Paroles et traduction Rashness - Yaşlandım Artık
Добавлять перевод могут только зарегистрированные пользователи.
Yaşlandım Artık
I've Grown Old Now
Ben
her
gün
ölmek
zorunda
mıyım?
Must
I
die
every
single
day?
Öldüğümü
görmek
zorunda
mıyım?
Must
I
witness
my
own
decay?
Yürüyorum
ölümün
yolunda
mıyım
yine
Am
I
walking
the
path
of
death
once
more?
Söyle,
Azrail'in
kolunda
mıyım?
Tell
me,
am
I
in
the
arms
of
Azrael,
the
angel
of
death?
Amacın
ne?
What
is
your
purpose?
Yamaç
hep
düştüm
yere
uçurumlar
I've
always
fallen,
down
cliffs
and
slopes
so
steep
Demek
ki
ah
aldık
çok
suçumuz
var
gülemedik
It
seems
we've
gathered
curses,
burdened
with
sins,
unable
to
keep
Bir
kere
bile
bel
bağladık
bir
günlük
bir
kelebeğe
Even
for
a
day,
we
placed
our
faith
in
a
fleeting
butterfly's
leap
Silkele
beni,
benim
omzumda
tonlarca
yüküm
Shake
me
off,
for
on
my
shoulders,
tons
of
burdens
lie
Her
şeyim
yarım,
dertlerim
bütün
Everything
I
have
is
incomplete,
my
sorrows
multiply
Yaralara
tuz
bas
ciğerime
tütün
Rub
salt
into
my
wounds,
fill
my
lungs
with
smoke
and
sigh
Geleceğe
ket
vur,
geçmişi
düşün
Halt
the
future's
course,
dwell
on
the
past
that
has
gone
by
Ciğerin
yanar
ama
her
yerin
üşür
My
insides
burn,
yet
every
part
of
me
feels
the
cold's
embrace
Sen
beni
düşünme
ben
zaten
hiçim
Don't
think
of
me,
for
I
am
nothing,
lost
in
empty
space
Hiçliğin
içinde
binlerce
düşüm
Within
this
nothingness,
a
thousand
dreams
I
chase
Hayat
geliyorken
üstüme
yumruğumu
sıktım
As
life
came
at
me,
I
clenched
my
fists,
prepared
to
fight
Aptaldım,
aşıktım
I
was
foolish,
I
was
in
love,
blinded
by
the
light
Kendi
hayallerimi
bile
seninkiyle
kaplardım
Even
my
own
dreams,
I'd
cover
with
yours,
day
and
night
Aşıktım,
aptaldım,
yaptım
In
love,
a
fool
I
was,
and
I
paid
the
price,
despite
Sanki
bir
hançerdin
sırtıma
saplandın
kaldın
Like
a
dagger,
you
pierced
my
back,
and
there
you
stayed,
so
deep
Saklandım
kaçtım
I
hid,
I
fled,
but
to
no
avail,
my
secrets
you
would
keep
Her
yerde
vardın,
kaçsam
da
karşıma
çıktın
Everywhere
I
turned,
you
were
there,
escape
I
could
not
reap
Ben
kaçamam
yaşlandım
artık
I
cannot
run,
I've
grown
old
now,
my
strength
has
grown
too
weak
Yaşlandım
artık,
kaçamam
yaşlandım
artık
I've
grown
old
now,
I
cannot
run,
I've
grown
old
now,
you
see
Gözümde
nem
kaldı,
elimde
nem
kaldı
Tears
remain
in
my
eyes,
and
dampness
clings
to
me
Kalbimse
demirdi
paslandı
artık
My
heart,
once
iron
strong,
has
rusted,
eternally
Yaşlandım
artık,
kaçamam
yaşlandım
artık
I've
grown
old
now,
I
cannot
run,
I've
grown
old
now,
it's
true
Gözlerin
hançerdi,
kandım
inandım
Your
eyes,
like
daggers
sharp,
I
trusted,
believed
in
you
Yüreğime
sırtıma
saplandı
kaldı
They
pierced
my
heart
and
back,
and
there
they
stayed,
it's
through
Yaşlandım
artık,
kaçamam
yaşlandım
artık
I've
grown
old
now,
I
cannot
run,
I've
grown
old
now,
you
see
Gözümde
nem
kaldı,
elimde
nem
kaldı
Tears
remain
in
my
eyes,
and
dampness
clings
to
me
Kalbimse
demirdi
paslandı
artık
My
heart,
once
iron
strong,
has
rusted,
eternally
Yaşlandım
artık,
kaçamam
yaşlandım
artık
I've
grown
old
now,
I
cannot
run,
I've
grown
old
now,
it's
true
Gözlerin
hançerdi,
kandım
inandım
Your
eyes,
like
daggers
sharp,
I
trusted,
believed
in
you
Yüreğime
sırtıma
saplandı
kaldı
They
pierced
my
heart
and
back,
and
there
they
stayed,
it's
through
Sabrım
çatlıyor
zamanla
My
patience
cracks
with
time's
relentless
hand
Hiçbir
şey
geçmiyor
zamanla
Nothing
seems
to
