Selda Bağcan feat. Ahmet Kaya - Koçero - traduction des paroles en anglais

Paroles et traduction Selda Bağcan feat. Ahmet Kaya - Koçero




Koçero
Koçero
Kocunmayın güzel beyler, hanımlar
Don't get angry, my good gentlemen and ladies
Alınıp incinmeyin
Don't take offense and be hurt,
Silah silah çatmayın o güzel kaşlarınızı,
Don't frown those beautiful eyebrows of yours,
İmdatlara saldırmayın
Don't rush to help,
Basmayın düğmelere, yüreklerı hoplatmayın,
Don't press the buttons, don't make hearts skip a beat,
Güzel beyler hanınmlar.
Good gentlemen and ladies.
Zor ve çetin bir ağıttır koçero
Koçero is a difficult and demanding lament
Bir gelin ağlar ona ben ağlayamam
A bride cries for him, I can't cry
Bıyıkları çengel çengel bir kardaş,
A brother with a hooked mustache,
Ağlar ona ben ağlayamam
Cries for him, I can't cry
Acılı bir bacı ağlar, bağrı yanık bir ana, ben ağlayamam
A grieving sister cries, a mother with a burning heart, I can't cry
Bir elinde kanlı mendil, bir elinde kara mavzer
A bloody handkerchief in one hand, a black Mauser in the other
Kimse bilmez nerde, nasıl, taptaze bir, sımsıcak bir, gencecik bır ölüdür o
Nobody knows where, how, a brand new, warm, young dead person he is
Bir selamdır sımsacık
A warm greeting
Varamamış dostuna, varamamış koçero
That didn't reach his friend, didn't reach Koçero
Koçero bir dağ çekirgesinin gecede irkilmesidir
Koçero is the startle of a mountain cricket in the night
Bir kurdun kaçmasıdır kendi karaltısından
It is the escape of a wolf from its own darkness
Yamaçtan bir taşın yuvarlanması
The rolling of a stone from the hill
Bir pınarın durup durup akması
The sudden flow of a spring
Bir çift gözün karanlığa bakması
The gaze of a pair of eyes into the darkness
Şimşeklerin uzak uzak çakmasıdır dağlarda
It is the lightning striking far away in the mountains
Bir mavzerin yanlışlıkla patlamasıdır
It is the accidental firing of a Mauser
Bir geyiktir koçero
Koçero is a deer
Sekerken taştan taşa kırılmış bilekleri
Its wrists are broken while jumping from rock to rock
Suçsuz bir geyik
An innocent deer
Avcılar yakalarsa mezedir eti
If the hunters catch it, its meat is a snack
Köpekler kovalarsa diş kirasıdır
If dogs chase it, it's a tooth-sharpening exercise
Bir okul piyesidir koçero
Koçero is a school play
Açış konuşmalıdır ve halaylı türkülüdür
It is an opening speech and a halay song
Müsamere derler adına oralarda
They call it a recital over there
Kaymakamlı savcılı ve çavuşludur
It has the district governor, the prosecutor and the gendarmerie
Biletlidir ve yoksullar yararınadır
It has tickets and it is for the benefit of the poor
Kocunmayın güzel beyler, hanımlar
Don't get angry, my good gentlemen and ladies
Alınıp incinmeyin
Don't take offense and be hurt,
Koçero bir oyundur yazılır yazılır bitmez
Koçero is a game that is written and written but never ends
Koçero bir oyundur oynanır oynanır bitmez
Koçero is a game that is played and played but never ends
Vurur onu Candarma, Vurur onu Candarma, durmadan vurur ama bitmez
The Gendarmerie shoots him, the Gendarmerie shoots him, it shoots him incessantly but it never ends
O hep öyle durur orda
He always stays there like that
Bıyıkları kartallı da
With his mustaches like an eagle
Göğsü çapraz fişeklikli gözleri 5 yaşında
His chest crisscrossed with bandoliers, his eyes 5 years old
Bir elinde kanlı mendil, bir elinde kara mavzer
A bloody handkerchief in one hand, a black Mauser in the other
Pır pır eder bir güvercin namlusunun ucunda
It chirps like a dove at the tip of its beak
O hep öyle durur orda taş ardında rüzgarda
He always stays there like that, behind the stone, in the wind
Muhtara sorarsanız
If you ask the Mukhtar
Bizim serseri veli
Our vagabond Veli
Marabaya sorarsanız
If you ask the Maraba
İşini bilmemiş deli
A madman who didn't know his job
Köylüye sorarsanız
