Sehabe - Psikopat Bir Psikolog - traduction des paroles en anglais

Paroles et traduction Sehabe - Psikopat Bir Psikolog




Psikopat Bir Psikolog
Psychopathic Psychologist
Gülüp geçerdim belki, yaşım akmasaydı
I might have laughed it off, if the years hadn't flowed by
İçim iplemezdi, böyle koymasaydı
My heart wouldn't care, if it hadn't felt this way
Kitap satardı belki, TV olmasaydı
I might have sold books, if TV didn't exist
Beyaz yaşardı belki, siyah vurmasaydı
I might have lived in white, if black hadn't struck
Zaman dururdu belki, dünya dönmeseydi
Time might have stopped, if the world didn't spin
Yalan hoş gelirdi, gerçek bilmeseydim
Lies would be sweet, if I hadn't known the truth
Gönül susardı belki, gözüm görmeseydi
My soul would be silent, if my eyes hadn't seen
Dünüm yaşardı belki, yarın ölmeseydi
My yesterday might have lived, if tomorrow hadn't died
ÖSS denilen seçmecelik karpuz
The selection process called ÖSS, like a watermelon
Bir yılımı harap etti, helal olsun
Destroyed a year of my life, bless it
Deneme, test, ders falan filan ertesi yıl;
Trials, tests, lessons and so on, the following year;
Matematiği fulledim (eee noldu?)
I aced mathematics (so what?)
Elime geçen sadece on beş saat Mersin yolu
All I got was a fifteen-hour road to Mersin
Psikolojiyi kazandım psikolojim bozuldu
I got into psychology, my psychology got messed up
Metelik kurşun attı bana, kötü vuruldum
A worthless bullet hit me, I was badly shot
Kuru fasulye yiye yiye içim dışım kurudu
Eating dry beans, I dried up inside and out
Ulan o kadar çalış, çabala yine (gene) harap ol
Damn, you work so hard, strive, and still end up ruined
Neyse şükür halime, en azından karnım tok
Well, thank goodness, at least my stomach is full
Desem de çaktırma, azcık içim sızlıyo'
Even though, don't let it show, my heart aches a little
Abdullah seni arıycam, kontörüm yok
Abdullah, I'll call you, I'm out of minutes
Sinir, stres metres oldu harbiden bunaldım
Nerves, stress became meters, I'm truly overwhelmed
Beş yüz binlik bu kentte tek başıma kalmışım
In this city of five hundred thousand, I'm all alone
Gerçi bana koymaz, ben her türlü yalnızım
Actually, it doesn't affect me, I'm always alone anyway
Gökyüzüne bak bi', anla; güneşten farksızım
Look at the sky, understand; I'm no different from the sun
Atar tutar burda herkes ayrı sallıyo'
Everyone here throws attitude, swinging separately
Yurt ortamı çok haşin ama beni sarmıyo'
The dorm environment is harsh, but it doesn't faze me
Oda arkadaşlarım sanattan çok anlıyo'
My roommates understand art very well
Disko barda karı kızla göt sallıyo'
Shaking their asses with girls at the disco bar
Gülüp geçerdim belki, yaşım akmasaydı
I might have laughed it off, if the years hadn't flowed by
İçim iplemezdi, böyle koymasaydı
My heart wouldn't care, if it hadn't felt this way
Kitap satardı belki, TV olmasaydı
I might have sold books, if TV didn't exist
Beyaz yaşardı belki, siyah vurmasaydı
I might have lived in white, if black hadn't struck
Zaman dururdu belki, dünya dönmeseydi
Time might have stopped, if the world didn't spin
Yalan hoş gelirdi, gerçek bilmeseydim
Lies would be sweet, if I hadn't known the truth
Gönül susardı belki, gözüm görmeseydi
My soul would be silent, if my eyes hadn't seen
Dünüm yaşardı belki, yarın ölmeseydi
My yesterday might have lived, if tomorrow hadn't died
Sokak desen her an barut, davar adam neden bulur
The streets are like gunpowder, the fool finds a reason
Kaşın gözün sebep odur, Polat gibi çeker vurur
Your eyebrows and eyes are the cause, he pulls and shoots like Polat
Ölüm gelir zaman durur, yaşama saygı kalmamış
Death comes, time stops, respect for life is gone
Burası kendini gangsta modalığına fazla kaptırmış
This place has gotten too caught up in the gangsta mode
Saklan, saklan, saklan, kafanı ey, kafanı ey, kafanı
Hide, hide, hide, your head, hey, your head, hey, your head
Karıyı vurdular
They shot the woman
N'oluyor ya? Dağ başı bura?
What's happening? Is this a mountain top?
İti ben andım, çomağı sen hazırla
I brought the dog, you prepare the stick
Üniversiteyi dağ başına yamarlar fakat;
They'd screw the university on a mountain top, but;
Denize sıfır dikilir on katlı binalar
Ten-story buildings are built right by the sea
Bu düzeni yapanlar herhalde fazla gavat
Those who made this system are probably quite the assholes
Fareden bir kaptan olmaz, dümeni bana bırak
A captain can't be made from a mouse, leave the helm to me
Neyse salla geçen basket damarım kudurdu
Anyway, forget it, my basketball vein went crazy
Gittim Fen-Fak. seçmelerine ve havada kaptılar
I went to the Fen-Fak. tryouts and they snatched me up
Bu sene şampiyonmuşuz adamlar hırslı lan
We're champions this year, the guys are ambitious, man
Antrenmana gittiğim yok, takımdan atılcam
I don't go to practice, I'm going to get kicked off the team
Müzik zamanımı alıyor; evet, en önde o gelir
Music takes up my time; yes, it comes first
Bu şehir artı katar diye içimden geçirmiştim
I thought this city would add value
Misal "Saian'la Patron'u görürüm" dediydim
For example, I said, "I'll see Saian and Patron"
Onları da göremedim anasını satıyım
I couldn't even see them, damn it
Gülüp geçerdim belki, yaşım akmasaydı
I might have laughed it off, if the years hadn't flowed by
İçim iplemezdi, böyle koymasaydı
My heart wouldn't care, if it hadn't felt this way
Kitap satardı belki, TV olmasaydı
I might have sold books, if TV didn't exist
Beyaz yaşardı belki, siyah vurmasaydı
I might have lived in white, if black hadn't struck
Zaman dururdu belki, dünya dönmeseydi
Time might have stopped, if the world didn't spin
Yalan hoş gelirdi, gerçek bilmeseydim
Lies would be sweet, if I hadn't known the truth
Gönül susardı belki, gözüm görmeseydi
My soul would be silent, if my eyes hadn't seen
Dünüm yaşardı belki, yarın ölmeseydi
My yesterday might have lived, if tomorrow hadn't died





Writer(s): Barış çetin


Attention! N'hésitez pas à laisser des commentaires.