heal,
no
solace
I
can
land
Ben
eksiğim
gel
yeniden
tamamla
I
am
incomplete,
come
back,
make
me
whole
again,
I
demand
Beni
anlamazlar
sen
anla
They
don't
understand,
but
you,
you
can
comprehend
Çok
denedim
yeniden
gülmeyi
I've
tried
so
hard
to
smile,
to
laugh
once
more
Gülemedim
gülmek
haram
ya
But
laughter
seems
forbidden,
a
joy
I
can't
restore
Unutmadım
ilk
zamanlar
gibi
çark
I
haven't
forgotten,
like
in
the
early
days,
the
spinning
wheel
of
fate
Yine
döndü
yalanla,
ne
zevk
ne
param
var
It
turned
again,
with
lies,
leaving
me
with
nothing,
no
love,
no
estate
Sorunlar
kafamda
ve
gitgide
büyüdü
Problems
cloud
my
mind,
growing
larger
every
day
Çözümler
kördüğüm
çözemedim
düğümü
Solutions
are
a
tangled
knot,
I
cannot
find
my
way
Kabullenemedim
kalbinde
öldüğümü
I
couldn't
accept
that
in
your
heart,
I
had
passed
away
Kabul
edemedim
beni
hor
gördüğünü
I
couldn't
bear
the
thought
that
you
looked
down
on
me,
come
what
may
Alfabeler
bile
kayboldu
harflere
Even
alphabets
vanished,
lost
among
the
scattered
letters'
remains
Ayıp
oldu
ağlattım
kağıtlar
dert
doldu
It's
shameful,
I
made
the
papers
weep,
filled
with
sorrows
and
pains
Kalbimde
harp
dolu
affedin
denedim
My
heart
is
full
of
war,
forgive
me,
I've
tried,
but
all
in
vain
Ben
her
yolu
yine
seneler
boyu
pert
oldu
Every
path
I
took,
for
years,
led
to
wreckage,
it's
insane
Gençliğim
harap
oldu,
hep
kadehler
doldu
My
youth
is
ruined,
glasses
always
full,
a
constant
drain
Sokak
lambaları
gene
flu
Streetlights
are
blurry,
casting
shadows
once
again
Kayık
gözler
anasonlu
kaybetti
yolu
Eyes
like
boats,
filled
with
anise,
lost
their
way,
it's
plain
Beni
bulamazsanız
ara
karakolu
If
you
can't
find
me,
search
the
police
station,
where
lost
souls
convene
Sanki
bir
hançerdin
sırtıma
saplandın
kaldın
Like
a
dagger,
you
pierced
my
back,
and
there
you
stayed,
so
deep
Saklandım
kaçtım
I
hid,
I
fled,
but
to
no
avail,
my
secrets
you
would
keep
Her
yerde
vardın,
kaçsam
da
karşıma
çıktın
Everywhere
I
turned,
you
were
there,
escape
I
could
not
reap
Ben
kaçamam
yaşlandım
artık
I
cannot
run,
I've
grown
old
now,
my
strength
has
grown
too
weak
Yaşlandım
artık,
kaçamam
yaşlandım
artık
I've
grown
old
now,
I
cannot
run,
I've
grown
old
now,
you
see
Gözümde
nem
kaldı,
elimde
nem
kaldı
Tears
remain
in
my
eyes,
and
dampness
clings
to
me
Kalbimse
demirdi
paslandı
artık
My
heart,
once
iron
strong,
has
rusted,
eternally
Yaşlandım
artık,
kaçamam
yaşlandım
artık
I've
grown
old
now,
I
cannot
run,
I've
grown
old
now,
it's
true
Gözlerin
hançerdi,
kandım
inandım
Your
eyes,
like
daggers
sharp,
I
trusted,
believed
in
you
Yüreğime
sırtıma
saplandı
kaldı
They
pierced
my
heart
and
back,
and
there
they
stayed,
it's
through
Yaşlandım
artık,
kaçamam
yaşlandım
artık
I've
grown
old
now,
I
cannot
run,
I've
grown
old
now,
you
see
Gözümde
nem
kaldı,
elimde
nem
kaldı
Tears
remain
in
my
eyes,
and
dampness
clings
to
me
Kalbimse
demirdi
paslandı
artık
My
heart,
once
iron
strong,
has
rusted,
eternally
Yaşlandım
artık,
kaçamam
yaşlandım
artık
I've
grown
old
now,
I
cannot
run,
I've
grown
old
now,
it's
true
Gözlerin
hançerdi,
kandım
inandım
Your
eyes,
like
daggers
sharp,
I
trusted,
believed
in
you
Yüreğime
sırtıma
saplandı
kaldı
They
pierced
my
heart
and
back,
and
there
they
stayed,
it's
through
Évaluez la traduction
Seuls les utilisateurs enregistrés peuvent évaluer les traductions.
Writer(s): Muzaffer Alkaya
Attention! N'hésitez pas à laisser des commentaires.