Altay Kenger - Lûti ile Cem Bir Ceren - перевод текста песни на английский

Текст и перевод песни Altay Kenger - Lûti ile Cem Bir Ceren




Lûti ile Cem Bir Ceren
Lûti ile Cem Bir Ceren
Tarih kitapları yazmaz aşk savaşlarını
History books don't write about love wars
Bana verdiğin adreste hüznü bulamadım
I couldn't find the sadness at the address you gave me
En çok yüreğimi yıkadım o zaman -şifon güz
I washed my heart the most then - chiffon autumn
Pusu ile fırçaladım yüzümü ikindi kana değerken
I brushed my face with an ambush as the afternoon turned to blood
Ve kanattım gözbebeklerimi
And I wounded my pupils
Seni ben yalnız bıraktım
I left you alone
Sevdanın kaldırımlarına karanfilcikler attım
I threw carnations on the sidewalks of love
Sevdanın kaldırımlarında çıplak
Naked on the sidewalks of love
Bir leşi hayaliyle yattım
I lay with the dream of a corpse
Kim bilir nerelerde şimdi
Who knows where it is now
Bir vakitler sana göğsünde çizdiğim bedii haritası
The artistic map I once drew on your chest
Seni ben yalnız bıraktım
I left you alone
Saç tellerinin arasına gizleniyor yağmur
Rain is hiding in your hair
Ölü bir gülden bir güle süzülüyor ince -mağrur
It flows from a dead rose to a rose, thin - proud
Oysa akşamüstü, terk edilmişti şehir çoktan
But the city had long been abandoned in the afternoon
Sen düşdürüp başını omzuma: "biz gitmeyelim!
You dropped your head on my shoulder: "Let's not go!
Hiçbir yere gitmeyelim artık
Let's not go anywhere anymore
Biz his ile körebe oynayan iki kör âşık
We are two blind lovers playing blind man's buff with feeling
İki gözlerimiz hep bağlı, bağlı yaşadığımız her karanlık
Both our eyes are always blindfolded, every darkness we live in
Elden ele dolaşan esrarlı sigara gibiydi yalnızlığımız
Our loneliness was like a mysterious cigarette passed from hand to hand
Biz tükenişimizi
We shared our exhaustion
Bir zeytin tanesini bölüşürcesine paylaştık!
As if we were sharing an olive!
Biz gitmeyelim!
Let's not go!
Hiçbir yere gitmeyelim artık!
Let's not go anywhere anymore!
Katil askerlerle kuduz polisler arasında
Between killer soldiers and mad policemen
Karayazgılı çocuklarla tahtacık atlar arasında
Between doomed children and wooden horses
Birlikte iskambil kâğıtlarından yaptığımız tapınak
The temple we made together from playing cards
Ben: hayat işbirlikçisi
Me: a collaborator of life
Sen: ihtiras provokatörü
You: a provocateur of passion
Evler yanıyordu, ağaçlar yanıyordu, okullar yanıyordu
The houses were burning, the trees were burning, the schools were burning
Yanıyordu ömrümüz, yanıyordu hicran, yanıyordu saat
Our life was burning, our longing was burning, the hour was burning
Koşuşuyordu sağımızdan solumuzdan çığlık çığlığa
Screaming, they were running past us
Çığlık çığlığa oramızdan buramızdan insanlar
People from all over screaming
Granit ölüm!
Granite death!
Yaşlı bir heykeltıraş gibi tarih
History, like an old sculptor
Sonumuzu yontuyordu
Was carving our end
Caddenin ortasında kalabalıkta karşılıklı diz çöküp
Kneeling opposite each other in the crowd in the middle of the street
Pek uzun öpüşmüştük -hep 'müştük' o güne kadar
We had kissed for a long time - always 'kissed' until that day
Hep hep hep hep!
Always always always always!
Ve kurşunlar sesi -bakışlara dolanan yılan
And the sound of bullets - a snake winding around our eyes
Ah hatırladım o masum umarsızlığı
Ah, I remember that innocent recklessness
Ve tanklar sesi -sonyaz sonrası sıkıntısı
And the sound of tanks - the post-summer blues
Elim ıslak yanaklarında tavşan ölüsü
My hand on your wet cheek, a rabbit carcass
Ve tahammül sesi... Saatlerce öpüşmüştük saatlerce!
And the sound of endurance... We had kissed for hours, for hours!
Bir denizin en mavisine sığınıp saatlerce ağlamıştık!
We had taken refuge in the bluest sea and cried for hours!
Biz hiçbir yere gitmeyelim artık!
Let's not go anywhere anymore!
Sen bir yosun olup da takılmıştın mor salkım
You were like moss, clinging to the purple bunch
Bir antik darağacına yemeni bağlayan
A boy with an earring fossil fragment, tying your scarf to an ancient gallows
Kulağı küpeli fosil kırıntısı oğlana
The fossil fragment boy with the ear earring
Şimdi bugün ağlama!
Don't cry today!
Tarih kitapları yazmıyor aşk savaşlarını
History books don't write about love wars
Sodom ve Gomorrah Halkı'na adanmıştır
Dedicated to the People of Sodom and Gomorrah






Внимание! Не стесняйтесь оставлять отзывы.