I'm
trying
every
solution
En
sonunda
yüzünü
görüyorum,
uykumdan
hüzünü
siliyorum
Finally
I
can
see
your
face,
I
am
erasing
the
sadness
from
my
sleep
Sen
komiklik
yapıp
dur
sofistik
kalır
bu
Keep
being
funny,
it
will
remain
sophisticated
Pokemon
gibiydik,
zıbardık
içip
We
were
like
Pokemons,
roaring
while
drunk
Hep
Hip-Hop'a
yatırdık
peşine
karıştık
işe
ve
batırdık
işi
We
always
invested
in
Hip-Hop,
then
we
got
involved
in
business
and
ruined
the
business
Ben
mükemmel
değildim
hiçbi′
zaman,
hâlâ
da
değilim
I've
never
been
perfect,
and
I'm
still
not
Ama
insanlar
yalnızca
ben
bu
işi
yapınca
saygıyla
eğilir
But
people
bow
respectfully
only
when
I
do
this
job
Sen
yaptıkların
için
kendinle
yüzleş,
iyi
düşün
bi′
anlık
değil
(düşün)
Confront
yourself
for
what
you've
done,
think
carefully
for
a
moment
(think)
Kendine
gelince
hatırla
en
başta
inandığımız
şeyi
(hatırla)
When
you
come
to
yourself,
remember
what
we
believed
in
the
first
place
(remember)
Kimse
için
özel
değil
bu
hayatımdan
çıkan
bütün
dostlara
This
life
is
not
special
for
anyone;
to
all
my
friends
who
left
my
life
O
kadar
çok
var
ki
(ooo)
There
are
so
many
of
them
(ooo)
Sorun
bende
sanardım
I
thought
the
problem
was
with
me
Ve
içten
pazarlıklarınıza
gerçekten
(yeah)
hiç
şaşırmadım
(yeah)
And
I
was
really
(yeah)
not
surprised
at
all
by
your
back-door
deals
(yeah)
En
eski
hâllerinizi
bile
hâlâ
dün
gibi
hatırlarım
I
can
still
remember
your
oldest
versions
as
if
they
were
yesterday
İlla
ki
hatalarım
olmuştur,
özür
diledim
çoğundan
I
must
have
made
mistakes,
I
apologized
for
most
of
them
Çözüm
ürettim
sorunca,
gönül
dedim
kovunca
I
came
up
with
solutions
when
you
asked,
I
said
sweetheart
when
you
chased
away
Sözüm
tütün
gibi
kulak
arkası
söyle
ömür
nedir
doğunca
My
words
are
like
smoke,
behind
the
ear,
say
what
life
is
when
you're
born
Neyim
kalır
ölünce
ince
bir
sitemden
gayrı?
What
will
be
left
of
me
when
I
die
other
than
a
subtle
reproach?
Hayat
neleri
getirir,
neleri
götürür
Life
brings
and
takes
Bedeli
ölüm
olsa
bile
Even
if
the
price
is
death
Dayan,
durma
onlar
gülsün
kendi
hâline
Hold
on,
don't
stop
them
laughing
at
themselves
Hayat
neleri
getirir,
neleri
götürür
Life
brings
and
takes
Bedeli
ölüm
olsa
bile
Even
if
the
price
is
death
Dayan,
durma
onlar
gülsün
kendi
hâline
Hold
on,
don't
stop
them
laughing
at
themselves
Hayat
neleri
getirir,
neleri
götürür
Life
brings
and
takes
Bedeli
ölüm
olsa
bile
Even
if
the
price
is
death
Hayat
neleri
getirir,
neleri
götürür
Life
brings
and
takes
Bedeli
ölüm
olsa
bile
Even
if
the
price
is
death
Biz
unuttuk
her
şeyin
bizim
için
ne
kadar
kolay
olduğunu
We
forgot
how
easy
everything
was
for
us
Tek
gereken
yazmaktı;
beraber
ve
dürüst
yazmak
All
it
took
was
writing;
writing
together
and
honestly
Tüm
günümüz
eğlenmek
ve
uyumak
olurdu
kelimeleri
tükürüp
atsaydık
All
day
long
our
fun
would
be
to
enjoy
and
sleep,
if
we
had
spat
out
the
words
Şimdi
ise
karşımda
ağlamaktan
sümüğün
ak'cak
And
now
you
are
in
front
of
me,
your
snot
running
down
from
crying
Hoşçakalın
gözüm,
büyük
bi′
yükten
kurtuldunuz
Farewell
my
love,
you
got
rid
of
a
big
burden
Évaluez la traduction
Seuls les utilisateurs enregistrés peuvent évaluer les traductions.
Writer(s): Cornelius Walker, Patron
Attention! N'hésitez pas à laisser des commentaires.