Paroles et traduction Sagopa Kajmer - Bebeğim Öldü - Re-Mastered
Добавлять перевод могут только зарегистрированные пользователи.
Bebeğim Öldü - Re-Mastered
My Baby Died - Re-Mastered
Hayatımın
gerçek
öykülerine
ayrılan
bir
filmin
soundtrack′indeyim
I'm
in
the
soundtrack
of
a
film
dedicated
to
the
true
stories
of
my
life
Bir
yazar
mıyım,
yoksa
tek
şiirlik
şair
mi?
Am
I
a
writer,
or
a
poet
of
just
one
poem?
Notumu
verdi
hocalarım,
nasihatı
koydum
cebime
My
teachers
gave
me
my
grade,
I
put
their
advice
in
my
pocket
Ve
zorda
kalana
dek
çıkarmadım
And
I
didn't
take
it
out
until
I
was
in
trouble
Ve
ben
bozuk
paraydım,
anlaşılamadan
ciklet
oldum
And
I
was
a
bad
coin,
I
became
chewing
gum
before
I
was
understood
Ve
ben
bütündüm;
yarımı
sevgilimde
bırakıp,
yarımı
sokağa
attım
And
I
was
whole;
I
left
half
of
myself
with
my
lover,
and
threw
the
other
half
on
the
street
Canımı
yolda
buldum,
canıma
teslim
ettim
I
found
my
soul
on
the
road,
I
surrendered
to
it
Canına
okudu,
Rap
canımsın
It
read
my
fortune,
Rap,
you
are
my
soul
Canıma
okudun,
canıma
kastın
You
read
my
fortune,
you
attacked
my
soul
İçimde
saklı
bir
kaçak
çocuk
A
fugitive
child
hidden
inside
me
Korku
dolu
bakışlarıyla
gizlenirken
iz
bırakmış
anılarıyla
sevgili
While
hiding
with
his
fearful
gaze,
dear,
with
memories
that
left
their
mark
Mutluluktan
ağlak
olmak
artık
bir
seferlik
bana
da
mahsus
To
cry
from
happiness
is
now
a
one-time
thing
for
me
Anlamak
kolaysa
bak
bi'
gözümün
içine!
If
it's
easy
to
understand,
look
into
my
eye!
Yer
mi
lan
velet!
Will
you
fit
in,
brat!
Sekiz
senemle
ben
dalaştım
I
fought
with
eight
years
of
my
life
Kimsecikler
yoktu,
mikrofonumu
buldum,
içimi
döktüm
There
was
nobody,
I
found
my
microphone,
I
poured
my
heart
out
Zihnimin
derinlerinde
yaptığım
kazılarda
onca
yılın
çöpleri
yatılı
In
the
excavations
I
made
in
the
depths
of
my
mind,
the
garbage
of
all
those
years
lies
dormant
Onların
içinde
binlerce
ölümsüzlük
ölümü
görmüş
Among
them,
thousands
of
immortalities
have
seen
death
Kaybettiğim
gülücüğü
gül
demeti
halinde
koymuşlar
oysa
ki
suratıma
They
put
the
smile
I
lost
as
a
bouquet
on
my
face
Gömülü
parmak
izlerin
omuzlarımda
Your
buried
fingerprints
are
on
my
shoulders
Gözlerimde
bir
filmsin
You
are
a
film
in
my
eyes
Göz
çukurlarımda
uyuyakalmış
bir
bebeksin,
ben
de
ninninim,
uyu
You
are
a
baby
who
fell
asleep
in
my
eye
sockets,
and
I
am
your
lullaby,
sleep
Dayan,
sabır
gerek
Hold
on,
patience
is
needed
Yolun
uzun,
vakit
kısa
The
road
is
long,
time
is
short
Tanrım
ona
acı
God
have
mercy
on
her
Sebep-sonuç:
Gecem
hüzün
dolu
Cause
and
effect:
My
night
is
full
of
sadness
Dayan,
sabır
gerek
Hold
on,
patience
is
needed
Yolun
uzun,
vakit
kısa
The
road
is
long,
time
is
short
Tanrım
ona
acı
God
have
mercy
on
her
Sebep-sonuç:
Gecem
hüzün
Cause
and
effect:
My
night
is
sadness
Bilmecelere
ısınamadım
(Asla!),
hele
de
senle
ilgiliyse
I
never
warmed
to
riddles
(Never!),
especially
if
it's
about
you
Sevemedim
sualleri,
cevapların
yetersiz
kaldı
I
couldn't
love
the
questions,
the
answers
were
insufficient
İçime
sinmemişti
duyduğum
yanıtların
yarım
Half
of
the
answers
I
heard
didn't
sit
well
with
me
Parçalandı
ellerinde
kum
duvarlarım
(Parçalandı)
My
sand
walls
crumbled
in
your
hands
(Crumbled)
Ne
hakla
yarımı
benden
aldın?
