Yusuf Hayaloğlu - Bir Acayip Adam - traduction des paroles en anglais

Paroles et traduction Yusuf Hayaloğlu - Bir Acayip Adam




Bir Acayip Adam
A Strange Man
(Susar akşam oldu mu)
(He falls silent when evening comes)
(Suphi bir acayip adam)
(Suphi, a strange man)
(Kalbi sevda yoergunu)
(His heart, weary from love)
(Suphi bir acayip adam)
(Suphi, a strange man)
(Kimse bilmez nereli olduğunu)
(No one knows where he comes from)
(Suphi bir acayip adam)
(Suphi, a strange man)
(Susar akşam oldu mu)
(He falls silent when evening comes)
(Suphi bir acayip adam)
(Suphi, a strange man)
(Kalbi sevda yoergunu)
(His heart, weary from love)
(Suphi bir acayip adam)
(Suphi, a strange man)
(Kimse bilmez nereli olduğunu)
(No one knows where he comes from)
Fırtınadan arda kalmış bir teknede
In a boat salvaged from the storm
Tevekkül içinde
With resignation
Görkemli sakalı ve iğreti parkasıyla
With his majestic beard and borrowed parka
Gizlediği macerasıyla
With his hidden adventure
Bir acayip adam yaşardı
Lived a strange man
Akşamları susardı
He'd fall silent in the evenings
Ben konuşsam kızardı
If I spoke, he'd blush
Bi sürgün kasabasıydı
It was an exile town
Bir eski zamandı, hazirandı
An old time, it was June
Çocuktum evden kaçmıştım
I was a child, I had run away from home
Gelip ona sığınmıştım
I came and took refuge with him
Küçücük bir koydu, sığdı
It was a tiny cove, it fit
Burayı keşfeden belki de oydu
Perhaps he was the one who discovered this place
Uzaktan kasabanın ışıkları yanardı
The lights of the town would come on from afar
İçim anneyle dolardı, ağlardım
My heart would fill with my mother, I would cry
Suphi şöyle bir göz atardı
Suphi would glance over
Gizli bir cigara sarardı ağlardı
He'd roll a hidden cigarette and cry
Sonra barışırdık
Then we'd make peace
Ben flüt çalardım, cigara sönerdi ağlardık
I'd play the flute, the cigarette would go out, we'd cry
Nerden geldiğini bilmezdim
I didn't know where he came from
Kimsesizdi, belki kimliksizdi
He was alone, perhaps without an identity
Onun macerası onu ilgilendirirdi
His adventure was his own business
Kimseye ilişmezdi
He wouldn't bother anyone
Bi şeylere küfrederdi hep
He always cursed at something
Tedirgin bir balık gibi uyurdu
He slept like a restless fish
Bazan kaybolurdu arardım
Sometimes he'd disappear, I'd search for him
Yağmurun altında dururdu
He'd stand in the rain
Bir kalın kitabı vardı, cebinde olurdu, hergün okurdu
He had a thick book, it would be in his pocket, he'd read it every day
Ben bi şey anlamazdım
I didn't understand anything
Kapağını seyreder duymazdım
I'd watch the cover and not listen
Sakallı bir resimdi, kimdi, ne kadar mütebessimdi
It was a bearded picture, who was it, how smiling he was
Sordum bir gün Suphi'ye
I asked Suphi one day
Söylediklerini niye anlamıyorum diye
Why I don't understand what he says
Bildiklerini dedi yüzleştir hayatla
He said, confront what you know with life
Ve sınamaktan korkma
And don't be afraid to test it
Doğru ile yanlışı ancak o zaman ayırabilirsin
Only then can you tell right from wrong
Ve onu anlayabilirsin
And you can understand him
Sonra gülerdi
Then he'd laugh
Günlerim yüzlerce ayrıntıyı merak etmekle geçerdi
My days would be spent wondering about hundreds of details
Sonra yine akşam olurdu
Then it would be evening again
Suphi susardı
Suphi would fall silent
Ben konuşsam kızardı
If I spoke, he'd blush
Tekneye martılar konardı
Seagulls would land on the boat
Yüreğim Suphi'ye yanardı, ağlardım
My heart would ache for Suphi, I'd cry
Suphi denize tükürürdü
Suphi would spit into the sea
Gökyüzünü tarardı, ağlardı
He'd scan the sky, he'd cry
Sonra barışırdık
Then we'd make peace
Ben flüt çalardım
I'd play the flute
Yıldız kayardı, ağlardık
A star would fall, we'd cry
Bir sahil kasabasıydı, bir eski zamandı, hazirandı
It was a coastal town, an old time, it was June
Çocuktum, evden kaçmıştım, gelip ona sığınmıştım
I was a child, I had run away from home, I came and took refuge with him
Bir gün bi aksilik oldu
One day, something went wrong
Annem beni buldu
My mother found me
Suphi kaçıp kayboldu
Suphi ran away and disappeared
Kasaba çalkalandı, olay oldu
The town was shaken, it became an incident
Ben sustum, kanım dondu
I fell silent, my blood ran cold
Polisler onu bulduğunda tekti
When the police found him, he was alone
Felaketti
It was a disaster
Herkes meydanda birikti
Everyone gathered in the square
Karakoldan içeri girerken sanki mağrur bir tüfekti
As he entered the police station, he was like a proud rifle
Ansızın dönüp bana baktı
He suddenly turned and looked at me
Anladın dedi
Do you understand? he said
Anladım dedim anladım
I understand, I said, I understand
Ve o günden sonra hiç bir zaman hiç bir yerde
And from that day on, never again, anywhere
Hiç ağlamadım
I never cried





Writer(s): Ahmet Kaya, Yusuf Hayaloglu


Attention! N'hésitez pas à laisser des commentaires.