Saian - Kirmizi Ciceklinin Oykusu - traduction des paroles en anglais

Paroles et traduction Saian - Kirmizi Ciceklinin Oykusu




Kirmizi Ciceklinin Oykusu
The Story of the Red Flower
Bölüm 1: Dirim
Part 1: Life
İşbu adamın elleri açık fakat gökyüzüne
This man's hands are open, but to the sky
Açtı cebindeki romanı, tükürdü önsözüne
He opened the novel in his pocket, spat on the foreword
Büyük yağmurdan geçti kötü bir şair ceketiyle
He passed through the heavy rain in a bad poet's jacket
Ve sokaktan kimselere selam dahi vermeden!
And without even greeting anyone from the street!
O ne şekilde tütün sararsa sarsın
No matter how he rolls his tobacco
Yaktı yakardı birkaç cümle ve birkaç da anı
He burned a few sentences and a few memories
Her ne kadar öykümüzün konusu bir başka da olsa
Although our story is about something else
Vardı her düz durumda bile ters bir yanı
There was a downside to every simple situation
Söylenirdi manşetlere bıyık altından
It was whispered into the headlines under his breath
Ve ceplerinde not alınmış kağıtlarla her defa!
And every time with papers with notes in his pockets!
Yakasında anlaşılmaz kırmızı bir çiçek;
An incomprehensible red flower on his collar;
Sorsak derdi ki, gelip geçenler diyecek merhaba!
If we asked, he'd say that passers-by would say hello!
Kötü bir ceket ve de bir paspal pantol
A bad jacket and a dirty pair of pants
Böylece yaşardı çay parasına ve de tütüne
That's how he lived on tea money and tobacco
Champollion okur ve geceleri yaslanıp uçardı
He would read Champollion and lean back at night and fly
Baudleaire′e lautréamont'a bir de yılmaz pütün′e...
To Baudelaire, Lautréamont, and the unshakeable Pütün...
O günden tam üç hafta önceydi
It was exactly three weeks ago that day
Kasabanın geniş bahçesinde ışıklı bir gecede
In the town's spacious garden on a bright night
Sanki artık varoluş bir anlam kazanmıştı
As if existence had finally gained meaning
Onun dudaklarına yapışan o birkaç damla hecede;
In those few drops of syllables that clung to his lips;
Je suis perdue! c'est malgré moi! je n'y peux rien!
Je suis perdue! c'est malgré moi! je n'y peux rien!
Je ne peux pas résister! ...ama bu şurada bir dursun
Je ne peux pas résister! ...but let's leave that for now
O üç hafta nasıl geçti bilmem
I don't know how those three weeks went by
Bize kaldı şu belalı şiir bir de 3 belalı kurşun
We are left with this troublesome poem and 3 troublesome bullets
Bölüm 2: Bahçeler
Part 2: Gardens
Ayaklarımız bahçelerde
Our feet in the gardens
Ayaklarımız çimenlerde kalmış
Our feet left in the grass
Her gecenin var bir günahı
Every night has a sin
Bir kolunda tarla kuşları şarkı söyler
On one arm, field birds sing
Bir kolunda kargış seni söylerdi
On one arm, a curse would sing you
Gloksinyalar ve filbaharlar
Gloxinias and violets
Ah kasnı ve sparna
Ah, chicory and asparagus
Bahçelerde intiharlar var
There are suicides in the gardens
Görmüyorsun çıplak bulvarlarda düşlenen dünyayı
You don't see the world dreamed of on bare boulevards
Duymuyorsun tik tak saatin kadranında korku
You don't hear the fear on the clock face of the ticking clock
Ben bilendim seni bilmem bırak bizi!
I am broken, I don't know you, leave us!
Yıldız tozlarından şiirim var benim bırak bizi!
I have poetry from star dust, leave us!
Nabzım atonal gözüm var fersizim
My pulse is atonal, my eyes are dim, I am listless
Mızrapsızım sen yoksan ay karası ben düzensizim
I am without a verse, I am the darkness of the moon if you are not here, I am disorganized
Benim üç ağır kurşunum var belalı
I have three heavy bullets, troublesome
Ve çıkınımda bir çirkin fikrim var, vebalı
And I have a nasty idea in my exit, ominous
Biz sımsıkı ölümün içini gezerdik
We walked through the inside of death tightly
Dışarıdan bakanlar ne derlerse desinler desinler!
Whatever those who look from the outside say, let them say!
Bölüm 3: Cinayet
Part 3: Murder
Çekti vurdu, zavallı kızcağız düştü yere boylu boyunca
He shot, the poor girl fell to the ground
Tek kurşun! tek kurşun da borsalino şapkalıya, yerde iki seksen!
One bullet! one bullet to the man in the Borsalino hat, two eighty on the ground!
Yerde puro yerde sermaye yerde iki noksan
Cigars on the ground, capital on the ground, two short
Iki kayıp şarkı kalan tek belalı kurşun
Two lost songs, only one troublesome bullet left
Iki kayıp gövde kaldı tek belalı kurşun
Two lost bodies, only one troublesome bullet left
Onu da tuttu sıktı kendi kafasına...
He grabbed it, pressed it to his own head...
Fakat her nasılsa kaldı yine hayatta
But somehow he still survived
Kaldı komada aylarca
He stayed in a coma for months
Yattı mahpus damında tam yirmi beş sene
He lay in a prison cell for twenty-five years
Bir genel afla sonra çıktı bir gün işte.!
One day he came out with a general amnesty!
Karşısında görüp de beni
Seeing me in front of him
Yine yakasında anlaşılmaz bir çiçek
Again an incomprehensible flower on his collar
Gülümsedik göz göze gelir gelmez
We smiled as soon as our eyes met
Doğru nihavent meyhanesine
Straight to the Nihavent tavern
Olanı biteni o gün bana anlattı
He told me what happened that day
Sabaha yakın ve en sonuncusuna şöyle başlamıştı:
He started the last one near dawn like this:
Bölüm 4: ′les fleurs du mal′
Part 4: 'les fleurs du mal'
Ağzım bir küfür! kendini kesecek
My mouth is a curse! it will cut itself
Dilimde bir süslü fiyonk onun hakkından gelecektim
A fancy bow on my tongue will deal with it
O mahut yaz yeni bir rıhtım çıktılardı kıyıdan
That fateful summer, a new pier, they came ashore
Herkes kendinden verdi ben küpeştesi oldum
Everyone gave of themselves, I became the railing
Uyudun mu?
Are you asleep?
Yak bir tane daha yak yak
Light another one, light it, light it
Doldursana kardeşim sen de!
Fill it up, brother, you too!
Velhasılıkelam birader
In short, brother
Deniz çatladı, aşk çatladı
The sea cracked, love cracked
çatılarda damar damar
On the roofs, vein by vein
Yaz bir bakarsın çiçekleriyle geldi, bahar bir çıktı
Summer came with its flowers, spring came out
Ben bu teknede bir ıskarmoz oldum, bir pupası karayel vurdu
I became a cutter in this boat, a black wind hit its pupa
Onu gördüm farbalalı başında tafta kurdele
I saw her, taffeta ribbon on her head with a turban
Bir kaleskadan indi bir kontrdans
She came down from a railing, a contradance
Borsalino şapka...
Borsalino hat...
Bir adam...
A man...
Sonra kardeşim...
Then brother...
3 belalı kurşun...
3 troublesome bullets...






Attention! N'hésitez pas à laisser des commentaires.