Saian - Yerdeniz - traduction des paroles en anglais

Paroles et traduction Saian - Yerdeniz




Yerdeniz
The Earthsea
Artık azılı yağmur sabahında
Now in the morning of a furious rain
Çekip gitmenin türküsü
The ballad of leaving
Gitmenin dağlarda kar gibi tutkusu
The passion of leaving, as snow in the mountains
Hem yollar boyunca uzanan öykü
Both the story that stretches along the roads
Hem de senden alacağım var benim Yerdeniz kör kütük örgü
And what I will take from you, oh Earthsea, raised as a blind wall
Seni terk etmek kanımda koşan gebe kısrak
Leaving you is a pregnant mare running through my blood
Boynumda elleri Dünya'nın ses telimde mızrap
With the Earth's hands on my neck and a plectrum on my vocal cords
Artık anlamım yok Yerdeniz sokaklardan geçmeyecekse gemilerin
Now I have no meaning, oh Earthsea, if ships are not going to pass through the streets
Tren yüzmeyecekse okyanuslarında
If trains are not going to swim in your oceans
Git hiç bakma öyle yüzüme Yerdeniz
Go, don't look at my face like that, Earthsea
Kalmam boranlar altında tek bi' damla yağmur için
I won't stay under blizzards, for a single drop of rain
Artık nehir yollarından dönmek sebepleri
Now, the reasons to turn around from the river roads
Oturdum bi' şarkı yazdım sana, bilmek için ölmek nedir?
I sat and wrote a song to thee, to know: What is it to die?
İşte senden vazgeçmek Yerdeniz
Here is to give up on you, oh Earthsea
Sen bilirsin çiçek nasıl açar hem de nasıl değer bilir
You know how a flower blooms, and how it values
Artık ölü bi' şair tanımı biliyo'sun
Now you know the definition of a dead poet
Vurulan benim Yerdeniz
I am the one who was shot, oh Earthsea
Sen boşuna ölüyo'sun
You are dying for nothing
Ben artık bambaşka bi' yıldızdayım Yerdeniz
Now I am in a completely different star, oh Earthsea
Senin ala şafakların yordu beni, yordu beni
Your crimson dawns wore me out, wore me out
Senin bir yanında bahar var, bir yanında kıyam
You have spring on one side, and an uprising on the other
Sahiplerin eşgalimi sordu benim, sordu benim
Your owners asked for my description, mine, mine
Ben artık bambaşka bi' yıldızdayım Yerdeniz
Now I am in a completely different star, oh Earthsea
Senin ala şafakların yordu beni, yordu beni
Your crimson dawns wore me out, wore me out
Senin bir yanında bahar var, bir yanında kıyam
You have spring on one side, and an uprising on the other
Sahiplerin eşgalimi sordu benim, sordu benim
Your owners asked for my description, mine, mine
Isınmış tüfek gibiydi, şişmişti bileklerim
I was like a heated rifle, my wrists swollen
Yazmasaydım çıldırmıştım, sırtımda ölü tırnaklar
I would've gone mad if I hadn't written, with dead fingernails on my back
Ekim düştü meydanlarda canım kaldı
October fell on the squares, my life remained
Parça parça ölüm kaldı tıpkı saçılmış çiçek tozuydular
Death remained in pieces, like scattered flower pollen
Ben bu gece bi' gemici kahvesinde demlendim Yerdeniz
Tonight I was brewed in a sailor's cafe, oh Earthsea
Ay yanıkları kaldı bana yaşamanın hatırası
Moon burns remained on me, a memory of living
İrin, kan ve kemikten beslenen sensin
You are the one who feeds on pus, blood and bone
Benim dudaklarımda dağ şarkıları göğsümde çapraz var
I have mountain songs on my lips, and a cross on my chest
Kanda yüzen teknesin, rüzgârında ağu
You are a boat floating in blood, with a wind of poison
Ölüm gözlü bir masal yaz bana; gün batı, gece doğu
Write me a fairy tale with eyes of death; sunset, night rise
Senin tarçın dudaklarına kalmadım ki yolcuyum
I have not stayed on your cinnamon lips, since I am a traveler
Başka yıldızdayım, kendi mıntıkamda kolcuyum
I am in another star, an executioner in my own jurisdiction
Yoksa ölü doğdun sen Yerdeniz?
Or were you born dead, oh Earthsea?
Salt yaralardan bir ceset gibi çatladı sırtındaki kabuk
The shell on your back cracked like a corpse full of wounds
Oysa gideceği yolu bilirmiş tabut
Yet a coffin knows the path it is to take
Anlat, nasıl vazgeçer yaşamak kendinden böyle çabuk?
Tell me, how does living give up on itself so quickly?
Ben artık bambaşka bi' yıldızdayım Yerdeniz
Now I am in a completely different star, oh Earthsea
Senin ala şafakların yordu beni, yordu beni
Your crimson dawns wore me out, wore me out
Senin bir yanında bahar var, bir yanında kıyam
You have spring on one side, and an uprising on the other
Sahiplerin eşgalimi sordu benim, sordu benim
Your owners asked for my description, mine, mine
Ben artık bambaşka bi' yıldızdayım Yerdeniz
Now I am in a completely different star, oh Earthsea
Senin ala şafakların yordu beni, yordu beni
Your crimson dawns wore me out, wore me out
Senin bir yanında bahar var, bir yanında kıyam
You have spring on one side, and an uprising on the other
Sahiplerin eşgalimi sordu benim, sordu benim
Your owners asked for my description, mine, mine






Attention! N'hésitez pas à laisser des commentaires.