Ben İçeri Düştüğümden Beri - Live - 
                                        Fazıl Say
                                
                                перевод на английский
                            
                        
                     
                    
                            
                            
                            
                                
                                    
                                        
                                        
                                            Добавлять перевод могут только зарегистрированные пользователи.
                                            
                                         
                                        
                                     
                                 
                             
                     
                 
                
                
                
                    
                    
                        
                            Ben İçeri Düştüğümden Beri - Live
Since I Entered Here - Live
                         
                        
                            
                                        Ben 
                                        içeri 
                                        düştüğümden 
                                        beri, 
                                        güneşin 
                                        etrafında 
                                        on 
                                        kere 
                                        döndü 
                                        dünya 
                            
                                        Since 
                                            I 
                                        came 
                                        inside, 
                                        the 
                                        world 
                                        has 
                                        orbited 
                                        the 
                                        sun 
                                        ten 
                                        times 
                            
                         
                        
                            
                                        Ona 
                                        sorarsanız: 
                                        "Lâfı 
                                        bile 
                                        edilmez, 
                                        mikroskobik 
                                        bir 
                                        zaman." 
                            
                                        If 
                                        you 
                                        ask: 
                                        "It 
                                        is 
                                        not 
                                        worth 
                                        mentioning, 
                                            a 
                                        microscopic 
                                        amount 
                                        of 
                                        time." 
                            
                         
                        
                            
                                        Bana 
                                        sorarsanız: 
                                        "On 
                                        senesi 
                                        ömrümün." 
                            
                                        If 
                                        you 
                                        ask 
                                        me: 
                                        "Ten 
                                        years 
                                        of 
                                        my 
                                        life." 
                            
                         
                        
                        
                            
                                        Bir 
                                        kurşun 
                                        kalemim 
                                        vardı, 
                                        ben 
                                        içeri 
                                        düştüğüm 
                                        sene 
                            
                                            I 
                                        had 
                                            a 
                                        pencil 
                                        the 
                                        year 
                                            I 
                                        came 
                                        inside 
                            
                         
                        
                            
                                        Bir 
                                        haftada 
                                        yaza 
                                        yaza 
                                        tükeniverdi 
                            
                                        In 
                                            a 
                                        week 
                                        it 
                                        was 
                                        finished 
                                        from 
                                        writing 
                            
                         
                        
                            
                                        Ona 
                                        sorarsanız: 
                                        "Bütün 
                                        bir 
                                        hayat." 
                            
                                        If 
                                        you 
                                        ask: 
                                        "An 
                                        entire 
                                        life." 
                            
                         
                        
                            
                                        Bana 
                                        sorarsanız: 
                                        "Adam 
                                        sen 
                                        de, 
                                        bir-iki 
                                        hafta." 
                            
                                        If 
                                        you 
                                        ask 
                                        me: 
                                        "Man, 
                                        two 
                                        weeks." 
                            
                         
                        
                        
                            
                                        Katillikten 
                                        yatan 
                                        Osman 
                            
                                        Osman, 
                                        who 
                                        was 
                                        imprisoned 
                                        for 
                                        murder 
                            
                         
                        
                            
                                        Ben 
                                        içeri 
                                        düştüğümden 
                                        beri, 
                                        yedi 
                                        buçuğu 
                                        doldurup 
                                        çıktı 
                            
                                        Since 
                                            I 
                                        came 
                                        inside 
                                        has 
                                        served 
                                        his 
                                        seven 
                                        and 
                                            a 
                                        half 
                                        years 
                                        and 
                                        left 
                            
                         
                                
                        
                            
                                        Dolaştı 
                                        dışarda 
                                        bir 
                                        vakit 
                            
                                        He 
                                        wandered 
                                        outside 
                                        for 
                                            a 
                                        while 
                            
                         
                        
                            
                                        Sonra 
                                        kaçakçılıktan 
                                        düştü 
                                        içeri, 
                                        altı 
                                        ayı 
                                        doldurup 
                                        çıktı 
                            
                                        Then 
                                        entered 
                                        again 
                                        for 
                                        smuggling, 
                                        served 
                                        his 
                                        six 
                                        months 
                                        and 
                                        left 
                            
                         
                        
                            
                                        Dün 
                                        mektup 
                                        geldi, 
                                        evlenmiş, 
                                        bir 
                                        çocuğu 
                                        doğacakmış 
                                        baharda 
                            
                                        Yesterday 
                                            a 
                                        letter 
                                        arrived, 
                                        he 
                                        got 
                                        married 
                                        and 
                                        will 
                                        have 
                                            a 
                                        child 
                                        in 
                                        the 
                                        spring 
                            
                         
                        
                        
                            
                                        Şimdi 
                                        on 
                                        yaşına 
                                        bastı 
                            
                                        He 
                                        turned 
                                        ten 
                            
                         
                        
