Paroles et traduction Selda Bağcan - Bir Hazin Hürriyet
Добавлять перевод могут только зарегистрированные пользователи.
Bir Hazin Hürriyet
A Miserable Liberty
Satarsın
gözlerinin
dikkatini
You
sell
the
attention
of
your
eyes,
Ellerinin
nurunu
the
light
of
your
hands,
Bir
lokma
bile
tatmadan
yoğurursun
You
knead
the
dough
of
all
your
blessings
Bütün
nimetlerin
hamurunu
without
even
tasting
a
bite.
Büyük
hürriyetinle
çalışırsın
el
kapısında
With
your
great
liberty,
you
toil
at
the
door,
Ananı
ağlatanı
Karun
etmek
hürriyetiyle
With
the
liberty
of
making
your
mother
cry,
Hürsün,
hürsün,
hürsün
You
are
free,
free,
free,
Sen,
doğar
doğmaz
dikilirler
tepene
From
the
moment
you
are
born,
they
stand
over
you
İşler
ömrün
boyunca
durup
dinlenmeden
yalan
değirmenleri
Working
the
mill
of
lies
ceaselessly
throughout
your
life,
Büyük
hürriyetinle
parmağı
şakağında
düşünürsün
With
your
great
liberty,
you
sit
with
your
finger
to
your
temple
Vicdan
hürriyetiyle
With
the
liberty
of
conscience,
Hürsün,
hürsün,
hürsün
You
are
free,
free,
free,
Başın
enseden
kesik
gibi
düşük
Your
head
is
bent
as
if
it
were
cut
from
your
neck
Kolların
iki
yanda
upuzun
Your
arms
are
long
and
outstretched,
Büyük
hürriyetinle
dolaşıp
durursun
With
your
great
liberty,
you
wander
İşsiz
kalmak
hürriyetiyle
With
the
liberty
of
being
unemployed,
Hürsün,
hürsün,
hürsün
You
are
free,
free,
free,
En
yakın
insanınmış
gibi
verirsin
memleketini
You
give
away
your
country
as
if
it
were
your
closest
kin,
Günün
birinde
mesela
Amerika'ya
ciro
ederler
onu
Like
they
might
sell
it
to
America
one
day,
Yine
de
büyük
hürriyetinle
beraber
Yet
together
with
your
great
liberty
Hava
üssü
olmak
hürriyetiyle
hürsün
With
the
liberty
of
being
an
airbase,
you
are
free.
Yapışır
yakana
kopası
elleri
Wall
Street'in
The
grasping
hands
of
Wall
Street
cling
to
your
collar
Günün
birinde
diyelim
ki
Kore'ye
gönderilebilirsin
One
day,
you
might
be
sent
to
Korea,
Büyük
hürriyetinle
bir
çukuru
doldurabilirsin
With
your
great
liberty,
you
could
fill
a
hole,
Meçhul
asker
olmak
hürriyetiyle
With
the
liberty
of
being
an
unknown
soldier,
Hürsün,
hürsün,
hürsün
You
are
free,
free,
free,
"Bir
alet,
bir
sayı,
bir
vesile
gibi
değil
"Not
as
a
tool,
not
as
a
number,
not
as
a
means,
İnsan
gibi
yaşamalıyız",
dersin
but
as
a
human,"
you
say,
Büyük
hürriyetinle
basarlar
kelepçeyi
With
your
great
liberty,
they
put
handcuffs
on
you,
Yakalanmak,
hapse
girmek,
hatta
asılmak
With
the
liberty
of
being
apprehended,
imprisoned,
and
even
hung,
Hürriyetiyle
You
are
free,
Hürsün,
hürsün,
hürsün
You
are
free,
free,
free,
Ne
demir
ne
tahta
ne
tül
perde
var
hayatında
There
is
no
iron,
no
wood,
no
lace
curtain
in
your
life,
Hürriyeti
seçmene
lüzum
yok
You
don't
have
to
choose
liberty
Hürsün,
hürsün,
hürsün,
hürsün,
hürsün
You
are
free,
free,
free,
free,
free.
Bu
hürriyet
hazin
şey
yıldızların
altında
This
liberty
is
a
miserable
thing
under
the
stars
Évaluez la traduction
Seuls les utilisateurs enregistrés peuvent évaluer les traductions.
Writer(s): Havva Selda Bagcan, Nazim Hikmet
Attention! N'hésitez pas à laisser des commentaires.