Altay Kenger - Yaşasın! Ne Kadar da İdeolojik Yaklaşıyoruz Birbirimize - перевод текста песни на английский

Текст и перевод песни Altay Kenger - Yaşasın! Ne Kadar da İdeolojik Yaklaşıyoruz Birbirimize




Yaşasın! Ne Kadar da İdeolojik Yaklaşıyoruz Birbirimize
Hurrah! How Ideologically Close We Are to Each Other
Bazen çok korkuyorum
Sometimes I'm so scared
Ama bu; aslanlarımı açıklamama engel olmuyor
But that doesn't stop me from explaining my lions
Çünkü pek fena yaraşıyor birbirine gece ve balta
Because night and axe suit each other so badly
Ve anneciğim derdi vardı neyin altına giysen olur bir siyah
And my mother used to say it doesn't matter what you wear under a black
Pantalonum gibi şimdi ay!
Like my pants now moon!
Tekhnem dolu müfsidle!
My technique is full of spoilers!
Bu da caddelerden derviş devşiregelmeme mâni değildir
This also doesn't stop me from inheriting dervishes from the streets
Yolları ay bastı lambalara koşuyorum ya, bundan
Did the moon step on the roads, or am I running to the lamps, from this
Bunun için kent nesnesi o bıçakla bakunin'di deştiğim
For this, the city object was the knife, Bakunin, whom I pierced
Ki ben devletin taş kestiğini en başından bilirdim
That I knew from the very beginning that the state was cutting stones
İsa'yı polise doğru
Towards the police Jesus
Lttuğum zaman
When I give it up
Ellerini el olarak tutmak istiyor ellerim
My hands want to hold your hands as hands
De ki bunun kaburgamdaki kiliseyle ilgisi yok değildir
Tell me this has nothing to do with the church in my rib
Zaten en az on kişi kişiden biri haindir
At least one in ten people is a traitor anyway
Ama gözlerimi öyle yırtma annem ilkokul öğretmeniydi benim!
But don't tear my eyes out like that, mom was my elementary school teacher!
Sokaklara çıkıyorum sonra kedilerden görüyorum
I go out into the streets then I see it from the cats
Gazinolardan
From the casinos
İnanmazsın bir taşra kurmuşlar aynı bize bakıyor
You wouldn't believe they built a countryside, they look at us the same way
Bir yanımı Asaf Halet söylüyor diğer yanım fabrika
Asaf Halet says one side of me, the other side is a factory
Bir şiiri birkaç kalemle yazmak lazımdır geliyor bana
It occurs to me that a poem should be written with a few pens
Bugün yepyeni bir imparatorluk öğreniyorum
Today I am learning a brand new empire
Ekmeğin ağırlığından da yeni bir imparatorluk
From the weight of bread also a new empire
Örneğin gül dönüyor bir beygiri tasfiye ediyor şair
For example, the rose is spinning, the poet is liquidating a steed
Arabca Akdeniz diyor ben
Arabic Mediterranean says I
Aynadan dönüyorum ayna
I turn from the mirror mirror
Benden dönmüyor
Not turning from me
Çok sihirli bir kabri sürdürüyorum
I'm carrying on a very magical grave
Bir havari morfin gibi anne söylüyor
An apostle like morphine says mom
Ağlıyorum bak bir çocuk bak bir çocuk bak
I'm crying look a child look a child look
Bak bir çocuk çok kötü bir gömlek kuruyor
Look, a child is making a very bad shirt
Belki de yangın çıksa ve ikna edilmiş olurum
Maybe there would be a fire and I would be convinced
Torbamı topluyorum ve annem şarkı dinlemiş olur
I'm packing my bag and my mom will have listened to music
Korkuyorum çobanım yok metal nazlı pim aktif
I'm scared I don't have a shepherd metal delicate pin active
Çözmüyorum çözersem kın fena kalınlaşıyor
I don't solve it, if I do, the scabbard gets too thick
Manchesterden geliyorlar ve Liverpooldan geldiler
They're coming from Manchester and they've come from Liverpool
Birazdan bir padişah öldürülecekmiş dedim
I said, "Is a sultan going to be killed any minute?"
Bir milyon kadardılar ah atları vardı
There were a million of them, oh, they had horses
Artık seni bir çiçeğin yerine kopartmak
Now to tear you apart instead of a flower
İstiyorum sevgilim
I want my love
İşte sahneden indim ve öpüyorum ağzından
Here I am off the stage and I kiss you on the mouth
Annem meç yaptırmazsa iftara geç gelir haz
If my mother doesn't make food, it will be late for iftar
Ey sıkıntının sevgilim aritmetiği
O my love of trouble arithmetic
Söyle banabana söyle; bir kere bir kabz?
Tell me tell me; once a handle?
İnanmışım kaybetmek esrarıdır esrarın
I believed it is the mystery of losing marijuana
Çıldırmış bir vaşak gibi kaybediyorum
I'm losing like a lynx gone mad
İpimden kurtulmuşum kaybediyorum
I'm off my rope, I'm losing