If you ask the villager
Ekmeksiz garibin teki
A poor fellow without bread
Çocuklara sorarsanız
If you ask the children
Yüce dağlar aslanı
The lion of the high mountains
Kimsesize sorarsanız
If you ask nobody
Hükümet bilir onu
The government knows him
Candarmaya sorarsanız
If you ask the Gendarmerie
Devletin dağlarda silah çatması
The state's armed conflict in the mountains
Vurguncuya sorarsanız
If you ask the extortionist
Yolkesici yağmacı
Highwayman, looter
Soyguncuya sorarsanız
If you ask the robber
Devletin acizliği
The state's impotence
Sağcıya sorarsanız
If you ask the right-winger
Siktir et pezevengi
Screw that pimp
Solcuya sorarsanız
If you ask the left-winger
"Ferman padişahın dağlar bizimdir"
"The decree belongs to the Sultan, the mountains are ours"
Erzurum'da kol başıdır
He's the ringleader in Erzurum
Erzincan'da deli daylak
A crazy coward in Erzincan
Pir sultan yoldaşıdır sivas'ta
A comrade of Pir Sultan in Sivas
Bir "kılıcı kanlı" Van'da
A "bloody sword" in Van
Mardin'de bir Gözükanlı kaçakçı
A Gözükanlı smuggler in Mardin
Kocunmayın güzel beyler, hanımlar
Don't get angry, my good gentlemen and ladies
Alınıp incinmeyin
Don't take offense and be hurt,
Patron gazetelerinde yüksek bir tirajdır koçero
Koçero is a high circulation in the boss's newspapers
Hükümet programında bir nakliyekün.
A relocation in the government program.
Kapitalist dış basında Nobellik roman
A Nobel-worthy novel in the capitalist foreign press
Politik sürtüşmelerde bir yılan hikayesi
A snake story in political clashes
Diplomata sorarsanız
If you ask the diplomat
Turistik bir serüven
A tourist adventure
Kaymakama sorarsanız
If you ask the district governor
"Ahval-i adiye"den
From "Ahval-i adiye"
Sosyeteye sorarsanız
If you ask high society
Eğlenceli bir briç
An entertaining bridge game
Bezirgan filimciye
To the merchant filmmaker
Gişelik bir senaryo
A marketable screenplay
Sorarsanız bürokrata
If you ask the bureaucrat
Atatürk'ün gardrobuna
Someone spat on Atatürk's wardrobe
Tükürmüş biri
Someone spat
Hümaniste sorarsanız
If you ask the humanist
Fransızca bilmeyen
Doesn't know French
Montenyi'den anlamıyan
Doesn't understand Montaigne
Mitologya tragedya
Mythology, tragedy
Hümanizma helenizma
Humanism, Hellenism
Hiçbirinden çakmayan
Doesn't understand any of it
Bir yörüktür koçero
Koçero is a nomad
Ne anlar rönesanstan
What does he know about the Renaissance
Ne anlar restorasyondan
What does he know about restoration
Bir bazlama, bir uçkur,
A flatbread, a whim,
Üç telli bir zımbırtıdır koçero
Koçero is a three-stringed contraption
Müfrezeler yürümüş dağ dağ ve dere dere
Detachments marched mountain by mountain and valley by valley
Kesmiş geçitleri korkunun silahları
The weapons of fear have cut off the passages
Bir tükenmez sermayedir koçero haksız yönetimlere
Koçero is an inexhaustible capital for unjust governments
Paralar girsin diyedir kalan tor kasalara
It's so that the money goes into the remaining safes
Toprak sömürülsün diyedir orta çağlarda
It's so that the land can be exploited in the Middle Ages
Işıksız kalsın diyedir bir koca ülke
It's so that a whole country remains without light
Karanlıkta boğazlaşsın diyedir güzel yüzlü insanlar
It's so that beautiful-faced people can be slaughtered in the dark
Fabrikalar işciyesin, para kussun diyedir
It's so that the factories work, so that money can be vomited
Kıyılar yağmalansın, ormanlar çiflikleşsin
It's so that the coasts can be plundered, the forests turned into farmlands
Bankalar yağ bağlasın, tekeller et bağlansın
It's so that the banks can bind fat, monopolies can bind meat
Holdingler palazlansın, ortaklıklar göbeklensin
It's so that holdings can flourish, partnerships can grow fat
Bu rüzgar böyle essin
It's so that this wind can blow like this
Bu değirmen böyle dönsün
It's so that this mill can turn like this
Bu çuvallar böyle dolsun diyedir
