Bedirhan Gökçe - Cebeci İstasyonu - перевод текста песни на английский

Текст и перевод песни Bedirhan Gökçe - Cebeci İstasyonu




Cebeci İstasyonu
Cebeci Station
Cebeci İstasyonu'nda bir akşam üstü kimse bilmiyordu bizi
At Cebeci Station, one evening, no one knew us
İncecikten bir yağmur yağıyordu yollara, yeni baştan yaşıyorduk kaderimizi
A fine drizzle was falling on the roads, we were living our fate from the beginning again
Sıcak bir kara sevda, yüreğimizin başında bağdaş kurup oturmuştu, acımsı, buruk
A hot and intense love, had sat crossed legged at the head of our hearts, bitter, harsh
Mühürlenmişti ağzımız bir sessizlik içinde, sessizliği üstümüzden atamıyorduk
Our mouths were sealed in silence, we couldn't shake off the silence
Bir saçak altında kararsız, yorgun, saatlerce duruyorduk, kimse görmüyordu bizi
Under an eave, indecisive, tired, we stood for hours, no one saw us
Cebeci İstasyonu'nda bir akşam üstü yeni baştan yaşıyorduk kaderimizi
At Cebeci Station, one evening, we were living our fate from the beginning again
Cebeci İstasyonu'nda bi' akşam üstü bir başka türlüydü bütün insanlar
At Cebeci Station, one evening, all the people were different
Sen bir başka türlüydün
You were different
Gözlerin yine öyle bir bilinmez renkteydi
Your eyes were again such an unknown color
Gözlerin gözlerimde erimekteydi
Your eyes were melting in mine
Bir mermer heykel gibi yanımda duruyordun, "Beni bırakma" diyordun
You were standing like a marble statue next to me, "Don't leave me" you were saying
Meyhane sarhoşları gibi sırılsıklam bir yalnızlık duyuyorduk, ağlıyordun, ağlıyordun
Like drunkards in a tavern, we felt a soaking loneliness, you were crying, you were crying
Cebeci İstasyonu'nda bir tren nefes nefese soluyordu, gerilmiş bir keman teli gibiydik
At Cebeci Station, a train was breathing hard, we were like a tightened violin string
Ankara Kalesi'nde bir eski çalar saat bilmem kaça vuruyordu
An old alarm clock at Ankara Castle was striking some hour
Bir yağmur yağıyordu inceden ince, içimizdeki binbir düşünce harmanlar misali savruluyordu
A fine drizzle was falling, the thousand and one thoughts inside us were being scattered like threshed corn
Islanmış bir ceylan yavrusu gibi tiril tiril titriyordun, "Gitsek, gitsek" diyordun
You were shivering like a wet fawn, "Let's go, let's go" you were saying
Yüreğimin atışından deli gönlümce
Faster than the beating of my heart, in my crazy mind
Sırıl sıklam, paramparça, permeperişan türküler söylüyordum, ağlıyordun, ağlıyordun
Soaking, shattered, tattered songs I was singing, you were crying, you were crying
Şimdi, şimdi seni düşünüyorum
Now, now I'm thinking of you
Cebeci yollarında rüzgarlar esiyor, serin
In the streets of Cebeci, winds are blowing, cool
Paramparça düşmüş gönül üfkuma iki yıldız gibi gözlerin
Two stars like my fallen and shattered heart's horizon, your eyes
Gel ey ciğerime saplanan hançer
Come, oh dagger thrust into my liver
Gel ey yüreğime oturmuş kurşun
Come, oh bullet sitting in my heart
Göçmen kuşlar gibi çok uzaklardan
Like migratory birds from far, far away
Gel artık, n'olursun
Come now, please





Авторы: Sabri Tugrul Karatas, Erol Buyukburclu, Yavuz Bulent Bakiler


Внимание! Не стесняйтесь оставлять отзывы.