Paroles et traduction Şiirbaz - Koskoca Şehirler
Добавлять перевод могут только зарегистрированные пользователи.
Koskoca Şehirler
Vast Cities
Gözümü
Ankara′mda
açtım
saat
sabah
beşe
dogru
I
opened
my
eyes
in
Ankara
around
five
in
the
morning
Kulaklarıma
fısıldayan
babam
bikaç
hece
doldu
My
father
whispered
a
few
syllables
into
my
ears
Hafızama
o
gün
sefa
gözlerini
açmıştı
hayata
I
opened
my
eyes
to
life
that
day
Yuvasıydı
yarı
yıkık
bi
gecekondu.
My
shelter
was
a
dilapidated
shantytown.
Sonra
İstanbul
ilk
adımlarım
içimde
neşe
boldu
Then
Istanbul,
my
first
steps,
my
heart
filled
with
joy
İlk
oyun
ve
ilk
yaralar
acım
ne
ilk
ne
de
sondu.
My
first
games,
my
first
wounds,
my
pain
neither
the
first
nor
the
last.
Gece
korkup
açtığımda
radyonun
sesini
One
night,
scared,
I
turned
on
the
radio
Ruhuma
değen
ilk
adam,
babamdan
sonra
Neşet
oldu.
The
first
man
who
touched
my
soul
was
Neşet,
after
my
father.
Dede
korkut
hikayeleri
dinlemiştim
Bursamda
I
had
listened
to
Dede
Korkut
stories
in
Bursa
Bi
muhacır
mahallesinde
dört
yılım
kursam
da
Although
I
had
been
at
a
refugee
neighborhood
for
four
years
Büyük
hayaller
hiç
bi
zaman
olmamıştı
sorun
çünkü;
Big
dreams
had
never
been
a
problem
because:
Çizgi
filmlerde
düşmüyodun
havada
dursanda.
You
didn't
fall
in
mid-air
even
when
you
stood
still
in
cartoons.
Bakmazsan
aşşagıya
sonra
okul
oldu
musallat
If
you
don't
look
down,
school
becomes
a
torment
Teneffüs
zilini
çıkış
sanar
şiir
uslanmaz
You
mistake
the
break
bell
for
the
end
of
the
day,
poetry
won't
listen
Vursanda
sızlanmam
alıştıgımdan
You
won't
complain
even
when
you
get
hurt
Yalanla
beslemek
istediler
hepsi
ben
sürekli
kussam
da.
They
wanted
to
feed
me
with
lies,
I
always
threw
up.
Koskoca
şehirler,
bana
dar
geliyo
söyle
neyim
ben?
Vast
cities,
tell
me
why
do
they
feel
cramped
to
me?
Dünya
beni
zehirlerken
ben
donkişot
hayat
degirmen.
The
world
poisons
me,
while
I'm
Don
Quixote,
the
windmill
of
life.
Babam
gurbetinde,
biz
de
evde
savaşırdık
bahanemiz
My
father
in
another
country,
we
would
fight
at
home,
it
was
an
excuse
Yoktu
hayat
bütün
zübbe
çocuklarına
şahanedir.
Life
was
splendid
for
all
the
slum
kids.
Üçüncü
evimizden
taşınırken
farkettim
I
realized
we
had
moved
from
our
third
house
Hatırlayamamıştım
bu
şehirdeki
ilk
mahallemi.
I
couldn't
remember
my
first
neighborhood
in
this
city.
Hem
hafif
hem
agır
benim
ki
dilsiz
ve
sagır
benim
Mine
is
both
light
and
heavy,
it's
mute
and
deaf
O
ufacık
kalbim
ancak
dört
şehire
sıgar
benim.
Only
four
cities
fit
in
my
tiny
heart.
Ödevlerim
bittiginde
ilk
işimde
oynamaktı
anne
lütfen
When
my
homework
was
done,
my
first
priority
was
to
play,
mom
please
Pokemon
başlayınca
çagır
beni.
Call
me
when
Pokemon
starts.
Ve
Ankarama
dönerken
ilk
parçamla
And
on
my
way
back
to
Ankara
with
my
first
piece
Sabahladım
uykusuzumki
sırtımda
var
çanta
I
stayed
up
all
night,
I
had
a
backpack
on
Kalcam
bak
derslerden
kaygısı
yok
o
günlerde
My
back
didn't
ache
from
all
the
classes
Matematik
dört
işlemden
ibaretti
kavgamda
Math
was
just
four
operations.
Eksik
olmaz
sonra
bilmedigim
kavramlar
Then
strange
concepts
I
didn't
know
Hayatıma
engel
oldu
kimse
yokken
arkamda
Became
obstacles
in
life
Geldim
19
yaşına
o
yüzden
ayaga
kalk
ve
savaş
kardeşim
I
turned
19,
so
get
up
and
fight,
my
friend
Bursa,
İstanbul,
Ankara
ve
Çarşamba.
Bursa,
Istanbul,
Ankara,
and
Çarşamba.
Koskoca
şehirler,
bana
dar
geliyo
söyle
neyim
ben?
Vast
cities,
tell
me
why
do
they
feel
cramped
to
me?
Dünya
beni
zehirlerken
ben
donkişot
hayat
degirmen.
The
world
poisons
me,
while
I'm
Don
Quixote,
the
windmill
of
life.
Évaluez la traduction
Seuls les utilisateurs enregistrés peuvent évaluer les traductions.
Attention! N'hésitez pas à laisser des commentaires.