It's so that these sacks can be filled like this
Koçeronun dağlarda medetsiz yalnızlıgı
Koçero's helpless loneliness in the mountains
Kocunmayın güzel beyler, hanımlar
Don't get angry, my good gentlemen and ladies
Alınıp incinmeyın
Don't take offense and be hurt,
Yeni değil bu hikaye, bu oyun eski oyun
This story is not new, this game is an old game
Bır akşam birdenbire bir can çıkar dağlara
One evening, suddenly, a soul escapes to the mountains
Bin kardaş, bin bacı, bin ana,
A thousand brothers, a thousand sisters, a thousand mothers,
Bin kerpiç, bin harman, bin açlık,
A thousand bricks, a thousand threshing floors, a thousand hungers,
Bin yenge, bin emmi, bin dayı,
A thousand sisters-in-law, a thousand uncles, a thousand uncles,
Bin zulüm, bin acı ve bin karanlık,
A thousand oppressions, a thousand pains and a thousand darknesses,
Bır akşam birdenbire çıkar dağlara
One evening, suddenly, they escape to the mountains
Bıyıkları terlememiş bin çocuk
A thousand children whose mustaches haven't even sweated yet
Bin aşık, bin deli, bin mensup,
A thousand lovers, a thousand madmen, a thousand members,
Bin ekmeksiz, bin işsiz, bin suçsuz,
A thousand without bread, a thousand unemployed, a thousand innocent,
Kıl şalvar, kurtlu çarık,
Hairy trousers, wormy sandals,
Bir akşam birdenbire çıkar dağlara
One evening, suddenly, they escape to the mountains
Yalnayaklar, gömleksizler, dayanıksızlar,
Barefoot, shirtless, fragile,
Munzurlar, Cilolar, Palandökenler gelsinler
Let the Munzurs, the Cilolars, the Palandökens come
Tunceliler, Bıngöller,
The Tuncelis, the Bingöls,
Tuncelide mercanlar, Ağrı bereketleri
The corals of Tunceli, the blessings of Ağrı
Tahtalılar, Torslar ve Binboğalar
The Tahtalis, the Torss, and the Binboğas
Bir akşam birdenbire çıkar dağlara
One evening, suddenly, they escape to the mountains
Bir akşam birdenbire çıkar dağlara
One evening, suddenly, they escape to the mountains
Bir akşam birdenbire çıkar dağlara
One evening, suddenly, they escape to the mountains
Bir sürekli çıplaklıktır koçero,
Koçero is a continuous nakedness,
Bir sürekli açlıktır,
It is a continuous hunger,
Bir sürekli haksızlıktır koçero,
Koçero is a continuous injustice,
Bir sürekli itilmişlik,
A continuous being pushed aside,
Koçero bir vazgeçişdir,
Koçero is a giving up,
Koçero bir ilgisizlik,
Koçero is an indifference,
Bin yıllık bir yoldan gelir,
He comes from a thousand-year-old road,
Üstü başı kan içinde,
His clothes are covered in blood,
Upuzun bir eyvahtır,
It is a long alas,
Upuzun bir pişmanlık,
A long regret,
Bir ünlemdir koçero,
Koçero is an exclamation mark,
Sığmaz okul kitaplarına,
It doesn't fit into school books,
Erzurum Yaylasından, Erzincan Çukuruna,
From the Erzurum Plateau to the Erzincan Basin,
Ve Tecer Dağlarından, Harran cenderesine,
And from the Tecer Mountains to the Harran vise,
Bir uzun masaldır ki koçero,
Koçero is a long tale,
Dağların dağlara yaslandığı,
Where mountains lean against mountains,
Geçitlerin geçitlere küstüğü,
Where passages are angry at each other,
Koyaklarda anlatılır,
It is told in the glades,
Bıçak bıçak, kurşun kurşun ve türkü türkü anlatılır
It is told knife by knife, bullet by bullet, and song by song
Yatar türkülerde upuzun
He lies long in songs
Ağıtlarda fidan fidan koçero
In laments, Koçero is sapling by sapling
Kocunmayın güzel beyler, hanımlar
Don't get angry, my good gentlemen and ladies
Alınıp incinmeyin
Don't take offense and be hurt,
Koçero bir vatandır yaşanır boydan boya
Koçero is a homeland lived through and through
Koçero bir vatansızlık
Koçero is a statelessness
Bir dağlaşmış yalnızlıktır
A mountainous loneliness
Mavzerleşmiş bir haksızlık
A Mauserized injustice
Yanıtsız bir dilekçe.
An unanswered petition.





Writer(s): Hasan Huseyin Korkmazgil, Havva Selda Bagcan


Attention! N'hésitez pas à laisser des commentaires.