Volkan Konak - Kadınım - Doğum (Şiir) - traduction des paroles en anglais

Paroles et traduction Volkan Konak - Kadınım - Doğum (Şiir)




Kadınım - Doğum (Şiir)
My Woman - Birth (Poem)
Bana memleket, bana su, bana tat, bana uyku, bana rüzgar gibi gelen sevgilim
My love, who comes to me like my homeland, like water, like taste, like sleep, like the wind,
Gülüşünü kücük bir cocuktan alan, yastıkta başını bıraktıgı ize kurban oldugum,
Whose smile is borrowed from a small child, whose imprint on the pillow I sacrifice myself to,
Eser durusun hafızamda ve orda hiç bir sey yok senden önceme ve sana ait olmayan,
May it remain etched in my memory, where there was nothing before you, nothing that doesn't belong to you,
Son hayalım, ne güzel sey seni sevmek
My last dream, how beautiful it is to love you,
Elleri küçük sevgilim,
My love with small hands,
Ne güzel şey seni hatırlamak,
How beautiful it is to remember you,
Etimde soguk kara saplı bir bıcak gibi değil,
Not like a cold, black-handled knife in my flesh,
Hasret ateşiyle dövülmüş sımsıcak bir demir gibi,
But like a red-hot iron forged in the fire of longing,
Ne güzel şey düşünmek seni bunca kalabalıkta ve bunca yorgunluklarımın içinde,
How beautiful it is to think of you amidst this crowd and within all my weariness,
Son hasretim, sana olan hudutsuz sevdamı
My last longing, my boundless love for you,
Manalyo kokulu başını kollarımın arasına alıp,
I must take your head, smelling of magnolia, into my arms,
Senin o memleket gözlerine saatlerce bakmalıyım anlatabileyim,
And gaze into your eyes, the eyes of my homeland, for hours, to be able to explain,
Senın yanıbaşında ve sevkat o dolu gögsünde uyumalıyım,
I must sleep beside you, on your compassionate chest,
Çünkü ben senin her yanın çiçek acmış, yemişlerle dolu fidana benzeyen güzel yüzüne hasret yaşayamam,
Because I cannot live with the longing for your beautiful face, resembling a sapling blooming with flowers and laden with fruit,
Son sözüm, keşke bu gece gelincik ciceği takabilseydim, karadeniz bahcelerinden
My last word, I wish I could adorn you with a poppy flower tonight, from the Black Sea gardens,
En güzel bestelerimi yalnız sana söyleyebilseydim bu gece,
I wish I could sing my most beautiful compositions only for you tonight,
Mehtap uyanamadan gune merhaba diyebilseydim, okyanus kalbimde bir yelkenli gibi sarhoş olup sahillere vurabilseydim,
I wish I could greet the day before the moon awakens, and my heart, like a sailboat on the ocean, could become intoxicated and crash upon the shores,
Acmaya duran gülüm, işitiyor musun beni, ustamın deyimiyle, şu kaınat denen nesnenin içinde
My rose about to bloom, can you hear me? In the words of my master, within this entity called the universe,
En çok sevdiğim yürek, üzerine en cok titrediğim insan kalbi, senin gögsünün içine takılı olanıdır,
The heart I love most, the human heart I cherish most, is the one beating within your chest,
Anası bana bir oğlancık doğurdu,
She bore me a son,
Kaşsız, sarı bir oğlan,
A browless, blond boy,
Masmavi kundağında yatan,
Lying in his sky-blue swaddle,
Bir nurtopu, üç kilo ağırlığında,
A ball of light, weighing three kilos,
Benim oğlan dünyaya geldiği zaman
When my son came into the world,
Çocuklar doğdu kore'de,
Children were born in Korea,
Sarı ayçiçeğine benziyorlardı,
They resembled yellow sunflowers,
Makartır kesti onları
MacArthur cut them down,
Gittiler ana sütüne bile doymadan
They left without even being satiated with their mother's milk,
Benim oğlan dünyaya geldiği zaman
When my son came into the world,
Çocuklar doğdu yunan zindanlarında
Children were born in Greek dungeons,
Babaları kurşuna dizilmiş,
Their fathers executed by firing squad,
Bu dünyada birinci görülecek şey diye demir parmaklığı gördüler...
They saw iron bars as the first thing to be seen in this world...
Benim oğlan dünyaya geldiği zaman
When my son came into the world,
Çocuklar doğdu anadolu'mda,
Children were born in my Anatolia,
Mavi gözlü, kara gözlü, elâ gözlü bebeklerdi,
Blue-eyed, black-eyed, hazel-eyed babies,
Bitlendiler doğar doğmaz,
They became infested with lice as soon as they were born,
Kim bilir, kaçı sağ kalır mucize kabilinden,
Who knows how many will survive by some miracle,
Benim oğlan benim yaşıma bastığı zaman
When my son reaches my age,
Ben bu dünyada olmayacağım, evet
I won't be in this world, yes,
Ama harikulâde bir beşik olacak dünya
But the world will be a wondrous cradle,
Siyah, beyaz, sarı,
Black, white, yellow,
Bütün çocukları sallayan,
Rocking all children,
Mavi atlas döşekli bir beşik...
A cradle with a blue satin mattress...
Son hayalım, son hasretim, son sözüm, nartanem, yutkunuşum, uyanışlarımın en güzeli...
My last dream, my last longing, my last word, my nar tane, my swallow, the most beautiful of my awakenings...
Kadınım benım, kadınım, kadınım, kadınım benım ...
My woman, my woman, my woman, my woman...





Writer(s): Abdullah Cahit Berkay, Volkan Konak, Nazim Hikmet


Attention! N'hésitez pas à laisser des commentaires.