                            
                                        Ben 
                                        içeri 
                                        düştüğüm 
                                        sene 
                                        ana 
                                        rahmine 
                                        düşen 
                                        çocuklar 
                            
                                        Children 
                                        in 
                                        their 
                                        mother's 
                                        womb 
                                        when 
                                            I 
                                        came 
                                        inside 
                            
                         
                        
                            
                                        Ve 
                                            o 
                                        yılın 
                                        titrek, 
                                        ince, 
                                        uzun 
                                        bacaklı 
                                        tayları 
                            
                                        And 
                                        that 
                                        year's 
                                        slender, 
                                        thin 
                                        and 
                                        long 
                                        legged 
                                        colts 
                            
                         
                        
                            
                                        Rahat, 
                                        geniş 
                                        sağrılı 
                                        birer 
                                        kısrak 
                                        oldular 
                                        çoktan 
                            
                                        Have 
                                        long 
                                        since 
                                        become 
                                        comfortable 
                                        and 
                                        wide-hipped 
                                        mares 
                            
                         
                        
                            
                                        Fakat 
                                        zeytin 
                                        fidanları 
                                        hâlâ 
                                        fidan, 
                                        hâlâ 
                                        çocuktur 
                            
                                        But 
                                        the 
                                        olive 
                                        saplings 
                                        are 
                                        still 
                                        saplings, 
                                        still 
                                        children 
                            
                         
                        
                        
                            
                                        Yeni 
                                        yeni 
                                        meydanlar 
                                        açılmış 
                                        uzaktaki 
                                        şehrimde, 
                                        ben 
                                        içeri 
                                        düştüğümden 
                                        beri 
                            
                                        New 
                                        plazas 
                                        have 
                                        opened 
                                        in 
                                        my 
                                        distant 
                                        city 
                                        since 
                                            I 
                                        came 
                                        inside 
                            
                         
                        
                            
                                        Ve 
                                        bizim 
                                        hane 
                                        halkı 
                            
                                        And 
                                        my 
                                        household 
                            
                         
                        
                            
                                        Bilmediğim 
                                        bir 
                                        sokakta, 
                                        görmediğim 
                                        bir 
                                        evde 
                                        oturuyor 
                            
                                        Lives 
                                        in 
                                            a 
                                        street 
                                            I 
                                        do 
                                        not 
                                        know, 
                                        in 
                                            a 
                                        house 
                                            I 
                                        have 
                                        not 
                                        seen 
                            
                         
                        
                        
                            
                                        Pamuk 
                                        gibiydi, 
                                        bembeyazdı 
                                        ekmek, 
                                        ben 
                                        içeri 
                                        düştüğüm 
                                        sene 
                            
                                        Bread 
                                        was 
                                        like 
                                        cotton, 
                                        pure 
                                        white, 
                                        the 
                                        year 
                                            I 
                                        came 
                                        inside 
                            
                         
                        
                            
                                        Sonra 
                                        vesikaya 
                                        bindi, 
                                        bizim 
                                        burada 
                                        içeride 
                            
                                        Then 
                                        it 
                                        rose 
                                        in 
                                        price, 
                                        inside 
                                        here 
                                        where 
                                        we 
                                        are 
                            
                         
                        
                            
                                        Birbirini 
                                        vurdu 
                                        millet 
                                        yumruk 
                                        kadar, 
                                        simsiyah 
                                        bir 
                                        tayın 
                                        için 
                            
                                        People 
                                        punched 
                                        each 
                                        other 
                                        for 
                                            a 
                                        fist-sized, 
                                        pitch 
                                        black 
                                        crust 
                                        of 
                                        bread 
                            
                         
                        
                            
                                        Şimdi 
                                        serbestledi 
                                        yine, 
                                        fakat 
                                        esmer 
                                        ve 
                                        tatsız 
                            
                                        Now 
                                        it 
                                        is 
                                        free 
                                        again, 
                                        but 
                                        brown 
                                        and 
                                        tasteless 
                            
                         
                        
                        
                            
                                        Ben 
                                        içeri 
                                        düştüğüm 
                                        sene, 
                                        ikincisi 
                                        başlamamıştı 
                                        henüz 
                            
                                        The 
                                        year 
                                            I 
                                        came 
                                        inside 
                                        it 
                                        had 
                                        not 
                                        yet 
                                        begun 
                            
                         
                        
                            
                                        Dachau 
                                        kampında 
                                        fırınlar 
                                        yakılmamış 
                            
                                        The 
                                        ovens 
                                        in 
                                        the 
                                        Dachau 
                                        camp 
                                        had 
                                        not 
                                        been 
                                        lit 
                            
                         
                        
                            
                                        Atom 
                                        bombası 
                                        atılmamıştı 
                                        Hiroşima′ya 
                            
                                        The 
                                        atomic 
                                        bomb 
                                        had 
                                        not 
                                        been 
                                        dropped 
                                        on 
                                        Hiroshima 
                            
                         
                        
                        
                            
