Paroles et traduction Sagopa Kajmer - Düşersem Yanarım
Добавлять перевод могут только зарегистрированные пользователи.
Düşersem Yanarım
If I Fall, I Burn
Yine
o
kirli
drum-set
lerimin
içindeyim,
Once
again,
I'm
amidst
my
dirty
drum
sets,
Ve
hayatının
en
güzel
parçasıyım,
And
I
am
the
most
beautiful
part
of
your
life,
Kırıklarının
alçısıyım.
The
plaster
for
your
broken
pieces.
Affım
olsun
hain
darba,
May
I
be
forgiven
for
the
treacherous
blow,
Yediğim
darbelerle
sığındım
Rabb'ba,
With
the
blows
I've
received,
I
sought
refuge
in
the
Lord,
365
gün
52
berbat
hafta,
365
days,
52
terrible
weeks,
Ağıtlarımla
rafta,
On
the
shelf
with
my
lamentations,
En
büyük
destekler
çıkarsızlıktan
ötürü
lafta,
The
greatest
support
is
in
words
due
to
lack
of
action,
Ben
aklımı
dile
düşürdüm,
I
let
my
mind
speak,
Kapalı
kapıdan
kafamı
çıkarıp
kafayı
üşüttüm,
I
stuck
my
head
out
the
closed
door
and
caught
a
cold,
Yüzüne
okkalı
cümleler
üfürdüm.
I
blew
hefty
sentences
in
your
face.
Hey
yabancı,
ben
zaten
yıllardır
içime
dönüktüm,
Hey
stranger,
I've
been
introverted
for
years,
Parlayan
bir
alev
gibi
görünürdüm
ama
sönüktüm,
I
might
have
seemed
like
a
burning
flame,
but
I
was
extinguished,
Hayat
bir
bot
ve
bot
çevresi
dolu
büyük
beyaz
köpek
balığı,
Life
is
a
boat
and
the
boat
is
surrounded
by
great
white
sharks,
Diptekiler
iştahla
düşünür
tepede
duran
azığı,
Those
at
the
bottom
hungrily
think
of
the
bait
at
the
top,
Rüyalarımın
öldüğü
yerde
uyudum
ve
yine
bot
battı,
I
slept
where
my
dreams
died
and
the
boat
sank
again,
İlk
rıhtım
ben
battım
ah
tahtım
vay
bahtım.
The
first
pier,
I
sank,
oh
my
throne,
woe
my
fate.
Dudaklarım
kanayana
kadar
yapmak
istediğim
işte
bu:
Rap,
This
is
what
I
want
to
do
until
my
lips
bleed:
Rap,
Benimle
ol
hep.
Always
be
with
me.
Ölmek
üzere
olan
dünyada
bir
ölümlü
yaşar
mahlası
Kaf-Kef,
In
a
dying
world
lives
a
mortal
named
Kaf-Kef,
Dualarım
vesvas-ı
hannas'ı
eder
def.
My
prayers
repel
the
whispers
of
the
devil.
İncecik
ip
üzerine
koca
ayaklar
bindi,
nefsim
içine
sindi.
Big
feet
stepped
on
a
thin
rope,
my
ego
absorbed
it.
Kirpiklerim
titremekte
korkularımdan,
düşersem
yanarım.
My
eyelashes
tremble
from
my
fears,
if
I
fall,
I
burn.
O
kadar
içime
sindim
ki,
vinç
getirsen
kalkmaz
başım,
I'm
so
absorbed
within
myself
that
even
a
crane
wouldn't
lift
my
head,
Yov!
Gömün
burada
canlı
naaşım,
Yo!
Bury
my
living
corpse
here,
İç
çekmekten
düşünmekten
ağardı
saçım,
My
hair
turned
white
from
sighing
and
thinking,
Düşersem
yanarım.
If
I
fall,
I
burn.
Vicdan
bir
güneş
gibi
parladıkça
ısınır
için,
As
conscience
shines
like
a
sun,
it
warms
your
inside,
Geçen
vakte
"bir
zamanlar"
adını
koyduk
niçin?
Why
did
we
name
the
passing
time
"once
upon
a
time"?
Çünkü
gelen
gider
makbuludur
kısası
ziyaretin,
Because
what
comes
goes,
the
short
of
the
visit
is
acceptable,
Bana
müsade
sana
rastgelsin,
budur
hikayemiz.
Allow
me,
may
you
come
across,
this
is
our
story.
Takdir
buyur,
kış
bulutların
kadar
doluyum
Rabbım,
Appreciate,
I
am
as
full
as
winter
clouds,
my
Lord,
Bir
ağlasam
dolar
taşar
seller
alır
bahçem
bağım.
If
I
cry,
floods
will
overflow
and
take
my
garden
and
vineyard.
Yükseldikçe
nefesi
kesilir
yalnız
kalır
dev
dağın,
As
it
rises,
the
breath
of
the
lonely
giant
mountain
is
cut
off,
Aramadıkça
düşman
buldum,
hasım
solum
sağım,
I
found
enemies
without
searching,
adversaries
to
my
left
and
right,
Cehennemde
soğuk
bir
gün,
boğuk
bir
adam,
A
cold
day
in
hell,
a
muffled
man,
Donuk
bir
surat,
bekle
gelir
bir
gün
beklediğin
murat,
A
frozen
face,
wait,
one
day
your
wish
will
come,
Bazılarına
gül
dikenicesine
batar
rahat,
Comfort
stabs
some
like
a
rose
thorn,
Nefret
edercesine
yaşar
hayat,
buyur
mezara
yat.
They
live
life
as
if
they
hate
it,
go
lie
in
the
grave.
Soğukluk
içime
hükmedince
güneşim
buz
adası,
When
coldness
reigns
within
me,
my
sun
is
an
iceberg,
Şömine
pervane
misali
Sagonun
aşkı,
Sago's
love
is
like
a
moth
to
a
flame,
Sessizliktir
içimden
geçirdiklerimin
sedası,
Silence
is
the
echo
of
my
inner
thoughts,
Duymakta
olduğun
engin
sözler
derin
denizlerimin
dalgası.
The
vast
words
you
hear
are
the
waves
of
my
deep
seas.
İncecik
ip
üzerine
koca
ayaklar
bindi,
nefsim
içine
sindi.
Big
feet
stepped
on
a
thin
rope,
my
ego
absorbed
it.
Kirpiklerim
titremekte
korkularımdan,
düşersem
yanarım.
My
eyelashes
tremble
from
my
fears,
if
I
fall,
I
burn.
O
kadar
içime
sindim
ki,
vinç
getirsen
kalkmaz
başım,
I'm
so
absorbed
within
myself
that
even
a
crane
wouldn't
lift
my
head,
Yov!
Gömün
burada
canlı
naşım,
Yo!
Bury
my
living
corpse
here,
İç
çekmekten
düşünmekten
ağardı
saçım,
My
hair
turned
white
from
sighing
and
thinking,
Düşersem
yanarım.
If
I
fall,
I
burn.
Évaluez la traduction
Seuls les utilisateurs enregistrés peuvent évaluer les traductions.
Attention! N'hésitez pas à laisser des commentaires.