Sadri Alışık - İstanbul Şehri Şiiri - traduction des paroles en anglais

Paroles et traduction Sadri Alışık - İstanbul Şehri Şiiri




İstanbul Şehri Şiiri
Poem of Istanbul City
Bu benim dünyaya ilk gelişim,
This is my first time coming to the world,
Yıkarak saltanatını koca Fatih'in.
Tearing down the reign of the great Fatih.
Kundakla kefen arasında bir gün,
One day between the swaddling clothes and the shroud,
İstanbul, İstanbul deyişim.
My saying Istanbul, Istanbul.
Merhaba Kızkulesi, merhaba Eyüp Sultan, Kanlıca, Şehremini merhaba...
Hello Maiden's Tower, hello Eyüp Sultan, Kanlıca, Şehremini hello...
Bir İstanbul esiyor çocukluğumdan,
An Istanbul blows from my childhood,
Ekşi bozalı, Arnavut kaldırımları lâpâ lâpâ.
Sour boza, Arnavut cobblestones dripping wet.
Yuşâ'dan okunur o ezanlar, Hırka-i Şerif'ten mi?
Are those prayers being read from Yuşa or from Hırka-i Şerif?
Komşularımız kaptanlar, malta taşlı ikindilerden kalan.
Our neighbors are captains, left over from the Maltese-stoned afternoons.
Hâlâ o beyaz gergeflerde mi?
Are they still on those white frames?
Bir tarihi gömmüşler Karacaahmet'inde Üsküdar'ın,
They have buried history in Karacaahmet in Üsküdar,
Sanki çarşaflı kadınlar mercan terliklerinde unutulan.
As if forgotten in the coral slippers of veiled women.
Duyûn-u Umumiye emeklisi faytonlar,
Duyûn-u Umumiye pensioners' carriages,
Hâlâ bir sonbahar Acıbadem'de,
Still an autumn in Acıbadem,
Cuma selamlıklarından beri saraylılar.
Palace dwellers since the Friday greetings.
Merhaba Beylerbeyi, merhaba Sultan Selim, Merhaba iki gözüm İstanbul'um, merhaba...
Hello Beylerbeyi, hello Sultan Selim, Hello my two-eyed Istanbul, hello...
Aşı boyası sokaklarında ne mevsimler eskimiş,
What seasons have worn out in the streets of henna dye,
Sakalsız saçlar kestirdiğim ince boncuklu berber dükkanları.
Thin-beaded barber shops where I cut my beardless hair.
Kapalıçarşı Bakırcılar, lâcivert mayıslarda köprü altları,
Coppersmiths in the Covered Bazaar, navy blue under bridges in May,
Ve Boğaziçi'nde Şirket-i Hayriye duman duman.
And Şirket-i Hayriye on the Bosphorus smoking.
Nerdesin o İstanbul, nerdesin...
Where are you, oh Istanbul, where are you...
Hani çıkrık seslerinde mehtapları dinlediğim,
Where I listened to moonlights in the sounds of spinning wheels,
Mediha teyzelerin leylâk bahçeleri,
Mediha auntie's lilac gardens,
Büyükbabamın Kuvay-ı Milliye hikâyeleri.
My grandfather's War of Independence stories.
Hani tahta tekerlekli arabalarım.
Where are my wooden-wheeled cars.
Hani bayram yerlerinde unutulan asude çocukluğum.
Where is my peaceful childhood forgotten in the festival grounds.
Gene bir başka İstanbul'du bir zamanlar kafesli ıtırlarıyla,
Once upon a time, it was a different Istanbul with its caged parfüm,
Beyaz başörtülerin lâvanta çiçekli öğleden sonralarında ıslanan.
White headscarves getting wet in the lavender afternoons.
Açılır kapanır iskemlelerinde uzun çarşının,
In the collapsible chairs of the long market,
İstanbul'u taşırdı bakır siniler.
Copper trays carried Istanbul.
Sultaniyegâhtan bir hıdrellez mesiresi,
A Hıdrellez picnic from Sultaniyegâh,
Sessiz sadâkat şarkıları söylerdi.
Would sing silent songs of loyalty.
Haliç vapurlarında söz kesilmiş tazeler.
Freshly engaged ones on the Golden Horn ferries.
Hey yavrum hey...
Oh my dear, Oh...
Burunbahçe dalyanında İstanbul'u çekerlerdi denizden, Hiç ıslatmadan...
They would pull Istanbul from the sea in the Burunbahçe fishpond, Without getting it wet...
Kaç bayram mendili geçmişti elimden çeyiz sandıklarının.
How many holiday handkerchiefs had passed through my hands of dowry chests.
Bütün uykularını koynuma alıp uyurdum İstanbul'un.
I used to sleep by taking all its dreams into my arms, Istanbul's.
Rüyalarımda hâlâ o günahlar uyanır,
Those sins still awaken in my dreams,
Hiç geçemediğim sokaklarında işlenen.
Committed in its streets I could never pass.
Merhaba Sultanahmet, Yerebatan merhaba... Merhaba iki gözüm İstanbul'um merhaba, Merhaba efendim, merhaba...
Hello Sultanahmet, Hello Yerebatan... Hello my two-eyed Istanbul, hello, Hello sir, hello...





Writer(s): Anonim


Attention! N'hésitez pas à laisser des commentaires.