                                        Boğazlanan 
                                        bir 
                                        çocuğun 
                                        kanı 
                                        gibi 
                                        aktı 
                                        zaman 
                            
                                        Time 
                                        flowed 
                                        like 
                                        the 
                                        blood 
                                        of 
                                            a 
                                        slaughtered 
                                        child 
                            
                         
                        
                            
                                        Sonra 
                                        kapandı 
                                        resmen 
                                            o 
                                        fasıl 
                            
                                        Then 
                                        that 
                                        chapter 
                                        officially 
                                        ended 
                            
                         
                        
                            
                                        Şimdi 
                                        üçüncüden 
                                        bahsediyor 
                                        Amerikan 
                                        doları 
                            
                                        Now 
                                        the 
                                        American 
                                        dollar 
                                        speaks 
                                        of 
                                        the 
                                        third 
                            
                         
                                
                        
                        
                            
                                        Fakat 
                                        gün 
                                        ışıdı 
                                        her 
                                        şeye 
                                        rağmen, 
                                        ben 
                                        içeri 
                                        düştüğümden 
                                        beri 
                            
                                        But 
                                        the 
                                        day 
                                        has 
                                        dawned 
                                        despite 
                                        everything, 
                                        since 
                                            I 
                                        came 
                                        inside 
                            
                         
                        
                            
                                        Ve 
                                        "Karanlığın 
                                        kenarından 
                                        onlar 
                            
                                        And 
                                        "They 
                                        from 
                                        the 
                                        edge 
                                        of 
                                        the 
                                        darkness 
                            
                         
                        
                            
                                        Ağır 
                                        ellerini 
                                        toprağa 
                                        basıp 
                                        doğruldular" 
                                        yarı 
                                        yarıya 
                            
                                        Setting 
                                        their 
                                        heavy 
                                        hands 
                                        on 
                                        the 
                                        earth 
                                        straightened 
                                        up" 
                                        half-way 
                            
                         
                        
                        
                            
                                        Ben 
                                        içeri 
                                        düştüğümden 
                                        beri, 
                                        güneşin 
                                        etrafında 
                                        on 
                                        kere 
                                        döndü 
                                        dünya 
                            
                                        Since 
                                            I 
                                        came 
                                        inside, 
                                        the 
                                        world 
                                        has 
                                        orbited 
                                        the 
                                        sun 
                                        ten 
                                        times 
                            
                         
                        
                            
                                        Ve 
                                        aynı 
                                        ihtirasla 
                                        ediyorum 
                                        yine 
                            
                                        And 
                                        with 
                                        the 
                                        same 
                                        passion 
                                            I 
                                        do 
                                        again 
                            
                         
                        
                            
                                        Ben 
                                        içeri 
                                        düştüğüm 
                                        sene 
                                        onlar 
                                        için 
                                        yazdığımı 
                            
                                        What 
                                            I 
                                        wrote 
                                        for 
                                        them 
                                        the 
                                        year 
                                            I 
                                        came 
                                        inside 
                            
                         
                        
                            
                                        Onlar 
                                        ki 
                                        toprakta 
                                        karınca 
                            
                                        They 
                                        who 
                                        are 
                                        ants 
                                        in 
                                        the 
                                        earth 
                            
                         
                        
                            
                                        Suda 
                                        balık 
                            
                                        Fish 
                                        in 
                                        the 
                                        water 
                            
                         
                        
                            
                                        Havada 
                                        kuş 
                                        kadar 
                                        çokturlar 
                            
                                        Birds 
                                        in 
                                        the 
                                        air, 
                                        they 
                                        are 
                                        so 
                                        many 
                            
                         
                        
                            
                                        Korkak, 
                                        cesur, 
                                        cahil, 
                                        hakim 
                                        ve 
                                        çocukturlar 
                            
                                        Cowardly, 
                                        brave, 
                                        ignorant, 
                                        wise 
                                        and 
                                        children 
                            
                         
                        
                            
                                        Ve 
                                        kahreden 
                                        yaratan 
                                        ki 
                                        onlardır 
                            
                                        And 
                                        the 
                                        creator 
                                        who 
                                        destroys 
                                        them 
                            
                         
                        
                            
                                        Destanımızda 
                                        yalnız 
                                        onların 
                                        mâceraları 
                                        vardır 
                            
                                        In 
                                        our 
                                        epic 
                                        there 
                                        are 
                                        only 
                                        their 
                                        adventures 
                            
                         
                    
                    
                    
                        Оцените перевод 
                        
                        
                        
                            
                                
                                    
                                    
                                        Оценивать перевод могут только зарегистрированные пользователи.
                                        
                                     
                                    
                                 
                             
                         
                     
                    
                            
                                
                                
                            
                            
                                
                                
                            
                    
                
                
                
                    
                        Авторы: Fazıl Say, Nâzım Hikmet
                    
                    
                
                
                Внимание! Не стесняйтесь оставлять отзывы.