Текст и перевод песни Dursun Ali Erzincanlı - Bir Gül
Добавлять перевод могут только зарегистрированные пользователи.
Mekke-i
Mükerreme'de
bir
gül
A
rose
in
Mecca,
the
Sacred
Yüzü
dolunay
gibi
parlak
Her
face,
like
the
full
moon,
bright
Teni
pembeye
çalan
beyaz
renginde
Skin
white,
with
a
hint
of
pink
so
slight
Saçları
hafif
dalgalı
Hair
with
gentle
waves
in
sight
Açık
renkli
ve
hilâl
kaşlı
Fair,
with
brows
like
crescents
of
light
İki
kaşının
arasında
bir
damar
Between
her
brows,
a
vein
takes
flight
Öfkelendiğinde
şişen
Swelling
when
she's
filled
with
might
Mekke-i
Mükerreme'de
bir
gül
A
rose
in
Mecca,
the
blessed
land
Saçları
omzuna
düşer
Her
hair
cascading
down,
so
grand
Sakalı
gür,
gözleri
kara
üzüm
gibi
siyah
Beard
thick,
eyes
like
black
grapes,
close
at
hand
O
siyah
gözleri
daima
yerde
Those
dark
eyes,
forever
on
the
sand
Gökten
daha
çok
yere
bakar
Gazing
more
at
earth,
than
skies
so
spanned
Bakışları
düşünceli
Her
gaze,
contemplative
and
deep
Boynu
gümüş
beyazlığında
Neck
of
silver,
secrets
to
keep
Fildişinden
yapılmış
bir
suret
gibi
Like
a
figure
carved
from
ivory's
sleep
Ashabının
ardından
yürür
He
walks
behind
his
companions,
steep
Ve
"benim
arkamı
meleklere
bırakın."
der
And
says,
"Leave
my
back
to
angels
to
reap."
Bir
şeye
hayret
ettiğinde
elini
çevirir
When
amazed,
he
turns
his
hand
with
grace
Konuştuğunda
ellerini
bir
araya
getirir
Speaking,
he
joins
his
hands
in
place
Öfkelendiğinde
yüz
çevirir
Angered,
he
turns
away
his
face
Sevindiğinde
hafifçe
gözlerini
kapar
Joyful,
his
eyes
gently
embrace
Gülmesi
tebessüm
His
laughter,
a
smile,
a
tender
trace
O
gülünce
dişleri
dolu
taneleri
When
he
smiles,
his
teeth
like
pearls
encase
Mekke-i
Mükerreme'de
bir
gül
A
rose
in
Mecca,
a
sight
to
behold
Yüzünde
azâmet
ve
hakimiyet
On
his
face,
majesty
and
power
unfold
Sözünde
tatlılık
In
his
words,
sweetness
takes
its
hold
Tane
tane
konuşan
Speaking
clearly,
a
story
told
Sesi
gür,
teri
gül
Voice
strong,
his
sweat
like
fragrant
gold
Geçtiği
sokaklarda
gül
kokusu
bırakan
Leaving
scent
of
roses,
as
stories
are
scrolled
Giyimi
sade
His
attire
simple,
a
humble
guise
Çoğunlukla
sırtında
bir
ihram
Often
an
Ihram,
his
chosen
prize
En
çok
sevdiği
renk
sarı
ve
beyaz
Yellow
and
white,
colors
he
most
applies
Yediği
yemek
ateşin
üzerinde
His
food
cooked
over
fire,
that
flies
Unla
karıştırılan
öğütülmüş
yulaf
Ground
oats
mixed
with
flour,
to
the
skies
Biraz
zeytinyağı,
biber,
baharat
Some
olive
oil,
pepper,
and
spice
that
lies
Sofrada
oturuşu
hamdle,
şükürle
At
the
table,
with
thanks
and
praise
he
complies
Bir
gül,
ikinci
yurdu
Medine
A
rose,
his
