Paroles et traduction Taladro - Bağ Evi
Добавлять перевод могут только зарегистрированные пользователи.
Bugün
de
uyumak
haram.
Sleep
is
forbidden
again
today.
Kalbimi,
sen
diye
kandıramam.
I
can't
deceive
my
heart,
calling
it
you.
Yaşlandı
omuzlarım,
yükünü
dahi
kaldıramam.
My
shoulders
have
aged,
I
can't
even
bear
their
weight.
Bataklık
her
tarafım,
bomboş
ve
puslu
evim.
My
surroundings
are
a
swamp,
my
home
is
empty
and
foggy.
Yüreğim
taşımaz
artı
tek
bi
acına
katlanamam.
My
heart
can't
bear
any
more,
I
can't
endure
even
one
more
pain.
Üzülme
gözlerin
en
nazlı
perisi,
Don't
be
sad,
you,
the
most
delicate
fairy
of
eyes,
Odamdan
ırakken
sen
başka
evin
penceresi.
While
you're
away
from
my
room,
you're
the
window
of
another
house.
Susuz
bi
cenderesin.
You're
a
dry
creek.
O
masum
yol
neresi?
Where
is
that
innocent
path?
Gözlerimi
doldurana
bak,
Look
at
the
one
who
fills
my
eyes,
Yırtık
bi
pembe
resim.
A
torn
pink
picture.
Sen
yokken
tereddütsüz,
yıkıldı
sahte
durak.
Without
you,
the
false
stop
was
demolished,
without
hesitation.
İlkbaharın
hüznü,
gülen
yüzüne
hasret
bak
bu
sokak.
The
sadness
of
spring,
this
street
longs
to
see
your
smiling
face.
Kendini
kasvet
beni
de
mutlu
sandığın
an.
The
moment
you
thought
you
were
gloomy
and
I
was
happy.
Dedim
ki
ne
gülmesi?
I
said,
"What
laughter?"
O
gün,
o
dertle
salak.
That
day,
a
fool
with
that
sorrow.
Yıkılmış
hayallerle
saldılar
beni.
They
abandoned
me
with
shattered
dreams.
Kanla
döşenmiş
bi
denizdeyim.
I'm
in
a
sea
paved
with
blood.
Battı
bak
gemim.
Look,
my
ship
has
sunk.
Burası
sen
kadar
buz,
burada
korkular
serin,
This
place
is
as
cold
as
you,
fears
are
cool
here,
Hala
aşığının
bağ
evinden
yankılar
gelir.
Echoes
still
come
from
the
vineyard
house
of
your
lover.
Yirminin
ortasında
yaktılar
beni.
They
burned
me
in
the
midst
of
my
twenties.
Ömür
sahilinde
ekmeğim,
hadi
martılar
gelin.
(Hadi!)
My
bread
on
the
shore
of
life,
come
on,
seagulls!
(Come
on!)
Yıllanmış
dert
içinde
kesikler
derin,
Cuts
are
deep
within
aged
pain,
Hala,
kulağıma
bağ
evinden
yankılar
gelir.
(Laan!)
Still,
echoes
reach
my
ears
from
the
vineyard
house.
(Damn!)
Yirminin
ortasında
yaktılar
beni.
They
burned
me
in
the
midst
of
my
twenties.
Ömür
sahilinde
ekmeğim,
hadi
martılar
gelin.
(Hadi!)
My
bread
on
the
shore
of
life,
come
on,
seagulls!
(Come
on!)
Yıllanmış
dert
içinde
kesikler
derin,
Cuts
are
deep
within
aged
pain,
Hala,
kulağıma
bağ
evinden
yankılar
gelir.
(Laan!)
Still,
echoes
reach
my
ears
from
the
vineyard
house.
(Damn!)
Hırçınca
dans
eden
bi
dalga
gibisin
tripliyken.
You're
like
a
wave
dancing
fiercely
when
you're
sulking.
Telafi
yok,
eline
batarsa
ki
aşkta
diken.
There's
no
compensation
if
the
thorn
of
love
pricks
your
hand.
Bedenlerimiz
yakınken
bile
uzağız
senle.
Even
when
our
bodies
are
close,
we
are
far
apart.
Söyle,
o
halde
nasıl
gireyim,
kalbine
kilitliyken?
Tell
me,
how
can
I
enter
your
heart
when
it's
locked?
Sevgi
bana
lazım.
I
need
love.
Başka
tenler
sularsın.
You
water
other
bodies.
Sen
aşkı
bende
bulansın.
You
are
the
love
that
stirs
within
me.
Sen
yüzümü
soluk
kılansın.
You
are
the
one
who
makes
my
face
pale.
Oksijensiz
günüm,
sen
çektiğim
dumansın.
My
oxygen-deprived
day,
you
are
the
smoke
I
inhale.
Sen
başka
bedene
göreyken,
sen
bi
bana
karşı
duransın.
While
you
adapt
to
another
body,
you
are
the
one
who
stands
against
me.
O
anda
düşünüp
kalbin,
çılgınca
gerilmesi,
At
that
moment,
your
heart
pondering
and
wildly
tensing,
Ataklar
sıklaşıyor
bak,
o
halde
benimlesin.
Look,
the
attacks
are
getting
more
frequent,
then
you
are
with
me.
Sen
yokken
odamı
dağıtıp,
beynimin
delirmesi,
When
you're
away,
my
room
is
in
disarray,
my
brain
going
crazy,
Bir
kez
de
kaçma
gel
ki
yüreğim
artık
delinmesin.
Don't
run
away
this
time,
come
so
that
my
heart
doesn't
get
pierced
anymore.
Sırılsıklam
uyandım
lan
uykudan
yeni,
I
woke
up
soaking
wet
from
sleep
just
now,
Rüyamda
iterken
gene
düşünmeden
sırattan
beni.
In
my
dream,
you
were
pushing
me
off
the
Sirat
Bridge
again
without
hesitation.
Ne
zaman
yalnızlığa
meydan
okusam,
kuytu
tam
yeri.
Whenever
I
challenge
loneliness,
the
secluded
corner
is
the
perfect
spot.
Ama,
hala
bağ
evinden
yankılar
gelir.
But,
echoes
still
come
from
the
vineyard
house.
Yirminin
ortasında
yaktılar
beni.
They
burned
me
in
the
midst
of
my
twenties.
Ömür
sahilinde
ekmeğim,
hadi
martılar
gelin.
(Hadi!)
My
bread
on
the
shore
of
life,
come
on,
seagulls!
(Come
on!)
Yıllanmış
dert
içinde
kesikler
derin,
Cuts
are
deep
within
aged
pain,
Hala,
kulağıma
bağ
evinden
yankılar
gelir.
(Laan!)
Still,
echoes
reach
my
ears
from
the
vineyard
house.
(Damn!)
Yirminin
ortasında
yaktılar
beni.
They
burned
me
in
the
midst
of
my
twenties.
Ömür
sahilinde
ekmeğim,
hadi
martılar
gelin.
(Hadi!)
My
bread
on
the
shore
of
life,
come
on,
seagulls!
(Come
on!)
Yıllanmış
dert
içinde
kesikler
derin,
Cuts
are
deep
within
aged
pain,
Hala,
kulağıma
bağ
evinden
yankılar
gelir.
(Laan!)
Still,
echoes
reach
my
ears
from
the
vineyard
house.
(Damn!)
Évaluez la traduction
Seuls les utilisateurs enregistrés peuvent évaluer les traductions.
Writer(s): Taladro
Attention! N'hésitez pas à laisser des commentaires.