(Ha?)
By
what
right
did
you
take
half
of
me?
(Huh?)
Yine
de
bir
günahkâr
göremedim
seni
Yet
I
couldn't
see
you
as
a
sinner
Susar
dudaklarım
(Sus!),
susar
çocuklarım
My
lips
are
silent
(Shut
up!),
my
children
are
silent
Bir
vahada
yolumu
kaybettim
I
lost
my
way
in
an
oasis
Susar
bu
kuru
dudaklarım,
alışkanlıklarıma
yoklama
yaptım
(Yaptım!)
These
dry
lips
of
mine
are
silent,
I
took
attendance
of
my
habits
(I
did!)
Girme
sınırıma
cephanen
yoksa,
vururum
tek
atışta
(Bam!)
Don't
enter
my
border
if
you
don't
have
ammo,
I'll
shoot
with
one
shot
(Bam!)
Gözünün
yaşına
bakmadan
toz
ol!
Turn
to
dust
without
looking
at
the
tears
in
your
eyes!
Ben
de
başta
bir
çocuktum,
sen
de
oyuncak
oldun
I
was
a
child
at
first,
you
became
a
toy
Tarihin
sayfa
aralarına
kırmızı
gülümü
çoktan
koydum
(Çoktan
koydum)
I
already
put
my
red
rose
between
the
pages
of
history
(I
already
did)
Alacakaranlık
geriye
çekti
Güneş′i
Twilight
pulled
the
Sun
back
Bir
içim
tütün
tadın
The
taste
of
a
cigarette
in
my
mouth
Kadın;
özün
toprağın
buruk
nefesi
Woman;
your
essence
is
the
bitter
breath
of
the
earth
Kim
der
ki:
"Sago
yaşamın
minik
bebeği."?
Who
would
say:
"Sago,
the
tiny
baby
of
life."?
Bir
yaz
akşamında
hayata
attım
göz
On
a
summer
evening,
I
opened
my
eyes
to
life
Bebeğimi,
bebeğim
öldü
(bebeğim
öldü)
My
baby,
my
baby
died
(my
baby
died)
Dayan,
sabır
gerek
Hold
on,
patience
is
needed
Yolun
uzun,
vakit
kısa
The
road
is
long,
time
is
short
Tanrım
ona
acı
God
have
mercy
on
her
Sebep-sonuç:
Gecem
hüzün
Cause
and
effect:
My
night
is
sadness
Dayan,
sabır
gerek
Hold
on,
patience
is
needed
Yolun
uzun,
vakit
kısa
The
road
is
long,
time
is
short
Tanrım
ona
acı
God
have
mercy
on
her
Sebep-sonuç:
Gecem
hüzün
Cause
and
effect:
My
night
is
sadness
Dayan,
sabır
gerek
Hold
on,
patience
is
needed
Yolun
uzun,
vakit
kısa
The
road
is
long,
time
is
short
Tanrım
ona
acı
God
have
mercy
on
her
Sebep-sonuç:
Gecem
hüzün
Cause
and
effect:
My
night
is
sadness
Dayan,
sabır
gerek
Hold
on,
patience
is
needed
Yolun
uzun,
vakit
kısa
The
road
is
long,
time
is
short
Tanrım
ona
acı
God
have
mercy
on
her
Sebep-sonuç:
Gecem
Cause
and
effect:
My
night
Sana
ihtiyacım
var
bebeğim
I
need
you,
baby
Lütfen,
lütfen
gitme
Please,
please
don't
go
Évaluez la traduction
Seuls les utilisateurs enregistrés peuvent évaluer les traductions.
Attention! N'hésitez pas à laisser des commentaires.