Текст и перевод песни Altay Kenger - Karıma Altıncı Evlilik Yıldönümü Armağanı
Добавлять перевод могут только зарегистрированные пользователи.
Karıma Altıncı Evlilik Yıldönümü Armağanı
A Gift for My Wife on Our Sixth Wedding Anniversary
Silahımsın
You
are
my
weapon
Başım
havalarda
gezerim
I
walk
with
my
head
in
the
clouds
En
yıkık
günlerimde
bile
Even
on
my
most
broken
days
Ölümü
çiğnetmedin
düşmanıma
You
didn't
let
my
enemy
trample
on
death
Karanlıkta
kurşun
yağarken
üstüme
When
bullets
rained
down
on
me
in
the
darkness
Dölümü
paylaşan
tarlamsın
benim
You
are
my
field,
where
we
share
our
seed
Kollarımda
uyuttuğum
geceler
seni
The
nights
I
lull
you
to
sleep
in
my
arms
Göğsüne
sığındığım
geceler
senin
The
nights
I
take
refuge
in
your
chest
Öfkemi
bir
tabanca
gibi
denediğim
geceler
sende
The
nights
I
tested
my
anger
like
a
gun
in
you
Kulaç
atmışcasına
Kızılırmak'ta
Like
a
swimmer
in
the
Kizilirmak
River
Yorulup
düştüğüm
geceler
senden
The
nights
I
fell
exhausted
in
you
Ve
ilk
görüyormuşum
gibi
baktığım
gözlerine
And
looking
into
your
eyes
as
if
I
was
seeing
them
for
the
first
time
Kızıltılı
sonbaharlar
Crimson
autumns
Alabulut
yazlar
Gray-cloud
summers
Tren
tren
yolculuklar
Train
journeys
Ekmek
paramız
olmadığı
günlerde
de
gördüm,
yiğittin
Even
when
we
had
no
bread
money,
I
saw
you,
valiant
Korkunun
kara
tırnaklı
titrek
elleri
The
black,
clawed,
trembling
hands
of
fear
Bileklerime
bir
hayalet
gibi
sarıldığı
Like
a
ghost
wrapped
around
my
wrists
Günlerde
de
gördüm,
yiğittin
Even
those
days,
I
saw
you,
valiant
Zorlayıp
o
peygamber
köşkünün
kapılarını
When
I
forced
open
the
doors
of
that
prophet's
house
Hücreme
temiz
çamaşır
ve
sigara
ve
selam
Clean
clothes
and
cigarettes
and
greetings
Yolladığın
günlerde
de
gördüm,
yiğittin
Sent
to
my
cell,
even
those
days,
I
saw
you,
valiant
Bir
çift
ateş
karanfil
A
pair
of
fiery
carnations
Bir
dost
kitap
A
book
of
a
friend
Ve
bir
bardak
su
gibi
beklediğin
günler
de
oldu
And
days
when
you
waited
like
a
glass
of
water
Hasta
yatağımın
başucunda,
yiğittin
At
the
head
of
my
sickbed,
you
were
valiant
Soframızda
kuş
sütü,
balık
yumurtası
yoksa
da
Even
if
we
didn't
have
bird's
milk
or
fish
eggs
on
our
table
İşçi
ellerinin
tadı
The
taste
of
worker's
hands
Aydın
gözlerinin
balı
var
The
honey
of
your
bright
eyes
Ne
zaman
kekik
koksa
Whenever
my
clothes
smell
of
thyme
Gül
koksa
çamaşırlarım
When
my
clothes
smell
of
roses
Elma
erik
ceviz
zeytin
portakal
Apples,
plums,
walnuts,
olives,
oranges
Anam
koksa
çamaşırlarım
My
mother's
scent
in
my
clothes
Ucuz
çamaşırlarım
My
cheap
clothes
Ucuz
sabunlarda
ellerini
anımsarım
I
remember
your
hands
in
the
cheap
soap
Canım
karım
ellerin
My
dear
wife,
your
hands
Yaban
güllerine
mısırlara
pırnallara
değen
ellerin
Hands
that
touch
wild
roses,
corn,
and
pearls
Canım
karım
ellerin
My
dear
wife,
your
hands
İki
taştan
bir
un
eden
ellerin
Hands
that
turn
two
stones
into
flour
Ve
göller
bölgesinin
gül
bahçelerinden
And
like
gathering
roses
in
June
(at
dawn)
Gül
toplar
gibi
haziranda
(şafakta)
From
the
rose
gardens
of
the
lake
region
Çetin
kitaplardan
bal
toplayan
ellerin
Hands
that
gather
honey
from
challenging
books
Canına
okumuşlar
ekmeğimizin
They
have
poisoned
your
soul,
my
bread
Zincire
yatırmışlar
delikanlı
günlerimizi
They
have
chained
our
manly
days
Kan
etmişler
ellerimizi,
kan
etmişler
düşlerimizi
They
have
bled
our
hands,
they
have
bled
our
dreams
Canım
gülüm,
kan
My
love,
blood
Gayrı
bize
ölüm
yok
No
more
death
for
us
Ve
seni
çok
seviyorum
And
I
love
you
very
much
Оцените перевод
Оценивать перевод могут только зарегистрированные пользователи.
Авторы: Hasan Hüseyin Korkmazgil
Внимание! Не стесняйтесь оставлять отзывы.