Paroles et traduction Sagopa Kajmer feat. Kolera - Merhametine Dön
Добавлять перевод могут только зарегистрированные пользователи.
Merhametine Dön
Turn to Your Mercy
Insta:yiit667
Insta:yiit667
Herkes
uyudu
yine
içtimada
düşünce
Everyone's
asleep
again,
lost
in
thought
in
the
meeting
Bazen
tercih
etmen
gerekir
bilmemeyi
bilmeye
Sometimes
you
have
to
choose
not
to
know,
not
to
know
El
değmemiş
hayallerimin
ortasında
duran
Standing
in
the
midst
of
my
untouched
dreams
Bir
kara
sevda
camına
taş
fırlatsam
uyansa
If
I
threw
a
stone
at
the
window
of
a
dark
love,
would
it
wake
up
Cesaretimi
topladım,
konuşacaktım
I
gathered
my
courage,
I
was
going
to
speak
Sen
gelince
sular
altında
kaldı
anlatacaklarım
When
you
came,
everything
I
had
to
say
was
drowned
Gözlerimin
sığıcağı
kadar
aralık
kapım
My
door
is
ajar,
just
enough
for
my
eyes
to
hide
Ellerin
gül
kokardı,
sen
diken
satardın
Your
hands
smelled
of
roses,
but
you
sold
thorns
Hayır,
ağlamıyorum;
üstümden
yağmur
bulutu
geçti
No,
I'm
not
crying;
a
raincloud
passed
over
me
Hayır,
ağlamıyorum;
gözüme
biraz
sen
kaçtı
No,
I'm
not
crying;
a
little
of
you
got
in
my
eye
Çok
tedirginim
çünkü
çok
soğuksun
yahu
I'm
so
nervous
because
you're
so
cold,
you
know
Yine
ormanın
içine
doğru
kaçtı
ürkek
bir
ahu
Another
timid
fawn
ran
into
the
forest
Gülümsemene
hasretim,
bağlanmış
basiretim
I
yearn
for
your
smile,
my
sight
is
bound
Hem
de
kapalıymış
kısmetim,
boşuna
beklemişim
And
my
fate
was
closed,
I
waited
in
vain
Bir
sokak
köpeği
buldum
ona
sarıldım,
ağladım,
ağladım
I
found
a
stray
dog,
I
hugged
it,
I
cried,
I
cried
Aklımı
avla,
bir
gafil
kuş
gibi
mermiye
değsin
Hunt
my
mind,
let
it
be
hit
by
a
bullet
like
a
careless
bird
Ama
bu
canımı
sakla,
başka
bir
can
yok
elimde,
avcumda
But
keep
this
life
of
mine,
there
is
no
other
life
in
my
hand,
in
my
grasp
Merhametine
dön
(yo),
beni
benden
çal
(yo)
Turn
to
your
mercy
(no),
steal
me
from
myself
(no)
Buna
lüzum
var
There's
a
need
for
this
Buna
lüzum
var
There's
a
need
for
this
Aklımı
avla,
bir
gafil
kuş
gibi
mermiye
değsin
Hunt
my
mind,
let
it
be
hit
by
a
bullet
like
a
careless
bird
Ama
bu
canımı
sakla,
başka
bir
can
yok
elimde,
avcumda
But
keep
this
life
of
mine,
there
is
no
other
life
in
my
hand,
in
my
grasp
Merhametine
dön
(yeah),
beni
benden
çal
(a)
Turn
to
your
mercy
(yeah),
steal
me
from
myself
(a)
Buna
lüzum
var
(ov-vov-vov-vo)
There's
a
need
for
this
(ov-vov-vov-vo)
Buna
lüzum
var
(yeah)
There's
a
need
for
this
(yeah)
Yarım
yanmış,
yarım
donmuş
Half-burned,
half-frozen
Aklım
buna
şaşmış
My
mind
is
amazed
by
this
Ama
şaşmamam
gerekmiş,
bu
şaşkınlıklar
aptalcaymış
(aptal!)