second
home,
Medina
lies
Medine-i
Münevvere'de
bir
gül
A
rose
in
Medina,
the
enlightened
one
İnsanlık
aleminin
en
şereflisi
Most
honorable
of
all,
beneath
the
sun
İman
hakikatlerinin
merkezi
Center
of
truths,
where
faith
has
begun
İhsâni
tecellilerin
turu
A
tour
of
Ihsan,
where
deeds
are
spun
Rahmani
sırların
iniş
yeri
Descent
of
Rahman's
secrets,
outrun
Memleket-i
Rabbâniye'nin
seması
Sky
of
the
Divine
Land,
above
all
seen
Peygamberler
gerdanlığının
ortasındaki
en
büyük
mücevher
Greatest
jewel
in
the
Prophets'
scene
Peygamberler
kervanının
öncüsü
Leader
of
the
caravan,
serene
Bütün
varlıkların
en
üstünü
Highest
of
all
beings,
pristine
İzzet
sancağının
sancaktarı
Bearer
of
the
banner,
keen
Ezel
sırlarının
şahidi
Witness
to
secrets,
evergreen
İlmin,
hilmin
ve
hikmetlerin
kaynağı
Source
of
knowledge,
patience,
wisdom's
sheen
Yerle
gök
âlemlerinin
göz
bebeği
Apple
of
the
eye,
for
earth
and
sky
İki
cihanın
ruhu
Soul
of
both
worlds,
that
never
die
Dünya
ve
ahiret
hayatının
gözü
Eye
of
life,
in
the
hereafter,
high
Medine-i
Münevvere'de
bir
gül
A
rose
in
Medina,
with
light
so
fair
Aslın
ve
asaletin
nurlu
ağacı
Luminous
tree
of
origin,
so
rare
Yaratılışta
insanların
en
üstünü
Highest
of
men,
beyond
compare
Cismani
suretlerin
en
mükemmeli
Most
perfect
form,
a
beauty
to
share
Asıl
mülk
ve
gerçek
nimetin
Possessor
of
true
wealth,
and
grace
divine
Göz
kamaştırıcı
güzelliğin
Dazzling
beauty,
a
radiant
sign
Ve
yüce
rütbenin
sahibi
And
holder
of
rank,
so
sublime
Kalplerin
tabibi
ve
ilacı
Healer
of
hearts,
a
love
that's
mine
Bedenlerin
afiyet
ve
şifası
Health
and
cure
for
bodies,
entwined
Gözlerin
nuru
ve
ışığı
Light
and
brightness,
in
eyes
we
find
Asırlarca
sevilen,
yeniden
sevilen
Loved
for
centuries,
and
loved
anew
Taptaze
duygularla
sevilen
Loved
with
fresh
feelings,
ever
true
En
seçkin
makamlara
layık
olan
Worthy
of
the
highest
stations,
few
En
büyük
dost,
en
şerefli
sevgili
Greatest
friend,
beloved,
just
and
due
Abdülmuttalib'in
torunu!
Grandson
of
Abdulmuttalib,
the
clue
Abdullah
oğlu
efendimiz
Our
master,
son
of
Abdullah,
it's
true
Hazreti
Muhammed
sallallahu
aleyhi
vesellem
Prophet
Muhammad,
peace
be
upon
you
Medine-i
Münevvere'de
bir
gül
A
rose
in
Medina,
love's
gentle
sway
Her
şeye
rağmen
ona
sevdalı
Despite
all,
hearts
to
him
obey
Milyarlarca
bülbül
Billions
of
nightingales
sing
and
play
Sevinç
bayrak
açmış
her
sinede
Joyful
flags
wave,
come
what
may
Çünkü
o
gül,
hâlâ
Medine'de
For
that
rose
still
blooms
in
Medina
today
Оцените перевод
Оценивать перевод могут только зарегистрированные пользователи.
Внимание! Не стесняйтесь оставлять отзывы.