Birleşmiyor ellerimiz haykırıyor trapez
Our hands are not coming together, the trapeze is shouting
Tanklar tank olup geçiyor üstümüzden
Tanks are passing over us as tanks
Helvetius haklı devlet şaşkın piyanist kara
Helvetius is right, the state is a surprised pianist, black
Memleket sana rağmen ket vururken yarama
While the country, despite you, is putting a stop to my wound
Şu çıplak çocuk şu tüyük bürk şairi ben
This naked child, this fur-clad poet, me
Ve emir 'kûn' diyor, doğruluyorum
And the emir says 'be,' I'm right
'bu ülke'den daha bıçkın tamlama bilmiyorum
I don't know a more dashing phrase than 'this country'
AYAKKABILARINI KAPIMIN ÖNÜNDE GÖRMEYİ İSTİYORUM!
I WANT TO SEE YOUR SHOES IN FRONT OF MY DOOR!
Çünkü bu
Because this
Seni seviyorumun içine nal salmak demektir
Means driving a nail into my loving you
Ve hareketinin bana durduğunu akla uydurur
And makes your movement fit into my mind that you have stopped
Oysa seni sevmem toplumu meşru kılar
Whereas my loving you legitimizes society
Ve gitmen beni dile indirger sevgilim
And your leaving will reduce me to language, my love
Zaten kırılmış bir kızsın şimdi dövülmüş bir av
You're already a broken girl, now a beaten prey
Yanmış ırmaklar öneriyorsun toy bedenine
You're suggesting burnt rivers to your toy body
Kavmin yanlış tufanlardan geçip duruyor
The tribe keeps passing through the wrong floods
Gözlerime baka baka ağlayıp aşk diyorsun
You look into my eyes and cry and say love
Bir tekkenin ortasına sirk tireni devriliyor
A circus tire overturns into the middle of a monastery
Ki hâlâ çocuk övmeye duruyorsam bu
If I'm still stopping to praise a child this
'şehrin en uzak yerinden gelen o'nunla
'with the one who came from the farthest part of the city'
Ve İzmit'le ve Fargo'yla ve Horasan'la
And with Izmit and with Fargo and with Khorasan
Ve Hafıs'ın beni eve götürdüğü kınla ilgili bir matkabı
And the drill bit that Hafiz takes me home with
Girdiği çenemden kemiğiyle birlikte söküp
From my jaw that he entered, tearing it out with its bone
Şu karşıki düğün salonuna ilave edemememdendir
It's because I can't add it to this wedding hall across the street
Yoksa orospular ve ortaokul öğretmenleri giremesinler diye
Otherwise, so that the whores and middle school teachers can't get in
Babam ve bilhassa dedem
My father and especially my grandfather
Mahallemize yeterince toplum polisi gönderilmesi konusunda
On the subject of getting enough cops sent to our neighborhood
Gerekli telefonları etmiş durumdadırlar sevgilim!
They've made the necessary phone calls, my love!
Ama yine de sırf sen sürdürülebil diye ayın alnında melekçe
But still, just so you can be sustained, angelically on the forehead of the moon
Ve şüpheye düşmeden kelebek besleyebilsin diye bir padişah
And so that a sultan can raise butterflies without a doubt
Açıkça
Clearly
Benim alıp kını
I'll take the scabbard
Öte yana geçmem gerektir
I need to go to the other side
İçinden memleketi çekeyim diye
So I can pull the country out of it
Hem düşünsene
And if you think about it
Bu bizi nasıl da imparatorluklaştırır!
How this imperializes us!
Yoo, hayır! omzunu açma. omzun ideoloji taşır
No, no! Don't open your shoulder. Your shoulder carries ideology
Ve fakat dil'e rağmen bütün bunlar sevgilim
And yet, despite the language, all this my love
Ayaklarına beyaz çoraplar giydirmek istemediğim anlamına gelmeyebilir
May not mean I don't want to put white socks on your feet
Çünkü bak Süleyman bu sayfadan henüz geçmiş gibi şu gül lekesi
Because look, this rose stain, as if Solomon had just passed from this page
Ve apaçık kudüsmüş bir zebrayım ben uzun menzilli şiirlere şikâr!
And obviously I'm a Jerusalem zebra, a prey to long-range poems!
Elbet gün batar, kuşlar döner, çarmıh baştan düzenlenir
Of course the sun sets, the birds return, the cross is rearranged
Ve bana tertemiz eller verir Cezayirli o tüccar
And that Algerian merchant gives me spotlessly clean hands
O vakit sana bakıyorum kadar büyür Akdeniz
Then the Mediterranean grows as big as I look at you
Cumhuriyetin tersinden tertib ettiği çarşılar gibi
Like the markets that the Republic arranged from the opposite side
Sonra uzun süre bir takibedilmiyormuşum hissi
Then a feeling of not being followed for a long time
Siz hiç Yahudi bir münübüs şöförü düşlediniz mi?
Have you ever imagined a Jewish bus driver?






Внимание! Не стесняйтесь оставлять отзывы.