But
I
shouldn't
have
been
amazed,
these
surprises
were
foolish
(foolish!)
Senin
kalbin
ahşapçaymış
benimki
kezzapça
Your
heart
is
wooden,
mine
is
caustic
Bu
aşk
ahmakça!
This
love
is
foolish!
Geç
ve
köşene
otur
suskun!
Pass
and
sit
in
your
corner,
silent!
Senin
zamanın
değil
bu
zaman
This
is
not
your
time
Önce
konuşmayı
öğren
sonra
kolay
kavran
Learn
to
speak
first,
then
be
easily
grasped
Bu
yollarda
çok
iyi
olmalı
manevran
Your
maneuver
should
be
very
good
on
these
roads
Ve
mis
gibi
kokmalı
sunduğun
manolyan
And
the
magnolia
you
offer
should
smell
beautiful
Yolcuların
yolcusuyum
(ben),
yolum
tozlu
topraklı
I
am
the
traveler
of
travelers
(I),
my
path
is
dusty
and
earthy
Gerilmiş
etten
cambaz
için
ipler
Ropes
for
the
tightrope
walker
of
stretched
flesh
Asfaltın
üzeri
paramparça
cambazlar
Tightrope
walkers
on
the
asphalt,
shattered
Hepsini
kaldırıp
atar
ölümden
cımbızlar
Tongs
snatch
them
all
from
death
Var
olan
son
gücümle
yüzümü
yüzüne
çevirmeliyim
(hemen)
I
must
turn
my
face
to
yours
with
the
last
strength
I
have
(right
now)
Seni
derhâl
görmeliyim
(derhâl)
I
must
see
you
right
now
(right
now)
Ama
hayır
(hayır)
bir
kez
daha
acı
çekerek
ölmemeliyim
(hayır)!
But
no
(no)
I
must
not
die
again
by
suffering
(no)!
Sana
doğruları
söylemeliyim
(evet)
I
must
tell
you
the
truth
(yes)
Karşımda
yollar,
ahval
paranormal
Roads
before
me,
paranormal
conditions
Ben
yoruldum,
bir
adım
atmaya
kalmadı
tâkat
I
am
tired,
there
is
no
strength
left
to
take
a
step
Beni
üzmeden
söylemeye
çalıştıkların
What
you
tried
to
tell
me
without
upsetting
me
Hepsi
yüzümü
mosmor
eden
sert
tokat
All
of
it
is
a
harsh
slap
that
makes
my
face
purple
Aklımı
avla,
bir
gafil
kuş
gibi
mermiye
değsin
Hunt
my
mind,
let
it
be
hit
by
a
bullet
like
a
careless
bird
Ama
bu
canımı
sakla,
başka
bir
can
yok
elimde,
avcumda
But
keep
this
life
of
mine,
there
is
no
other
life
in
my
hand,
in
my
grasp
Merhametine
dön
(dön),
beni
benden
çal
Turn
to
your
mercy
(turn),
steal
me
from
myself
Buna
lüzum
var
(var!)
There's
a
need
for
this
(there
is!)
Buna
lüzum
var
There's
a
need
for
this
Aklımı
avla,
bir
gafil
kuş
gibi
mermiye
değsin
Hunt
my
mind,
let
it
be
hit
by
a
bullet
like
a
careless
bird
Ama
bu
canımı
sakla,
başka
bir
can
yok
elimde,
avcumda
But
keep
this
life
of
mine,
there
is
no
other
life
in
my
hand,
in
my
grasp
Merhametine
dön
(aha),
beni
benden
çal
(aha)
Turn
to
your
mercy
(aha),
steal
me
from
myself
(aha)
Buna
lüzum
var
(var!)
There's
a
need
for
this
(there
is!)
Buna
lüzum
var
There's
a
need
for
this
Kolo,
Sago,
go,
go
Kolo,
Sago,
go,
go
Évaluez la traduction
Seuls les utilisateurs enregistrés peuvent évaluer les traductions.
Writer(s): Yunus Ozyavuz, Esen Guler
Attention! N'hésitez pas à laisser des commentaires.