Paroles et traduction Saian - Kanunsuzlar
Selamun
aleyküm
ben
Gaziosmanpaşa'dan
İsmet
Greetings,
I'm
Ismet
from
Gaziosmanpaşa
Mevzu
da
derin
anladın
mı
dinlemek
de
size
kısmet
The
topic
is
deep,
listen
up
if
you're
curious
Tevellüt
70,
90'da
babamı
kestim
iyi
mi?
Born
in
'70,
killed
my
father
in
'90,
understand?
İşimiz
tezgah
ve
dümen
kafamız
matiz
iyi
mi?
Our
business
is
scamming,
our
minds
are
sharp,
okay?
Sedat
abinin
küheylan
magnus
yolda
dikine
Sedat's
white
horse
is
a
beast,
he
rides
it
fiercely
Gece
yolda
ben
ve
Sedat
abim
belde
makine
At
night,
Sedat
and
I
are
like
a
machine
on
the
road
Abim
benim
zamanında
15
adama
tek
dalmış
My
brother
once
fought
15
men
alone
Lakin
dün
zamazingosu
Mehtap
sepet
havası
çalmış
But
yesterday,
that
good-for-nothing
Mehtap
stole
our
mood
Mehtap
ablam
eski
çaçalardan
abimin
gülü
Mehtap,
my
brother's
ex,
a
beauty
from
the
old
days
Balat'taki
fıçılı
meyhanenin
mor
sümbülü
The
purple
violet
of
the
barrel
house
in
Balat
Mehtap
için
o
meyhanede
çok
sabahladık
ta
ki
We
spent
many
nights
in
that
tavern
for
Mehtap
Lavuğun
teki
yengemize
iskele
yapıp
gözünün
astarına
56
yiyeli
bir
de
anzarot
pilaki
Until
a
creep
did
a
dirty
to
our
lady,
made
her
eyes
bleed,
56
stitches,
with
anchovy
pilaf
on
the
side
Varsa
şimdi
o
biçim
abicim
haliçte
bi
sefine
If
there's
a
ship
in
the
Golden
Horn,
my
friend
Kamançoya
çekmiş
malını,
mal
dediysem
define
Filled
with
treasure,
a
fortune,
a
treasure
beyond
end
Biraz
ot
var
yirmi
kilo
da
peynir
hepsi
kaparoz
Weed
and
cheese,
twenty
kilos,
all
as
collateral
Teslimat
saat
dört
buçukta
kaptan
eski
kokoroz
Delivery
at
four-thirty
sharp,
the
captain's
an
old
geezer
Malın
sahibi
eskilerden
Kamçatkalı
Kemal
The
owner
of
the
goods,
Kemal
from
Kamchatka,
a
man
of
the
past
Cantidir
lakin
pirpiridir
top
yekün
adrenal
Charming,
but
crazy,
a
walking
adrenaline
rush
Cibali'de
sağda
magnus
hafifledi
biz
de
döküldük
We
left
Cibali
in
the
white
horse,
feeling
a
bit
light
Mangizimiz
de
nanay
hani
sabah
manitaya
söküldük
Our
wallets
were
empty,
we
were
caught
off-guard
by
the
morning
sun
(Al
başına
belayı,
bela
yalnız
senin
değil
hepimizin
başında)
(Take
on
the
trouble,
it's
not
just
yours,
it's
on
all
our
heads)
(Anlayacağın
derdimiz
de
bir
kaderimiz
de)
(Understand?
Our
fate
is
also
a
choice)
Dörtte
incecik
vardık
teslimat
mahali
meskun
We
cautiously
arrived
at
the
meeting
point
at
four
Ben
piyaza
başladım
anladın
mı
Sedat
abim
suskun
I
checked
out
the
surroundings,
Sedat
stayed
quiet,
you
see?
Dubaramız
abiler
erketede
beklemek
inceden
Our
big
brothers
were
waiting
for
us
in
hiding
Akabinde
mala
yeşillenmek
sonra
konuşmak
Çince'den
Then
it
was
time
to
seize
the
goods,
to
talk
business
in
Chinglish
Neyse
abiler
biz
bi'
konteynır
arkasında
zula
So,
we
hid
behind
a
container
Siyah
bi'
kamyonet
Kemal
30
tane
muşmula
A
black
van,
Kemal,
30
thugs
in
tow
Kamyonetin
yanında
çaçoz
bi'
Mercedes
renk
sarı
Next
to
the
van,
a
flashy
Mercedes,
yellow
Mercedes'in
arkasında
sarışın
yelloz
bi
karı
In
the
Mercedes,
a
blonde
bombshell
Belde
dededen
kalma
çakaralmaz
dedim
iyi
izle
I
told
you,
keep
an
eye
on
the
old
rusty
pistol
Sedat
abim
bi'
göz
kırptı
zulasında
piizle
Sedat
winked
at
me,
watch
out,
he
said
Hepsi
kamyonette
birisi
kaldı
dikizde
ve
de
panik
They
were
all
in
the
van,
except
one
standing
guard,
looking
panicked
Aynen
fırladım
tabi
siperden
dikizdekine
bi
madik
Of
course,
I
jumped
out
from
behind
the
cover,
punched
the
lookout
square
in
the
face
O
biçim
şaşkoloz
oldular
hepsi
bi'
gözüm
şafakta
They
were
all
shocked,
their
eyes
wide
open
Benim
çakaralmazın
namlu
aynen
Kemal'in
şakakta
My
pistol
was
pointed
at
Kemal's
temple
Sedat
abim
arkamdan
atıldı
amortiden
Sedat
joined
me,
swinging
from
the
bumper
Kemal'in
yağcı
gebeşler
silaha
davrandı
tabi
koftiden
Kemal's
goons
tried
to
reach
for
their
guns,
but
they
were
just
bluffing
Uyandım
mevzu
içinde
mevzu
kum
pistte
son
etap
I
woke
up
in
the
middle
of
the
mess,
a
race
against
time
Mercedes'teki
afet
abimin
zamazingosu
Mehtap
The
beauty
in
the
Mercedes
was
Mehtap,
my
brother's
old
flame
Dedim
oğlum
İsmet
istikamet
al
çek
alestanı
I
said,
man,
Ismet,
get
ready,
draw
your
sword
Yoksa
sonumuz
aynen
mabad
aile
kabristanı
Or
we'll
all
end
up
in
the
family
cemetery
(Güzel,
prensibim
diyorsun,
her
şeyi
karşılıklı
olmasından
yanayım)
(Alright,
you
say
principles,
that
everything
should
be
fair)
(Şimdi
size
bir
iyilik
yapacağım)
(Let
me
do
you
a
favor)
(Hadi
şöyle
durun
bakayım,
şimdi
katır
tekmesini
yiyeceksiniz)
(Now,
stand
still,
you're
about
to
get
a
donkey
kick)
Évaluez la traduction
Seuls les utilisateurs enregistrés peuvent évaluer les traductions.
Attention! N'hésitez pas à laisser des commentaires.