Yeis Sensura - Belki De Unutmuştur - traduction des paroles en anglais

Paroles et traduction Yeis Sensura - Belki De Unutmuştur




Belki De Unutmuştur
Perhaps She Has Forgotten
Bizler aynı şehrin biber gazını solumuştuk.
We breathed the same city's pepper spray.
Hayat müşterekti ve bizler aynı bakkalın müşterisiydik.
Life was shared, and we were customers of the same grocer.
Aynı yağmurlarda ıslanmıştık defalarca,
We were drenched in the same rains many times,
Aynı kaldırımda gezmişti defalarca cüssemiz.
Our bodies walked on the same sidewalk many times.
Aynı dilenciye selam verdik her sabah,
We greeted the same beggar every morning,
O kediler de kimsesizdi bizim gibi.
Those cats were as lonely as we were.
Bizler aynı çöp tenekesinden bile müzdariptik;
Even the same garbage can made us suffer;
Lakin uçurtmalar bizden ümitliydi her zaman.
But the kites always had hope for us.
En son ne zaman uçurttun uçurtma?
When was the last time you flew a kite?
En son ne zaman baktın gökyüzüne
When was the last time you looked at the sky?
En son ne zaman gülümsedin
When was the last time you smiled?
En son ne zaman besledin kedi
When was the last time you fed a cat?
En son ne zaman yazdırdın bakkala?
When was the last time you put something on the grocer's tab?
En son ne zaman sevincinden ağladın?
When was the last time you cried for joy?
Ne kadar bağırırsam bağırayım o benim duymaz sesimi.
No matter how loud I shout, she won't hear my voice.
Belki de unutmuştur gözlerimin kem rengini
Perhaps she has forgotten the amber color of my eyes.
Ne kadar aşık oluyorsan, ne kadar çok seviyorsan;
The more you fall in love, the more you love;
O kadar büyük üzüntüler geriye kalıyor.
The greater the sorrow that remains behind.
Eski direnişçilerden kimse kalmadı.
There are no more old revolutionaries left.
Sokağımıza biber gazı bile sıkmıyorlar artık.
They don't even spray pepper gas on our street anymore.
Sizin evin olduğu yer süpermarket yaptılar,
They built a supermarket where your house used to be,
Ve bakkal Osman mecburen iflas edip kapattı.
And the grocer Osman was forced to go bankrupt and close.
Artık dilenciler bile dürüst değil.
Even the beggars are no longer honest.
Çünkü yağmur yağınca toprak bile beton kokuyor.
Because when it rains, even the earth smells like concrete.
Sen olmadığından burda uçurtma uçuran kimse yok,
Since you're not here, there's no one to fly kites,
Ve tüm kediler gözüme gibi bakıyor.
And all the cats look at me with hungry eyes.
En son ne zaman uçurttun uçurtma?
When was the last time you flew a kite?
En son ne zaman baktın gökyüzüne
When was the last time you looked at the sky?
En son ne zaman gülümsedin
When was the last time you smiled?
En son ne zaman besledin kedi
When was the last time you fed a cat?
En son ne zaman yazdırdın bakkala?
When was the last time you put something on the grocer's tab?
En son ne zaman sevincinden ağladın?
When was the last time you cried for joy?
Ne kadar bağırırsam bağırayım o benim duymaz sesimi.
No matter how loud I shout, she won't hear my voice.
Belki de unutmuştur gözlerimin kem rengini
Perhaps she has forgotten the amber color of my eyes.
Ne kadar aşık oluyorsan, ne kadar çok seviyorsan;
The more you fall in love, the more you love;
O kadar büyük üzüntüler geriye kalıyor.
The greater the sorrow that remains behind.





Writer(s): mehmet çetin


Attention! N'hésitez pas à laisser des commentaires.