Paroles et traduction Sagopa Kajmer feat. Kolera - İçeriz Aynı Tastan
Добавлять перевод могут только зарегистрированные пользователи.
İçeriz Aynı Tastan
We Drink from the Same Cup
Dört
mevsimin
birinde
dolacak
ruhuma
tanınan
süre
In
one
of
the
four
seasons,
the
time
granted
to
my
soul
will
be
filled
Hayat
bir
Gargamel
olur
bir
şirine
Life
becomes
Gargamel,
then
a
Smurfette
Gırtlağıma
kadar
geldiyse
çile
If
my
sorrow
has
reached
my
throat
Ana
kucağı
olur
bir
Mekke
bir
Medine.
A
mother's
lap
becomes
a
Mecca,
a
Medina.
Yanaştı
penceresine
prenses
A
princess
approached
her
window
Halkına
baktı
sessizce
imrenerek
And
looked
at
her
people
in
silence,
with
envy
Bin
altın
onu
öldürene
güldürerek
A
thousand
gold
to
whoever
kills
her,
laughing
Cami
avlusu
da
sessizliği
bebek.
The
mosque
courtyard
is
also
quiet,
a
baby.
Kanadına
tutunsam
güneş
çarpmasıyla
düşen
kuşun
If
I
cling
to
the
wing
of
a
bird
felled
by
sunstroke
Ya
da
kayan
yıldızların
kuyruğuna
tutunsam
bir
koşu
Or
hold
onto
the
tail
of
a
shooting
star
for
a
run
Kötü
adamlar
geceyi
bıçaklar
Bad
guys
with
knives
in
the
night
Zaman
geçiyor
güldür
güldür
Time
passes,
a
comedian's
jokes
Hadi
gel
yar
yüzümü
güldür
Come
on,
my
love,
make
me
smile
Susma
orucunda
bülbül
The
nightingale
in
the
fast
of
silence
Kaçtı
burnuna
darülfülfül
Its
nose
was
stung
by
the
pepper
Ötüşünü
duysan
sesi
sanki
küfür
If
you
heard
its
song,
its
voice
is
like
a
curse
Dolu
sürprizlerle
hayat
Life
is
full
of
surprises
Bu
plana
göre
herkes
Kara
Murat
According
to
this
plan,
everyone
is
Kara
Murat
Asılır
beni
görünce
sırıtan
suratlar
Smiling
faces
hang
at
the
sight
of
me
Pişmiş
kelleler
elimde
kalacaklar
Roasted
heads
will
remain
in
my
hands
Sagopa
Kajmer:
Sagopa
Kajmer:
Ah
be
koca
adam,
anlarsın
sen
bu
sözlerden,
arife
tarife
açmam.
Oh,
old
man,
you'll
understand
these
words,
I
don't
preach
to
those
who
know.
Lafla
teskin
olmaz
tasam,
onların
kalbi
sanki
cüzzam.
My
worries
won't
be
calmed
with
words,
their
hearts
are
like
leprosy.
Benim
makamım
en
acıklısından
hüzzam.
My
station
is
the
saddest
of
the
sad,
in
the
key
of
Hüzzam.
Ve
işte
yeni
bir
yaş
daha
ve
işte
benim
yaş
pastam.
And
here's
a
new
year
and
here's
my
birthday
cake.
Bak
işte
yatak
işte
yatalak
hastam.
Look,
here's
the
bed
and
here's
my
bedridden
patient.
İçeriz
biz
aynı
tastan,
tasımız
ibarettir
pastan.
We
drink
from
the
same
cup,
our
cup
is
made
of
cake.
A
be
ben
istemem
ama
yiyeyim
o
pislik
habis
aştan
Oh,
I
don't
want
to,
but
I
eat
that
filthy,
vile
stew
Gözü
koruyalım
derken
olduk
kaştan.
While
trying
to
protect
our
eyes,
we
became
eyebrows.
Sana
hazlar
veren
yazlar,
bak
hayır
yok
sana
kıştan.
The
summers
that
give
you
pleasure,
look,
there's
no
goodness
for
you
in
the
winter.
İnanmayanların
kalbi
taştan
The
hearts
of
those
who
don't
believe
are
made
of
stone
Yeni
baştan,
bin
şiir
okurum
bir
bakışta.
From
the
beginning,
I'll
recite
a
thousand
poems
in
one
glance.
Anlamaz
aslan
kışkıştan
The
lion
won't
understand
from
a
"scat,
scat"
Bebek
olsan
anlardın
pışpıştan
If
you
were
a
baby,
you'd
understand
from
a
"hush,
hush"
Ama
kocaman
adamsın
görüntüde
dıştan.
But
on
the
outside,
you're
a
big
man.
Uyarmak
istesem
anlar
mısın
şşşhtt′ann
If
I
try
to
warn
you,
will
you
understand
"shhh!"
Évaluez la traduction
Seuls les utilisateurs enregistrés peuvent évaluer les traductions.
Attention! N'hésitez pas à laisser des commentaires.